Fıkra bu ya:
‘Temelle Dursun bir gün iki katlı otobüse binmişler. Temel yer kalmadığı için üst kata çıkmış. Bir süre sonra Temel Dursun’u cepten aramış. -nası gidiyo dursun
– valla şoför dikkatsiz biraz ama idare eder.
– sen yine iyisin bizde şoför de yok Allah a emanet gidiyoruz… ”
Evet, bu ülkede otobüsün ikinci katından göründüğü şekliyle “Allah’a emanet” gidiyoruz.
HÜDA- PAR’ın toplantısının sonuç bildirisinde yer alan talepler şöyle:
“Kürt meselesi, yüz yıldır çözüm bekliyor, bir yüzyıl daha beklemesin, heba edilmesin.
Huzur gelmesi şarttır, Ankara’nın saadeti, Diyarbakır’ın huzuruna bağlıdır.
Kürtlerin hak talepleri ve hassasiyetleri olmadan sorun çözülmez. Hassasiyetlerin başında İslam gelir.
Kemalist resmi ideolojinin dayatmaları neticesi çıkan ve binlerce ölüme yol açan şiddet çözüm enstrümanı olamaz.
Savaş baronlarına ve askeri vesayete fırsat verilmemeli, silahı çözüm gören anlayış yerine siyasi çözüm aranmalı.
İnkâr ve asimilasyon politikaları tamamen terk edilmeli, anayasal düzenlemeler yapılmalıdır.
Edebiyatı çokça yapılan kardeşliğin artık hukuku da tahakkuk ettirilmelidir.
Şeyh Said-i gibi Kürt âlimlere yapılanlar için özür dilenmeli, mezar yerleri de açıklanmalıdır.
Kürtlerin Malazgirt, Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı’ndaki katkıları teslim edilmelidir.
Kürtçe anayasal güvenceye kavuşturulmalı, anadilde eğitim sağlanmalıdır.
Kemalist zihniyetin ürünü darbe anayasası değiştirilmeli.
Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağıyla bağlı olan her vatandaş Türk’tür tanımından vazgeçilsin.
Devlet diline hâkim olan ırkçı, dışlayıcı ve inkârcı söylem mevzuattan çıkarılmalıdır.
Ortak bir gelecek için inşası için tüm taraflar gecikmeksizin sorumluluk almalıdır.”
Adama sorarlar başka arzunuz var mı?
Geçmişten hiç ders almamışsınız, Yazık!!!
Türk Devleti’nin her döneminde, soyu sopu temiz olanların, taleplerine gerekli cevap Türk milleti tarafından verilmiştir.
Bu millet kırk derdi, kırk düğümü çözecek yetenek ve kabiliyete sahiptir. Zaman her şeyin ilacıdır.