30 Ağustos…
Sadece bir askeri zafer değil, aynı zamanda bir halkın psikolojik olarak yeniden doğuşunun tarihidir.
Bedenlerin değil, ruhların da savaştığı bir süreçtir bu.
Bu topraklarda kazanılan zaferin yalnızca cephede değil, bir halkın kolektif bilincinde, duygularında ve kimliğinde de kazanıldığını fark etmek gerekir. Çünkü tarihsel travmalar yalnızca kayıplarla değil, zaferlerle de şekillenir. Psikolojide “kolektif travma” kadar “kolektif umut” da önemlidir. Zafer Bayramı, kolektif umudun ve psikolojik direncin simgesidir.
Bir Ulusun Travmadan Güçlenerek Çıkması: Psikolojide “Posttravmatik Büyüme”
Psikolojide travma sonrası büyüme kavramı vardır:
İnsanlar büyük kayıplar, tehditler ya da acılar yaşadığında, her zaman çökmezler. Bazıları bu süreçten daha derin, daha bilge, daha güçlü çıkar.
30 Ağustos, bir milletin bu büyümeyi nasıl gerçekleştirdiğini anlatır bize.
Toprağını kaybetmiş, umudunu yitirmiş, kendine yabancılaşmış bir halkın; ortak acıdan doğan ortak direnciyle ayağa kalkmasıdır.
Zafer Bayramı, sadece bir düşmanı alt etmenin değil; “biz” duygusunu yeniden inşa etmenin, parçalanmış kimliği birleştirmenin ve kendilik algısını onarmanın tarihidir.
Ulusal Kimlik ve Psikolojik Sınırlar
Bir bireyin psikolojik sınırları gibi, bir toplumun da sınırları vardır.
Sınırları ihlal edilen her canlı gibi, toplumlar da içe çekilir, ürker, bazen de agresifleşir.
Ama 30 Ağustos’ta yaşanan, bu sınırların yalnızca savunulması değil; yeniden yapılandırılmasıdır.
Zaferin getirdiği en büyük kazanım, bu sınırların psikolojik düzlemde de onarılmasıdır:
- Aidiyetin yeniden kurulması
- Kimliğin yeniden tanımlanması
- Ve özgüvenin, kolektif benlik saygısının canlanması…
Bugün Bize Ne Hatırlatıyor?
Bugün, özgürlüğün yalnızca bir siyasi tercih değil, bir psikolojik ihtiyaç olduğunu hatırlatıyor bize.
Bir bireyin olduğu kadar bir halkın da var olabilmesi için “özne” olma hakkına sahip olması gerekir.
Zafer Bayramı, Türk halkının bu hakkı geri aldığı gündür.
Bugünün Gençlerine Ne Söyler?
Bugünün gençlerine bu zafer, hayranlıkla değil, farkındalıkla hatırlanmalıdır.
Savaşlar sadece cephede değil; bazen kimliklerde, bazen ruhlarda, bazen de aile içi çatışmalarda yaşanır.
Ve her zafer, önce bir direnişle, sonra bir karar ve en sonunda bir dönüşümle kazanılır.
Bugünün zaferi, kendi hayatının sorumluluğunu alabilen, travmalarını inkâr etmeden dönüştürebilen bireylerle mümkündür.
Zafer yalnızca geçmişte değildir.
Her gün kendini iyileştiren, kendine sınır çizebilen, duygularını sahiplenebilen bir birey de kendi hayatında bir 30 Ağustos yaşar.
Bugün, sadece bir ulusun değil; insan ruhunun ayağa kalkma gücünü kutlayalım.
