Göğüs Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Oğuzhan Özyurtkan, Sarıyer Gazetesi’nin sorularını yanıtladı.
Nisan ayından bu yana Sarıyerli hastaların sağlığı için ekibiyle birlikte çalışmalarını büyük bir titizlikle yürüten ve Sarıyer Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göğüs Cerrahisi Merkezi’ndeki ekibin başında yer alan başarılı isim Özyurtkan, akciğer kanserinde erken tanının hayat kurtardığının altını çizerek; “En sık görülen ve en ölümcül kanserlerden biri olan akciğer kanserinin cerrahi tedavisini uygulayan bizleriz. Hasta grubumuzun büyük bir çoğunluğunu akciğer kanserli hastalar oluşturuyor. 14 yataklı servisimiz, haftada 3 gün bize ait olan operasyon salonlarımız ve göğüs cerrahisi hasta takibi ve bakımı konusunda eğitim almış deneyimli servis hekimlerimiz ve hemşirelerimiz ile 7/24 iş başındayız” diye konuştu.
Öncelikle sizi kısaca tanıyabilir miyiz? Prof. Dr. Mehmet Oğuzhan Özyurtkan kimdir?
27 Mayıs 1973 İstanbul doğumluyum. Galatasaray Lisesi’ni ve Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni bitirdim. Aynı fakültede uzmanlık eğitimimi alarak 2005 yılında Göğüs Cerrahisi Uzmanı oldum. 2014 yılına kadar Elazığ’da Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde çalıştım. Daha sonra İstanbul’a dönerek 2017’ye kadar Demiroğlu Bilim Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı olarak (Florence Nigthingale Hastaneler Grubu) görev aldım. 2023 başına kadar Biruni Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanlığı yaptım ve Medicana Hastaneler Grubu’nda çalıştım. Bu yılın başında özel sektörden devlet sektörüne dönüş yaptım. Halen SBÜ Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göğüs Cerrahisi Bölümünde çalışmaya devam etmekteyim. 2005 yılında doktor öğretim üyesi, 2012’de doçent ve 2019’da profesör unvanını aldım.
Göğüs Cerrahisi alanında en sık hangi hastalıkla uğraşıyorsunuz?
Türkiye’de ve Dünya’da göğüs cerrahisi demek, ilk olarak akciğer kanseri demektir. En sık görülen ve en ölümcül kanserlerden biri olan akciğer kanserinin cerrahi tedavisini uygulayan bizleriz. Hasta grubumuzun büyük bir çoğunluğunu akciğer kanserli hastalar oluşturuyor.
Peki akciğer kanserinde erken teşhisin önemi nedir?
Hemen her kanser 4 evreye ayrılır ve erken evrede yakalanıp tedavisi uygun şekilde verilen hastanın yaşam şansı o kadar yüksektir. Akciğer kanseri de bu şekildedir. Başka hiçbir organa veya lenf bezelerine sıçramamış, sadece akciğerde yer alan ve 3 cm’den küçük olan kansere evre 1 akciğer kanseri denir. Bu şekilde erken yakalanıp ameliyatla temizlenen bir akciğer kanseri hastasının 5 yıllık yaşam oranı %90-92 gibi oldukça yüksek şekildedir. Bunun anlamı şudur: kanserler maalesef geri gelmesiyle ünlüdür. Ama erken evrede ameliyat olup kurtulan bir hastada geri gelme olasılığı sadece %8-10 civarındadır. Her ne kadar evre 2, 3 ve 4 hastalarda da gerek cerrahi gerekse onkolojik şekilde çeşitli tedavi yöntemleri uygulanıyor olsa da görüldüğü üzere en avantajlı rakamlar evre 1 yani erken evre kanserli hastalardadır.
Peki, erken teşhise yönelik farkındalık yaratmak için neler yapılabilir?
Akciğer kanseri hastasında nefes darlığı, öksürük, balgam çıkarma, ağızdan kan gelmesi, göğüs ağrısı gibi şikayetler olabilir. Lakin evre 1 akciğer kanseri çok yüksek oranda şikayet yaratmaz. Yani bu evrede kanseri yakalamak tesadüfidir. Başka bir sebepten çekilen akciğer grafisi veya tomografisinde tesadüfen görülürler. Akciğer kanserini erken yakalamak için dünyada tarama programları uygulanmaktadır. Rehberlere göre aşırı miktarda sigara içen, 50 yaşın üzerinde olan, ailesinden kanser öyküsü bulunan tüm kişilerin hiçbir şikayetleri olmasa da tarama amaçlı akciğer tomografisi çektirmeleri önerilir. Bu sayede bir akciğer kanseri erken evrede yakalanabilir ve tedavisi hemen uygulanabilir.
