Bayramlar sevgiyle kucaklaşmanın o keyif dolu anlarında değer verdiğimiz tüm insanlarla bir arada olabildiğimiz için bir kez daha şükredebilmektir. Ramazan ayı sona erip Ramazan Bayramı heyecanıyla bir araya gelinirken tüm kırgınlıkları kenara bırakıp, nefes alıp vermenin kıymetini anlayabilmemiz gerekiyor. İnsan tıpkı köklerini toprağa saldıkça derinleşen bir ağaç gibi yaşar ve her yeni gün aslında bir mucizedir. Bir ağacın büyüdükçe dallarının yapraklar çıkarıp çiçeklenmesi gibi insan da yaşarken etrafında emekle ve sevgiyle ağlar örer. Şöyle durup baktığımızda sonsuz bir okyanus gibi görünse de hayat aslında çok kısadır… Günler, haftalar, aylar, mevsimler ve yıllar tıpkı bir cümlede böyle sıralayabildiğimiz gibi çok çabuk geçiyor. Bayramlar bayramları takip ederken hala telefonun ucunda sesini duyabileceğiniz bir anneniz, babanız, ablanız, kardeşiniz, arkadaşınız, öğretmeniniz ve sevdikleriniz varsa şanslısınız demektir.
Sosyalleştiğimizi zannederken asosyalliğin merkezinde yalnızlaşıyoruz. Çağın bize kattıklarına bakınca bizden aldıklarıyla kocaman bir enkaza dönüştüğümüzü geç görebiliriz. Çünkü artık farkında olmadan aynı evde yaşasa dahi internet sarmalına saplanarak yalnızlaşan insanlarız. Hiç düşündünüz mü bayramlarda sadece mesaj attığınız için sesini unuttuğunuz kaç kişi var. Düşünmediniz!… Çünkü vaktiniz olmadı, işleriniz yoğundu, yorgundunuz, gereksiz kırgınlıklarla doluydunuz, hatırlayan değil hatırlanan olmak istemiştiniz, egonuz izin vermemişti, boşvermiştiniz…
Zaman hızla akıp giderken insan her gün içinde biriken renklerden bir gökkuşağı örer. Hayat bu ya içinde illa ki bazı renkler eksik olur. Ne zaman rengarenk sözler gelir dolaşırsa diline o zaman hayatın tüm coşkusu gelir siyaha inat çalar kapıyı… Hadi şimdi siz de bu satırları okuyorsanız bu bayramda sesini unuttuğunuz ne kadar insan varsa vakit kaybetmeden arayın. Kazanan araya giren mesafeler değil, yüreğinizdeki sevgi olurken bırakın bayramlar mutluluğu paylaşmak için tatlı bir bahane olsun.
Sevgiyle kalın.