İktidar bu kadar aciz mi?

Türkiye’de ülkeyi yönetenlerle halkın gündemi ne yazık ki artık bambaşka… İktidardakilerin bundan sonra halkın gerçek gündemini anlayabileceklerine inancım kalmadı. Şayet iktidar bunu anlamış olsaydı, son seçimde aldıkları hezimet sonrası gerekli adımları atar, halkın beklentilerine göre ciddi bir eylem planı yaparlardı. Ama olmadı, belli ki olmayacak…

Peki halk ne istiyor?

Türkiye’de şuan en ciddi sıkıntı hayat pahallığı… Temel gıda fiyatları başta olmak üzere, her yerde bir pahallılık söz konusu. Durdurulamayan ve sürekli katlanarak devam eden bir pahalılık. Devletin piyasayı boş bırakması ve vicdansız esnafın da ahlaksızlığıyla sürekli büyüyen bir pahalılık. Ortalık yangın yeri. Bu işin nereye varacağı belli değil! Kim kime dumduma! İşin kötü tarafı devlet bu işin ciddiyetini henüz kavramış değil.

Türkiye’de tarımsal ve hayvansal ürünler hiç bu kadar pahalı olmamıştı. Türkiye bereketli toprakları ile özellikle kendi bölgesinde kıskanılan bir ülke. Ancak tarım ve hayvancılık adeta bitirildi. Türkiye’de ilk kez çiftçiler her şehirde kitlesel eylemler yapmaya başladı. Daha önce bunun örneklerini görmemiştik. Çiftçi artık üretemez oldu. Çiftçi; bir avuç hal ve komisyoncu rantçının, ayrıca 3 harfli marketlerin oyuncağı oldu. Çiftçinin ürettiği ürünü üç kuruştan alıp büyük şehirlerde onlarca katına satıyorlar. Karpuz yerinde 1 liraya alıcı bulamazken, şehirde 15-20 liradan satılıyor. Domates başta olmak üzere tüm ürünlerde aynı vicdansızlık. Devlet ise sadece izliyor. Film izler gibi, tiyatro seyreder gibi.

Oysa çiftçi nefes alamıyor, tarım bitiyor.

Kürsülerde atılan nutukları artık kimse yutmuyor. Türkiye giderek kaybediyor, üretim azalıyor, hayvancılık çöküyor. Bu zihniyet devam ederse gelecek yıllarda ülkemizde ciddi bir gıda krizi yaşanabilir. Varlık içinde yokluk çekeceğiz.  Devleti yöneten iktidar işin ciddiyetini kavrayıp hemen bugün önlem almaya başlamalı, yarın çok geç olabilir.

Bir ülkede tarım ve hayvancılık biterse, bu aynı zamanda herkes için beka sorunu olur, toplumsal sorunlara neden olabilir. Türk halkına bunları yaşatmaya kimsenin hakkı olamaz.

Biraz da küçük esnafın vergi borçlarını sıfırlayın!

Türkiye’de ne acı ki, vergi borçlarını sıfırlama geleneği başladı. Tabi ki bunun için birilerine yakın olmak gerekiyor. Milyarlarca liralık ciroları olan ve devletten sayısız ihaleler alan şirketler, vergi borçlarını da sıfırlatınca gelirlerini zirveye çıkarıyorlar. Olan dürüst esnafa, vergisini ödeyen namuslu şirketlere oluyor. Artık bu imtiyazlı anlayış toplumda büyük bir nefrete dönüştü. Bu adaletsizliğe ve ayrımcılığa son verilmeli. Bu ne ahlaka ne vicdana sığmaz.

Acaba neden sadece zengin ve yandaş şirketlerin vergi borçları sıfırlanıyor. Onların zaten bir eli yağda, bir eli bağda… Asıl sıfırlama yapılacaksa, iflasın eşiğinde olan milyonlarca gariban küçük esnafa yapılmalı. Hem bir avuç holdinge yapılan kıyağın bedeli kadarıyla, milyonlarca küçük esnaf kurtarılmış olacak. Şayet bunu yapamayacaksınız, diğer holdinglere yapılan bu pozitif ayrımcılığa son verilmeli. Bu adaletsizlik devam etmemeli.

Maliye Bakanı bence gerçekten para arıyorsa, vergi borçları sıfırlanan holdinglerin kapısını çalsın. Eminim, çok fazla yorulmadan, aradığından daha fazlasını bulacaktır. Tabi ki bu bir siyasi cesaret işidir.

Exit mobile version