Akciğer kanserinin cerrahi tedavisinde neler yapıyorsunuz?
Sağ akciğerde lob adı verilen 3 ayrı, sol akciğerde ise 2 ayrı bölüm vardır. Akciğer kanserinin tedavisinde içinde hastalık olan lob tamamen çıkartılır. Ancak bazen kanser büyüye büyüye komşu loblara yayılmış olabilir. Bu durumda birden çok lobu, hatta sağ veya sol akciğerin tamamını çıkarmak gerekir. Bu tür operasyonlar açık veya torakoskopik denen kapalı yöntemlerle yani kameralı şekilde yapılırlar. Geleneksel yöntem açık kesidir, ancak artık günümüzde kapalı yöntem çok yaygınlaşmıştır. Hemen her operasyon kapalı şekilde yapılabilir, ancak operasyon esnasında birtakım sebeplerden açık metoda dönme ihtimali bulunmaktadır. Kapalı yöntemin avantajı kesinin küçük olması, bu yüzden hastanın ameliyat sonrası ağrılarının daha az olması, hastanın daha erken taburcu edilebilmesi ve normal hayata dönebilmesidir.
Akciğer nodülü denen oluşum nedir? Kanser mi demektir? Akciğer nodüllerinin teşhis ve tedavi süreci nasıl ilerler?
Nodül 3 cm’den küçük lezyonlara verilen isimdir. Hiçbir şikayet yaratmazlar, başka bir sebepten veya tarama amaçlı çekilen akciğer tomografisinde saptanırlar. Nodül evre 1 kanser işareti olabilir. Ancak her zaman kanser anlamına gelmez. Bir nodül, küçük bir enfeksiyon, bir abse, kist gibi kanser dışı hastalıkların da işareti olabilir. Hastada nodül saptandığında kanser riski incelenir, nodülün şekli (düzenli-düzensiz), hastanın öyküsü (sigara durumu, yaşı, ailedeki kanser öyküsü) sorgulanır. Yüksek riskli durumlarda nodülden biyopsi yapılır. Düşük riskli durumlarda nodül, 3-6 ayda bir yeniden tomografi çekilerek takip altına alınır.
Akciğer kanseri dışında bir göğüs cerrahı ne tür hastalıklarla ilgilenir?
İlgi alanımıza giren diğer bir rahatsızlık kaburgaları etkileyen tümörler veya göğüs kafesinde görülen şekil bozukluklarının tedavisidir. Kaburga kemiklerinde tümör gelişmesi durumunda ilgili kemikler ameliyatla çıkartılabilir ve yerlerine metalik çubuklar kullanılarak yeni bir yapı oluşturulur. Şekil bozuklukları ise kunduracı veya güvercin göğsü olarak bilinir. Bu tür şekil bozuklukları, yeni operasyon yöntemleri kullanılarak özel bir çubuk yardımıyla düzeltilebilirler.
Göğüs travmaları konusunda neler söyleyebilirsiniz? Sık görülüyor mu?
Ben 2012 yılından beri Türk Göğüs Cerrahisi Derneği Toraks Yaralanmaları Çalışma Grubu’nun başkanlığını yapıyorum. Çeşitli bilimsel toplantılarda bu yaralanmaları anlatıyor, tedavi yaklaşımlarını sunuyoruz. Göğüs yaralanmaları oldukça sıktır. Tüm vücut yaralanmalarının %25’ini tek başına oluşturur ve travmaya bağlı ölümlerin %30’unun sebebidir. Çok çeşit içerir. Kaburga kırıkları, akciğer yırtılmaları ve kanamaları, kalp yaralanmaları, nefes kası yırtılmaları, büyük damar yaralanmaları, havayolu yırtılmaları bunlara örnektir. Bu yaralanmaların bazıları oldukça ölümcüldür ve hızlı müdahale gerektirir. Bazıları ise birkaç basit yöntemle tedavi edilebilir. Hastanemiz acil ekibi ve göğüs cerrahisi ekibi son derece deneyimli ve başarılıdır, zaten hemen her gece göğüs yaralanmalı hastayla karşılaşıp tedavisini vermekteyiz.
Bir de kas güçsüzlüğü hastalığı ve timus bezi kanserlerinden bahseder misiniz?
