Türkiye nereye gidiyor?

23 yıllık AK Parti iktidarı sonunda ülkemiz ne yazık ki beklediği atılımı yapabilmiş değil. Elbette askeri teknoloji alanında; köprü ve otoyol konularında olumlu sonuçları görmemek olmaz. Ancak genel olarak tablo pek de iyi değil. Aksine giderek daha da kötüleşiyor.

Özellikle ekonomimiz çok kötü. Devlette savurganlık, liyakatsizlik kendini her alanda gösteriyor. Kamu kurumlarına olan güven giderek azalıyor. Adalet arayışı her geçen gün artıyor. Eskiden herkesin güvendiği ÖSYM, Milli Piyango gibi kurumlar bile güven kaybetti. Geçmişleri onlarca yıla dayanan kurumlarımız birer birer itibar kaybediyor.

Amacımız siyaset yapmak değil, bu ülkede yaşayan bir vatandaş olarak maalesef bunları hepimiz görüyoruz.

Dünyanın en güzel ve en bereketli topraklarına sahip bir ülkede yaşadığımız halde, sebze-meyve fiyatlarının hali ortada… İnsanlarımız pazara gitmekten korkar oldu. Gençlerimiz umutsuz, emeklilerimiz, işçilerimiz mutsuz. Toplumda ne yazık ki bir yılgınlık ve gelecekten umutsuzluk hakim… İnsanlar önünü görmekte zorlanıyor. Ekonomi bir anda dalgalanıyor, borsa düşüyor, altın çıkıyor, faizler zıplıyor. Kısacası ekonomimiz öngörülemez hale geldi.

Bizler daha güzel bir ülkede yaşama hakkına ne zaman sahip olacağız?  Oysa bu ülkede yaşayan herkes huzurlu ve mutlu yaşayabilmeyi hayal ediyor. Siyaset ise toplumun sinirlerini germekten öteye gitmiyor. Siyaset çözüm merkezi olmaktan çıkmış, sorunun adeta merkezi haline gelmiş durumda. Türk halkının gündemi ile ne yazık ki iktidarın gündemi aynı değil. CHP – AKP savaşları herkesi yıldırdı. Hiç değilse herkesin ortak sorunlarının çözümü konusunda taraflar arasında uzlaşı sağlanabilmeli. Ülke meseleleri AKP-CHP arasındaki siyasi kavgaların gölgesinde kalıyor. Siyasette her zaman kavga olur ancak mesele ülkenin sorunlarından uzaklaşmamak. Kavgayı sorunları çözmek adına verebilmek. Aksi halde kayıkçı kavgaları ülkeye zarar verir.

Gördüğüm kadarıyla iktidar, sokaktaki vatandaşın çektiği sıkıntıdan habersiz. Ancak yine de ülkenin şaha kalktığına inanan bir kitle mevcut. Kendi ekonomileri düzelince ülkenin de iyiye gittiğine inanan kitleler var. Önemli olan birilerinin ekonomisinin artması değil önemli olan halkın refah düzeyinin artması. Ancak bu mümkün olmadığı gibi, fakir her geçen gün daha da fakirleşiyor. Birileri de zenginliğine zenginlik katıyor.

Ben bir vatandaş olarak geldiğimiz bu durumdan hiç de mutlu değilim. Gençlerimizi, yaşlılarımızı kısaca insanlarımızı huzurlu bir ortamda yaşatamıyoruz.

Acaba çok şey mi istiyoruz? Herkesin evine ekmek götürebildiği, gençlerimizin maddi sıkıntılarla boğuşmak yerine enerjisini bilime-eğitime verdiği, insanlarımızın pazara, markete gitmekten korkmadığı, basınımızın özgür, adaletimizin daha güvenilir olduğu bir ülkede yaşamak çok mu zor? Yoksa tüm bunlar bizim için lüks mü? Elbette hayır…

Türk halkı her şeyin en güzeline, en iyisine layık. Türk insanı eli öpülecek insandır. Yeter ki siyasetçilerimiz ve ülke yönetiminde söz sahibi olanlar kendi yanlışlarını düzeltmek için adım atabilse… İşte o zaman değişim başlayacak, herkes özlem duyduğu bir ülkede huzur içinde yaşayacaktır.

Exit mobile version