Gazeteci olabilmek…

Herkesin hayalini kurduğu bir hayat vardır. Bunda en büyük etmen ise elbette meslek seçimidir. Gönlünüzde aşkı büyümeye başlayan mesleğe karşı konulamaz bir tutku ile koşmaya başlarsınız. Liseden üniversite yaşamına geçerken içinizdeki tüm enerji bu yönde ilerler. Ancak bazen okul yaşamı sona erip hayat bizleri kendi okulunu okumaya davet ettiğinde zorluklar başlar…

Hayatın kendisi ömrümüz bitene kadar süren bir okuldur. Bu okulda başarılı olmanın tek sırrı ise sabır, emek ve çabadır. En başta sabır olması gerekir ki insan her yenilip yere düştüğünde yeniden ayağa kalkabilme cesaretini gösterebilesin. Emek olmalıdır ki hayat bizim ona kattıklarımızı mükafatlandırabilsin. Çaba gösterelim ki tüm şans kapılarını aralayabilelim.

Bazen insan tüm bunları yapmasına rağmen kendisini uçsuz bucaksız bir okyanusta boşa kürek çekiyormuş gibi hissedebilir. Yorulabilir! Ama şunu asla unutmamalıdır. Hayat her koşulda insana hep hediyeler vermez. Her gün mutlu olabilse insan hüznün değerini bilemez… Hüzün korkutur belki çoğu insanı… Kim ister hüzünlenmeyi dediğinizi duyar gibiyim… Ancak en güzel şiirler nasıl yazılmıştır hiç düşündünüz mü?
Yaşadıkça yaş alarak her yeni güne umutla başlayabilme heyecanını içimize katan sevdiğimiz şeyleri yapmaktan geçer… Mesela kahve kokusu, kedi mırıltısı, kitap hışırtısı. Bir de yaşamımızı sürdürebilmemiz için seçtiğimiz meslek vardır. Uzun lafın kısası gazeteciliğe gelecek olursak…

Gazeteci olmak önce sahip olduğunuz yaşamı bir mesleğe adamakla başlar… Daha yolun başında umudunu kaybeden nice insandan biri olmadan adım adım daima ileriye doğru yürümekten geçer. Tüm mesleklerde olduğu gibi yoğun emek, çaba ve sabır olmadan ne yazık ki yaşama kendimizden hiçbir şey katamayız! Halkın özgürce haber alma hakkı için elinden gelen gayreti gösteren gazeteciler bir yandan mesleklerini icra ederken bir yandan da yaşamlarını sürdürmeye çalışıyor. Sektörde birçok zorluk var. Bunların en başında artan işsizlik yer alıyor.

***
21 Ekim Dünya Gazeteciler Günü, basının belki az da olsa hatırlandığı bir gün olarak geçti. Aslında bir kahvenin kırk yıl hatırı vardır misali, yerelde tüm basın mensuplarının ayrıştırılmadan bir araya getirilmesi ve kutlanması gerekirdi. Ama bazı mevkilerde anladık ki ne hatır ne de emek bir işe yaramıyormuş! Dün dost görünüp sırt sıvazlayanlar bugün arkalarını dönüp görmeyebiliyorlarmış… Ama bir gazeteci her ne olursa olsun halkın haber alma hakkını yerine getirmelidir. Varsın takdir görmesin…

***
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı bu yıl 98. yılına yakışır bir şekilde kutlanıyor. Pandeminin burukluğu ile geçen günleri az de olsa geride bırakabildik ve etkinliklerle bir araya gelebiliyoruz. Bu coşku bu heyecan hep var olsun, bir kez daha bayramımız kutlu ve Cumhuriyetimiz daim olsun.

***
Sözlerimin sonuna gelirken herkese sağlık, huzur ve umut dolu bir sonbahar diliyorum. Pandemi kurallarına dikkat etmeye ne olur devam edelim. Soğuk havalara da hazırlıklı olmakta fayda var. Özellikle şeker hastalığı, tansiyon ve astım gibi rahatsızlıkları olanların bu mevsim geçişi süreçlerini çok daha dikkatli geçirmeleri gerekiyor.

Sevgi ve sağlıkla kalın…

Exit mobile version