Hayatın bir matematiği var ve tüm denge aslında bununla sağlanıyor. Eğer kişi tüm olumsuzlukları üzerinde toplar hatta kendisinden de bir şeyler katarak bunu daha da çoğaltırsa durum hiç iyi olmaz. Ne zaman ki her olumsuzluktan dahi olumlu bir şeyler çıkarabilir ise azalan negatifliklerin yerini pozitifliğe bırakabilir.
***
Son zamanlarda yaşanan toplumsal olaylar bu matematiği oldukça bozuyor… Yangın, sel, deprem ve pandemi!… Hepsini bir arada gördüğümüz bir yaz yaşamanın burukluğu var hepimizin içinde… Geçenlerde sosyal medyada bir cümleye rastladım, “pozitif olan tek şey koronavirüs” yazıyordu. Gerçekten de uzun zamandır tam olarak bu cümledeki gibiyiz! Hatta bir yandan aşı çalışmaları hızla sürerken bir yandan da vakalar yeniden artışa geçti. Yazın son aylarıyla birlikte artık hepimiz sorumlulukların belki de daha çok arttığı bir sonbahar dönemine hazırlanmaya başladık. Yasakların kalkması ve kademeli normalleşme adımlarının atılmasıyla bu süreç biraz daha kurallar pek de fazla dikkate alınmadan geçirildi. Peki, bu sürecin sonunda hepimizi neler bekliyor?
Artan vaka ve ölüm sayılarının yanı sıra aşılama da artıyor. Ancak aşının tam olarak etkisini gösterebilmesi topyekun bir mücadelede olduğumuzun bilincinde olarak davranmamızdan geçiyor. Çünkü yaşadığımız pandemi bireysel bir sorun değil! Aksine o kadar etkili bir toplumsal süreç ki birimizin yaptığı bir yanlış belki de doğru davranış sergileyen üç kişiyi olumsuz yönde etkiliyor. Dolayısıyla sadece birimiz maalesef hepimiz için mücadele veremeyiz… Tüm bunları düşünerek hareket eder ve her zaman da dediğim gibi biraz “empati yapabilirsek” çok şey kazanırız. Çünkü insan insanı ancak böyle anlayabilir. İnsanlar insanları anladıkça iletişim artar. Hayatın daha yaşanabilir bir şekilde ilerleyebilmesi de kolaylaşır. Böylece toplumsal sorunlar da daha kolay çözüme kavuşturulabilir diye düşünüyorum. Acılar paylaşıldıkça azalırken, mutlulukların paylaştıkça çoğalması aslında yaşamın çok kısa ama aynı zamanda iyi bir özetidir. Afetlerde yardıma ihtiyaç duyan vatandaşlara el uzatan ve tüm fedakarlıklarını esirgemeyen bir toplumuz. Aynı duyarlılığı birçok konuda daha sürdürülebilir bir şekilde gösterebilmemiz gerektiğine inanıyorum. Aksi halde yaşam biçimi bireyselleştikçe toplumsal konulara duyarlılığımızın azalmaması elde değil diye düşünüyorum.
***
Bu sayımızdaki röportajlarımda sizleri yine çok özel isimlerle bir araya getiriyorum. Bu özel isimler arasında sesiyle gönüllerinize taht kuran sanatçı İpek Açar, burç yorumlarıyla hepimizin ilgisini çeken ünlü astrolog Filiz Özkol ve yaşamı Emirgan ile özdeşleşen semtin sevilen yazar Cafer Hergünsel yer alıyor. Hepsine keyifle okuyacağınız röportajlarımda Sarıyer Gazetesi’ne konuk oldukları ve sorularımı içtenlikle yanıtladıkları için bir kez daha ayrı ayrı teşekkür etmek istiyorum. Gelecek sayımızda da yine çok özel sürpriz isimlerle bir arada olacağız.
***
Üniversite yaşamına adım atacak genç meslektaşlarıma da şimdiden Gazetecilik mesleğine hoş geldiniz diyorum. Her tercih yepyeni bir yaşamın anahtarıdır ve yürüyeceğiniz yolda kapıları birer birer açar. Bazı meslekler adım attığınız andan itibaren artık tüm yaşamınızı şekillendirir. Başarı ise ne bir günde çıkılabilecek bir merdivendir ne de bir günde edinilecek bir tecrübedir… Nefes alıp verdiğiniz sürece kendinize yenilikler katmaya devam edersiniz. Sabır, azim, özveri ve emek arkadaşınız olsun.
***
Evet, değerli okurlar yaşam üzerine cümlelerimin sonuna geldik… Yazımı burada noktalıyorum. Nefes almaya devam ettiğiniz sürece umudunuz da hayalleriniz de bol olsun. Sevgiyle kalın.