Kas güçsüzlüğü hastalığının bir diğer adı miyastenia gravistir. Bu hastalıkta ilaç tedavisi ön plandadır ve tedaviyi nöroloji uzmanları yürütür. Ancak birçok hastanın timus adı verilen bezinin büyük olduğu saptanmıştır. Timus bezi her iki akciğer arasında kalan mediasten adı verilen bölgede bulunur ve bir madde salgılayarak miyastenia hastalığına sebep verirler. Nörologlar hastalarını timus bezlerinin büyük olduğunu gördüklerinde hastaların bizlere yönlendirirler. Biz de kapalı bir operasyonla timus bezini çıkartırız. Böylece hastalığa sebep olan madde üretilemez ve rahatsızlık oldukça düzelir. Timus bezinde bazen timoma adı verilen kötü huylu tümörler gelişir. Göğüs cerrahları bu tümörleri de ameliyatla temizlerler.
Aşırı terleme rahatsızlığının tedavisinde de göğüs cerrahlarının yeri olduğunu biliyoruz. Bu konuda da bilgi verir misiniz?
Burada bahsedilen durum el ve koltuk altında meydana gelen lokal terlemedir. Genel vücut terlemesi bizim ilgi alanımıza girmez, zira bu tür terlemenin metabolik veya hormonal bir sebebi vardır. Ancak lokal terlemenin bir sebebi yoktur. Bu durumda göğüs cerrahları olarak kapalı bir yöntemle ve 30 dakika gibi kısa süren bir operasyonla bu terlemeye sebep olan sinirleri devre dışı bırakırız. Bu tedavi %95 başarılıdır.
Verdiğiniz bilgilere göre göğüs cerrahları çok çeşitli hastalıklarla ilgileniyorlar. Çok çeşitli operasyonlar yapıyorlar. Peki, göğüs cerrahisi merkezleri nasıl olmalıdır?
Göğüs cerrahları çok çeşitli ve zorluk derecesi oldukça yüksek operasyonları yapmak için eğitim alırlar. Deneyim kazanırlar. Ancak bir merkezin gelişmesi ekip işidir. Bizler bu operasyonları ne kadar başarılı yapsak da hastalarımızın yardımına koşacak kardiyoloji, göğüs hastalıkları, anesteziyoloji ve yoğun bakım ekiplerinin de bizler kadar deneyimli olmaları gereklidir. Bizim operasyonlarımız her yerde yapılamaz, çünkü yardımcı branşlar bu konuda deneyimli olmayabilirler. Aynı zamanda operasyonlara yardımcı olan ekipmanların (cerrahi aletler ve kamera sistemleri) elde bulunması gerekir.
Artık güzel ilçemiz Sarıyer’de bulunan Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göğüs Cerrahisi Bölümü’ndesiniz. Bize kliniğiniz ve ekibiniz hakkında bilgi verir misiniz?
Bildiğiniz üzere Şişli’de bulunan hastane birkaç yıl önce Seyrantepe ve Çayırbaşı’na taşındı. Yataklı servisimiz Çayırbaşı yerleşkesinde, ancak poliklinik hizmetini her iki merkezde de sürdürüyoruz. Ekibimizde benden başka üç değerli uzman kardeşim bulunmaktadır. Op. Dr. Uğur Temel, Op. Dr. Onur Derdiyok ve Op. Dr. Bülent Arslan ekibimizin diğer değerli cerrahlarıdır. Ben de klinisyen kimliğimle ve deneyimimle ekibin başında bulunuyorum. Birlikte çok daha fazla sayıda hastaya sağlık hizmeti sunmaya, her tür operasyonu ekipçe başarıyla uygulamaya devam ediyoruz. 14 yataklı servisimiz, haftada 3 gün bize ait olan operasyon salonlarımız ve göğüs cerrahisi hasta takibi ve bakımı konusunda eğitim almış deneyimli servis hekimlerimiz ve hemşirelerimiz ile 7/24 iş başındayız.
Sarıyer halkına ve okurlarımıza son olarak ne mesaj vermek istersiniz?
Sarıyer ilçesinde ve komşu ilçelerde oturan tüm halkımıza, bu güzel Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde göğüs cerrahisi bölümünün çok aktif olarak çalışmakta olduğunu, hemen her tür operasyonu başarıyla uyguladığını, klinisyen bazında da benim ekibin başında bulunduğumu, göğüs cerrahisi ihtiyacı olduğunda illa İstanbul’un daha uzakta olan diğer merkezlerine gitmeleri gerekmediğini belirtmek isterim.
Prof. Dr. Mehmet Oğuzhan Özyurtkan hakkında detaylı bilgilere profoguzhanozyurtkan instagram hesabından ve www.droguzhanozyurtkan.com internet sitesinden ulaşabilirsiniz.