Yaşamın birçok alanında yer alan sorunları ele alan öyküleriyle edebiyatseverlerin ilgisini çeken Türk edebiyatımızın sevilen yazarı Ayşe Kulin, “Taksiii” kitabını yazdı. İstanbul’da doksanlı yıllardan bugüne kadar taksi yolculuklarında kendisinin yaşadığı anıları tüm samimiyetiyle anlatan Kulin, “Bu kitabı yazmaktaki tek maksadım taksi çözümünü siyasi nedenlerle engelleyenlere, İstanbulluların taksi eksikliğinden dolayı çektiği çileyi göstermekti, hepsi bu!” diye konuştu.
“Taksiii” kitabını yazmaya nasıl karar verdiniz?
Taksi kitabını yazmaya, gazetelerde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun belli sayıda ek taksi alımı teklifinin belediye komisyonunda onuncu reddini okuduğum zaman karar verdim.
Kitabınızdaki anılardan sizi en çok hangisi etkilemiştir?
Anlattıklarım arasında beni en çok üzen ve utandıran Koreli yayıncıya yapılan muameleydi. Kızgınlığıma, üzüntüme bir de bir yabancıya karşı ülkem adına duyduğum utanç eklenmişti. Uzun zaman tesirinden kurtulamadım. Sonra düşündüm de dünyada en sevdiğim ülkelerden biri olan İtalya’ya ne zaman gitsem mutlaka bir sokak serserisi ya kolumdan çantamı ya boynumdan zincirimi hatta eşarbımı çalmaya kalkışmış, pek çok kere de çarşaf büyüklüğündeki paralarının değerini karıştırdığım için dolandırmışlardı beni. Ama ben hiçbir zaman bu muhteşem ülkeye gitmekten vazgeçmedim ve tüm İtalyanları aynı torbaya koymadım, belki Koreli kız da benim gibi yapmıştır diyerek teselli buldum.
Taksicilik mesleğinin bu hale gelmesinde sizce en büyük sebepler neler?
Taksicilik mesleğinin bu hale gelmesinin tek bir nedeni yok. Öncelikle çoğumuzun ahlak anlayışının değişmesinde aile içinde ve okulda aldığımız temel terbiye ve ahlak normlarının değişmesi yatıyor. Artık güne “Türküm, doğruyum, çalışkanım” diye başlamıyoruz. “Fırlamayım – fırsatçıyım – avantacıyım” demenin çok daha değerli olduğu bir çağdayız. Dünya devletlerinin büyük çoğunluğu sömürü sistemi üzerine kurulmuşken, insanoğlu hayatını ancak sömürerek sürdürebileceğine inanmışken, şoförlerin suçu ne?
90’lardan bu yana taksi yolculuklarınızda yaşadıklarınızı tüm samimiyetiyle aktarıyorsunuz. Sizin için bunları tüm yalınlığıyla anlatmak zor oldu mu?
Hayır, hiç zor almadı. Yazdıklarımdan çok daha fazlasını yaşamıştım, tümü hafızamdaydı ama tekrara düşmemek adına her birinden birer seçme yaptım.
Anlattığınız çoğu anınızda sıklıkla yaşlılık üzerinde duruyorsunuz ancak siz çok üretken bir yazarsınız. Bu enerjinizi ve üretkenliğinizi neye borçlusunuz?
Yaşlılığı, yaşlı olmaktan gocunmadan taşıyabilen kadınlardan biriyim. Hatta yaşlılığın artı değer taşıdığına da inanıyorum. Çok daha hoyrat ve hırt olduğumuz gençlik hızla geçip gidiyor hayatımızdan, elimizde yaşanmışlıklarımızdan çıkardığımız dersler sayesinde yumuşamış kalplerimizi barındıran yaşlılığımız kalıyor. Yaşlanmak fiziğimizi olumsuz ama hoşgörü eşiğimizi olumlu etkiliyor. Uyumlu ve anlayışlı olmak da bir güzelliktir.
Taksiciliğin en zor yanları sizce nelerdir?
Taksiciliğin en zor yanı, ana caddelere çoğu zaman çift hatta üç sıra park etmiş arabaların arasından akarak, asla trafik kurallarına uymayan sürücülerin ve artık her yönden aniden fırlayan motosikletlilerin de cirit attığı sokaklarda direksiyon sallamak ve eminim nasıl berbat sürücüler varsa, İstanbul’un bu keşmekeşinde berbat müşterilerin de sayısı oldukça fazladır. İstanbul’da sürücü olmak gerçekten çelik gibi bir sinir sistemi gerektiriyor.
Kitabınızın okurlara katkısının ne olmasını hedefliyorsunuz?
Bu kitabı yazmaktaki tek maksadım taksi çözümünü siyasi nedenlerle engelleyenlere, İstanbulluların taksi eksikliğinden dolayı çektiği çileyi göstermekti, hepsi bu!
Türkiye’de kadın olmak taksi yolculuğunda bile zor anlattıklarınıza bakılırsa… Korku ve endişeyle evinize koştuğunuz onca taksi anısından sonra kadınlara ilk tavsiyeniz ne olur?
Tavsiyem şu olur: Cesur olun kadınlar! Hiç kimsenin sizi sindirmesine ve ezmesine izin vermeyin! Bu dünyada erkeklerle eşit haklara sahip olduğunuzu bilerek yaşayın! Dünyaya getirdiğiniz erkek çocuklarınıza gerek Allah’ın indinde, gerek yasaların önünde kızlarla eşit ve eşit haklara sahip olduklarını ve ayrıca tüm canlılara saygı ve sevgiyle yaklaşmaları gerektiğini çok küçük yaşlardan itibaren öğretmeye başlayın ki çok daha güzel bir dünyada bizlerden daha mutlu yaşayabilsinler.
Taksi de sonuçta bir ulaşım aracı ancak neden taksiyi tercih eden yolcuları lüks bir araç kullanıyor muamelesi görüyor?
Taksi lüks bir araç değil, orta ve üst orta sınıfın ihtiyaç anında başvurabileceği bir taşıttır. Orta sınıf üstü varlıklı insanlar taksi kullanmazlar. Onların şoförlü özel arabaları, çocuk çoluklarının da kendilerine ait lüks arabalar vardır. En lüks araçları görmek isteyenler ise devlet büyüklerimizin yollarını gözlesinler.
Halen taksiyi sıklıkla kullanıyor musunuz?
Bulabilirsem evet. Ama bulunması giderek zorlaştığı için eğer gittiğim semtlerde vale servisleri varsa, arabamla gidip arabayı valelere bırakmaya başladım. Taksilere yapılan yeni zamlardan sonra çok daha ucuza geliyor üstelik.
“Taksiii” kitabınızın devamı niteliğinde başka bir kitap da gelecek mi?
İncelik bakımından evet, içerik bakımından hayır! Gelirini Mor Çatı’ya bağışlayacağım, kadın cinayetlerine ve çocuk istismarlarına dikkat çeken dört öykümün ve bir şiirimin yer aldığı “Doğdum. Kızdım” var sırada. Özellikle de yayıncıların çok zor bir dönemden geçtiği şu günlerde, ısrarcı olamadan yayınlanacağı zamanı bekliyorum kuzu kuzu… Hayatımıza renk katan Tarkan’a da selam olsun bu arada.