Ülkedeki her şehirden, her Allah’ın günü yolsuzluk, hırsızlık haberlerini okuyoruz, görsel medyadan izliyoruz.
Kendisini Zamanın güçlüsü olarak görenler ‘kupon’ arazilerin üzerine koca koca binalar ekleyip burada yaşıyorlar,imal ettikleri konutları servet sayılacak fiyatlarla satıyorlar. “Firavun demek büyük evde oturan demektir.”
Bunların konutları, bırakınız Firavun’un sarayını , firavunların anıt mezarlarından bile yüksek.
Zamanın güçlüleri, İslam’ı maske yapıp, dindar rollerinde “Rabbena hep bana” duasını virt yapıyorlar.
“Devlet malı deniz, yemeyen domuz?” felsefesinden hareketle devlet kurumlarının içini boşaltıp “haram helal ver Allah, kadı kulun yer Allah” misali yemeye devam ediyorlar.
Şuna ne diyelim? “Çalıyor ama çalışıyor.”
“Elhamdülillah, ihaleyi aldık.” veya aldığı rüşveti dinen meşru kılmak için,”Hakkını helal et”cümlesini neyle izah edeceğiz.
Bu cümleler maksadı aşmaz mı?
İnsanların rabbisi‘ihale tanrısı mı?’ Veya ‘rüşvet işlerini takip edin muktedir mi?’
Neden zamanın güçlülerinin önceliklerinde“memleket ,vatan,bayrak, insan yok?”
Neden “hep götürmenin peşindeler?”
Neden insanlar baktığı her yerde para görüyorlar?
Neden her gördüğü paradan göz hakkı istiyorlar? Alamayınca çalıyorlar neden?
Devir değişti,millette ahlak kalmadı.!
Ahlak iflas etti.
Dini inançları alet ettiler.Bunun içinde; dinî kendilerine göre yorumlayıp güncellediler.!
Mizah bu ya:
“Bir gün öğretmen Osman’a sorar,
– Söyle bakalım Osman büyüyünce ne olmak istiyorsun?
Osman derki;
-Öğretmenim çok zengin adam olmak isterim.
Kendime ve avradıma ayrı ayrı araba almak isterim. Yat ve kat almak isterim.
Avradım altın ve incilerle bozuk para gibi oynasın isterim.
– Öğretmen; aferin Osman otur der.
Öğretmen döner Neriman’a sorar.
Neriman sen büyüyünce ne olmak istersin ?
– Öğretmenim Osman’ın avradı olmak isterim.” Der.
Madde peşinde koşan
İnsanoğlu , cehaleti ile Allah’ı suçuna ortak etti.
Cehaletlerine rağmen, maddi kaynaklı gururlarıyla kendilerini İslam’ın sahibi saydılar.
Bunlar :İmanla kur’an’la hiç ilgisi ve alakası olmayan işlerde Hikmet aradılar.
Yanmaz seccade alarak veya satarak her iki dünyayı garanti altına aldılar. Tesbihin tanesinde, insanın nefesinde keramet aradılar. Bütün bunlar da dindarlık var sandılar. İnsan nefesinden şifa umdular.Tesbih sayısında hikmet buldular.
Aslında,Dinin kendisiyle hiç alakası olmayan iman sahip oldular.
Bütün bunlara kimse sesini çıkarmıyor.Herkes dünyalık telaş peşinde. Herkes götürdüğünün büyük olduğunu sanıyor.
Çünkü toplumun ahlakı bozulmuş!
Madde peşinde koşanlar, işiniz gücünüz rastgele… Konutlarınız güzel, oldukça büyük.Fakat giyeceğiniz kefen altın sırmalı, yatacağınız kabir firavun mezarlarından büyük olmalı…
Mezarlarınızı öylesine muhteşem yaptırın ki, ileride mezarlarınızı turizme açsınlar .
Millet kendilerinden Çaldıklarınızı ve çırptıklarınızı bu şekilde tahsil etsin.!