Uzun Yaşamanın Sırrı

Lokman Hekim… Öncesi ve sonrası. Tüm insanların ortak hayali sağlıklı, huzurlu ve uzun bir ömür. Yani yaşlanmak değil; sağlıklı yaş almak. Bu yazımda size uzun ve sağlıklı bir ömür sahibi olmanın sırlarını anlatmaya çalışacağım. Japonya’dan yeni döndüm. Bu ülkede 100 yaş ve üzeri tam 120 bin kişi yaşıyor. Dikkatimi çeken noktalar: Fazla kilolu insan neredeyse yok, stres çok daha az, ileri yaşta bile aktif bir yaşam sürüyorlar ve farklı beslenme alışkanlıklarına sahipler. Araştırmalar gösteriyor ki, 100 yaşını aşan kişilerin büyük kısmında ortak birkaç özellik var.

Öncelikle beslenme… Sofralarında doğal ve işlenmemiş gıdalar var. Sebze, meyve (Japonya’da meyve pahalı), bakliyat ve zeytinyağı (sofralarında yeni yeni yer buluyor) en önemli kaynakları. Tuzluk ve şekerlik sofradan çoktan kalkmış. Et tüketiyorlar ama ölçülü. Tuz ve işlenmiş şeker oldukça sınırlı. Pirinç, deniz ürünleri ve sebze sofralarında geniş yer buluyor. En önemlisi kilo almıyorlar; sadece yetecek kadar yiyorlar.

Uzun yaşayanların çoğu spor salonlarına gitmiyor. Ama günlük hayatlarında aktifler. Bahçeleriyle uğraşıyor, yürüyüş yapıyor, merdiven çıkıyorlar. Yani bedenlerini asla durağan bırakmıyorlar. Bir diğer özellikleri, güçlü sosyal bağlara sahip olmaları. Yalnız yaşamıyorlar; aileleriyle, dostlarıyla vakit geçiriyor, sohbet ediyorlar.

Modern çağın en büyük düşmanı ise stres. Oysa uzun yaşayanlar hayatın zorluklarını daha sakin karşılıyor, küçük şeylerden mutlu olmayı biliyor. Bilimsel araştırmalar, stresin kalp krizi riskini artırdığını ve bağışıklık sistemini zayıflattığını gösteriyor.

Kore örneğini ele alalım. Japonya’dan sonra Güney ve Kuzey Kore’ye baktım. Aynı millet, benzer sofra alışkanlıkları. Ama ortalama yaşam süresi Güney’de çok daha uzun. Bunun nedeni gelir düzeyi, stres ve sağlık altyapısındaki fark. Türkiye olarak biz maalesef Kuzey Kore düzeyindeyiz. Bu da konunun karmaşık ve çok faktörlü olduğunu gösteriyor.

Hekim olarak şuna bakarım: İnsanları erken hayattan koparan nedenler nelerdir? Kalp-damar hastalıkları, kanser, trafik ve iş kazaları. Peki, bunlar önlenebilir mi? Kalp krizlerinin ve felçlerin %80’i önlenebilir. Kanserlerin yaklaşık yüzde 40’ı önlenebilir. İş ve trafik kazaları da önlenebilir. Bu erken ölümleri önlersek uzun yaşama fırsat doğar. Geriye ise sağlıklı yaş almak kalır.

Kötü alışkanlıklardan uzak durmak kadar, gıda ve su kalitesi, temiz çevre, sosyokültürel gelişim, huzur, ilk yardım ve koruyucu hekimliğe önem veren bir sağlık sistemi de şarttır. Her biri aslında uzun yaşamın sırrını oluşturuyor.

Sonuç olarak, uzun yaşamanın sırrı tek bir mucizeye dayanmıyor. Toplumdan topluma farklılıklar olsa da, küçük ama sürekli alışkanlıkların toplamı bize sağlıklı yıllar kazandırıyor: Doğal beslenmek, hareketi artırmak, ideal kiloda olmak, sevdiklerimizle vakit geçirmek, stresi azaltmak, sağlıklı çevre ve gıda, sağlık okuryazarlığı ve koruyucu hekimlik…

Sağlıklı ve huzurlu bir ömür yolunda en büyük engeller; kalp krizi, felç ve kanser gibi hastalıklar. Bunları önlemek için birlikte çalışacağız. Bir sonraki yazımda kalp krizi ve felçten korunmayı ele alacağım. Çünkü kalp-damar hastalıkları ölümlerin %45’inden sorumlu. İkinci sırada kanser geliyor. Kanserden korunma ve sağlıklı yaşam önerileriyle de beraber olmaya devam edeceğiz.

Sağlıkla kalın…

Exit mobile version