Eminönü Vapuru

Ülkede yaşananlar, nereye gidiyoruz sorusunu gündeme ister istemez taşımaktadır.

*Günlük yaşam oldukça zorlaştı.

*Asayiş yönünden inanılmaz olaylar medyaya yansıyor. Her gün, yeni bir çetenin yakalandığı haberleri ülkenin ne halde olduğunun açık bir göstergesidir.

*Ekonomideki bozukluk, önü alınamayan fahiş fiyat artışları halkın büyük bir çoğunluğu için hayatı çekilemez hale getirmektedir.

*Sadece küçük bir zümrenin rahat bir yaşam sürdüğü bir ortamda Türk milletin de tarih boyunca hiç görülmemiş kast örgütü gibi bir yapıyı ortaya çıkarmıştır.

Özel okulların teşvik edilmesi eğitimdeki eşitsizliği oraya çıkarmış, devlet okullarının alt gelir seviyesine sahip insanlarımızın çocuklarına hizmet eden lüzumsuz kurumlar haline getirilmesine sebep olmuştur. Eğitimde kalite düşmüş, birlik yok olmuştur. Bir süre sonra bu durum; milli birliği sarsacak bir hale geleceği şüphesizdir.

*Ülkede ekonomik şartlar, tercih edilen modeller üretimi azaltmış insanlarımızı tüketim toplumuna dönüştürmüştür.

*Ülkenin aşırı borç yükü, ithalat ile ihracat arasındaki açıklar ülkeyi her alanda zorlamaktadır.

*Tarım ve hayvancılıkta büyük bir çöküş var. Ülke bu alanda da kendisine yetemez hale gelmiştir.

*Sığınmacılar konusu ayrı bir dert. halkta geçim  sıkıntısı var.  Sığınmacıları ağır ekonomik bir yük olarak, milli birlik açısından da tehdit olarak görüyor.

*Ahlaki erozyon her şeyi aşındırıyor. Bize ait her ne varsa bir bir eriyip gidiyor.

Bütün bu tabloyu mizah ile ifade etmeye çalışan günün fıkrası Sacit  Turanlı hocadan geldi.

F ı k r a d ı r, a m a

b i z e u y g u n d u r.

“Sarışın bir afet, köprüye çıkmış intihar etmek düşüncesiyle.

Tam o sırada köprüden geçmekte olan cabriolet bir araç içindeki yakışıklı yurdum insanı inmiş ve ellerini uzatmış:

‘Hanımefendi neden ölesiniz ki. İstediğiniz yeni bir hayatsa tutun elimden. Ben makine mühendisiyim.

Ve yarın gemiyle Amerika ‘ya gidiyorum. Dilerseniz sizi de kaçak olarak gemiye bindirebilirim.’ demiş.

Çaresiz sarışının pek hoşuna gitmiş bu teklif ve binmiş lüks spor arabaya uzaklaşmışlar gözden.

Ertesi gün adam gerçekten gizlice gemiye bindirmiş sarışını. Geceleri sarışına gizli gizli yemekler getirmeyi de ihmal etmemiş.

Sarışında geceleri adamla birlikte olarak yapılan iyiliğin karşılığını kendince ödüyormuş.

Bu şekilde böyle aradan bir ay geçmiş.

Geminin kaptanı bir gün gemiyi kolaçan ederken bizim sarışına rastlamış saklandığı yerde.

‘Sende kimsin..?’ diye sormuş.

Sarışın kısaca anlatmış başından geçenleri ve ‘işte o hayatımı kurtaran yakışıklı personeliniz beni gemiye gizlice bindirdi. Bunca zaman gizlice yemek getirerek beni aç bırakmadı.

Bende bunun karşılığında geceleri onunla birlikte oluyorum’ demiş.

Kaptan kahkahayla gülmeye başlamış ve demiş ki :

‘KIZIM GECELERİ GÜZEL VAKİT GEÇİRDİĞİNİZE HAŞA ŞÜPHEM YOK.

AMA BU GEMİ AMERİKA ‘YA GİTMEZ…

KADIKÖY-EMİNÖNÜ VAPURU BU !…'”

*

Sahiden biz nereye gidiyoruz.?

Siyaset “esnafı” malını bir güzel pazarlayarak bizleri öpüyorlar.

Geminin bir yere gittiği yok!

Kadıköy -Eminönü vapuruna binmeye devam…

Exit mobile version