Ulaş Nikbay

Yine Hep Orta Doğu

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Yarın yine yapraklar canım oy… Orta Doğu’da dökülen yapraklar değil, devrilen rejimler konuşulur. Doğadan çok, başka ülkelerin iç işlerine bakılır. Otokratik sonbaharlar, yaprak değil umut döker Orta Doğu’da …

Yarın yine yağmurlar canım oy… Orta Doğu’da yağmura vakit yoktur. Füzeler ateşlenir, sığınaklara inilir damlalar sayılmadan. Barajlar boş, öfkeler taşkındır. Kimse şemsiye taşımaz. Islanmak değil, vurulmak olasıdır Orta Doğu’da…

Ardından yine soğuk ardından yine tipi… Orta Doğu’da rüzgarlar kuzeyden değil, merkez bankalarından eser.Güneş doğudan değil, pazarlıktan yükselir. Jeopolitik soğuğu örtemez hiçbir yorgan. Mevsimler değişmez, sadece mazeretler değişir Orta Doğu’da …

Yine palto, yine gocuk, yine odun, yine kömür… Orta Doğu’da hazırlıklar, hiçbir zaman barışa değildir. Sadece evler değil, hafızalar yakılır Orta Doğu’da …

Yine sövgü kara kışa, yine bahara selam…Orta Doğu’da sövgüler geçmişedir, hatırlanmak istenmeyenedir. Her baharın doğurduğu umudun adı bellidir: Geçici Ateşkes, yeni bir savaşın teşekkürü gibidir. İlkbahar, cephanelerin yenilendiği mevsimdir Orta Doğu’da …

Ederler yine tombul canım oy… Orta Doğu’da masaya şişkin portföylerle oturulur. Kalın cüzdanlar, diplomatik kravatlar, tombul dosyalar… Sonra boş vaatler, dolu silahlar… Bilgiyle değil balistikle gelinir masalara Orta Doğu’da…

Gelirler yine cılız canım oy… Orta Doğu’da suskunluklar yankı yapar. Konuşanların kimin adına konuştuğu belli değildir. Sessizlik, en gür sestir Orta Doğu’da …

Kiralar yine azgın kuyruklar yine dilsiz… Orta Doğu’da ev yoktur, çünkü aidiyet yoktur. Sığınmacı kimlikleri, kamp girişleri, geçici statüler… Bir şey mi isterler, bir şey olmak mı isterler kuyruklarda bekleyenler? İnsanlarla dolu bekleme salonları Orta Doğu’da…

Yine mız mız sıkıntı, yine hep vıdı vıdı…Orta Doğu’da bilgi değil, ses yayar televizyonlar. Kulislerde çözüm önerileri, dışarıda siren sesleri… Konuşanların sesi, susanların gerçeği vardır Orta Doğu’da…

Yine hep televizyon, yine hep Ortadoğu…Orta Doğu’da aynı görüntüler, yeni başlıklarla servis edilir. Güncelliğini yitirmez eski manşetler, arşivdeki yazılar… Sırasını savar bir şehir, sonraki bombalanır. Döngüsel canlı yayınlar akar gider Orta Doğu’da …

Uykular da beter yine canım oy… Orta Doğu’da uyuyabilenler de uykusuzdur. Ses yoksa bile sesin beklentisi vardır. Karanlık, bilgi yorgunluğudur. Sessizlik bile şüphelidir Orta Doğu’da….

Uykular da kara kuru canım oy… Orta Doğu’darüya yoktur. Olsa da anlatılamaz yastığın altında yeni bir harita bulunan sabahlarda. Göz kapakları kapanır ama gözetleme kuleleri asla Orta Doğu’da …

Yine bezgin sabahlar yine yılgın akşamlar…Orta Doğu’da televizyonu açmadan önce iç geçirme törenleri yapılır. Kimse neden yorgun olduğunu tam olarak anlayamaz. Yorgunluk, anadildir Orta Doğu’da …

Yine hep dalavere, yine hep o kuruntu…Orta Doğu’da diplomasi, kim daha inandırıcı yalan söyleyebilir gösterisidir. Göstermelik imzalar, çeviri hataları önce gelir. Gerçekler çok geridedir Orta Doğu’da …

Yine umut, yine düş, yine hep bekleroğlu…Orta Doğu cephesinde yeni bir şey yoktur. Yine de bir umut sarkıtılır. Düşünü kuran kaybeder, kurmayan zaten hiç olmamıştır. Ve öylece beklenir, ne beklenildiği bilinmeyen beklenir. Umut, sesi kısılmış bir müzik gibidir Orta Doğu’da…

Bu yazıya, Ahmet Kaya’nın 1985 tarihli “Orta Doğu” şarkısındaki Hasan Hüseyin Kormazgil mısraları ilham verdi.

Her mısra, haritanın köşelerinden sarkan birer yorgun çividir Orta Doğu’da…

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.