Geçtiğimiz Mart ayından bu yana Türkiye’de pandeminin ilk yılı doldu. Sağlık alanında büyük çabaların verildiği ve baştan aşağı değişen yaşam koşullarıyla edindiğimiz “yeni normal” hayata devam etmeye çalışıyoruz. Koronavirüs nedeniyle kaybettiklerimiz ve virüsü yense de geriye kalan tahribatlarıyla uğraşmak zorunda kalanlarımız oldu. Yasaklar ve yeni uygulamalarla geçen günlerde hayatın akışına devam etmeye çalıştık. Virüsün çok şey öğrettiği kesin. Ama hala öğretemediği şeyler de var. Elbette bir virüsten tüm insanlığa her şeyi öğretmesini de bekleyemeyiz değil mi!
Toplu ulaşım araçlarından pek çoğunu gün içerisinde kullanan birisi olarak haliyle gözlemlerim de oldukça fazla oluyor. Maske takma zorunluluğunu ele alacak olursak “maskesiz binmek yasak” diye bu kadar ihlal edilen bir kural daha görmedim. Israrla burun dışarı çıkan ya da çene altına inen o maskeler toplum sağlığını tehdit etmeye devam ediyor. Geçenlerde toplu ulaşım aracında telefonla konuşan bir vatandaş Covid-19 testi yaptırdığını ve sonucu beklediğini söylüyor. Test yaptıracak kadar kendisinden şüphe duyduysa belli ki potansiyel bir vaka… Maskesini ise sonuna kadar açmış! Sorumsuzluk, vicdansızlık ve vurdumduymazlık bir yana tıklım tıklım dolan araçta kaç kişiye zarar veriyor belli değil… Üstüne üstlük ondan gören başka vatandaşlar da maskesini indirmiş, kimisi de tüm bunlardan habersiz temiz hava giren camı esiyor diye kapatmanın derdine düşmüş!
Sormak isterim; Türkiye koronavirüsle mücadele etmiyor mu, bu ne vurdumduymazlık! İnsaf edin, kaybedilen onca canı düşünün. Kendinizi düşünmüyorsunuz anladık, bari şu şartlarda egonuzdan sıyrılın da bu mücadeleye katkı sağlayacak davranışlar sergileyin. Şimdilerde yeni normal hayatı sadece taktığımız maske hatırlatır oldu. Maske de olmasa herkes geçen bu zorlu 1 yılı bir günde unutacak.
Pandemi döneminde geleceğe umutla bakabilmek için nedenlerimiz azalsa da ilkbaharın gelişi hepimizin içini ısıttı. Baharın yaşamı tazeleyen o eşsiz varoluşu içimizde renk renk çiçekler açtırdı. Koronavirüsle mücadele devam ediyor, sorumsuzluk gösterenler hariç. Ben bu konuda koronavirüs geçiren birisi olarak diyebilirim ki virüsü yenmek diye bir şey yok. Eğer sizde var olan ama fark etmeden yaşadığınız bir rahatsızlığınız varsa bunu arttırıyor. Koronavirüs hayatımıza girdiğinden bu yana üzerinden 1 yıl geçmiş olsa da görüyoruz ki bu tedbirlerimizi hafifletmek için bahaneler aramamalıyız.
Her şeyin herkes için daha güzel olacağı günleri umut etmeye devam edelim. Sarf ettiğimiz tüm çaba ve emeklerin yaşamda değer bulması, koronavirüs salgınının bir an evvel ülkemizi terk etmesi dileğiyle. Sağlıkla kalın.