Şiddetin iyileştirilmesini nasıl sağlayabiliriz?

Ne yazık ki özellikle bu günlerde fazlasıyla şiddet haberlerine maruz kalmaktayız. Kadına, çocuğu, hayvana yönelik şiddet ve istismar durumları hepimizi derinden yaralamaktadır. Şiddet, Dünya Sağlık Örgütü’ne (WHO) göre fiziksel güç veya başka türlü zorlamalarla bir kişinin yaralanmasına, ölümüne ve psikolojik yara almasına neden olabilecek eylemlerin gerçekleştirmesi demektir.

Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) kayıtlarına göre 2024’ün ilk sekiz ayında 278 kadın, erkek cinayeti diyebileceğimiz kategoride öldürülmüş. Yine açıklanan kayıtlara göre sadece 2024 eylül ayında erkek şiddetinin kadın ve çocukları kurban ve mağdur ettiği vakalar, 33 kadın 1 çocuk olmak üzere 34 cinayet, 45 resmi makamlara yansıyan dayak veya yaralanma, 8 kadın, 24 çocuk cinsel istismarı ve 61 kadının yakını erkekler tarafından seks işçiliğine zorlanması istatistikleri açıklanmıştır.

Şiddet uygulayan kişi mağdurun bedenine, malvarlığına veya kültürel değerlerine zarar vermektedir.

Şiddet kişilerin üzerinde ciddi psikolojik etkilere sebep olan travmatik bir deneyimdir. Taciz, istismar, fiziksel ve psikolojik şiddet kişiler üzerinde hem fiziksel hem duygusal olarak derin yaralara neden olabilir. Bu tür durumlar kişinin işlevselliğini temelden etkileyebilir ve uzun vadeli psikolojik sonuçlara sebep olabilir.

Şiddet deneyimi, kişiler üzerinde derin psikolojik etkilere sebep olabilir. Mağdurlar travma sonrası stres bozukluğu (TSSB), kaygı bozukluğu, depresyon veya intihar düşünceleri gibi psikolojik problemlerle karşı karşıya kalınmasına neden olabilir. Şiddet mağduru olan kişiler topluma ve çevreye karşı bir güvensizlik ve korku geliştirebilir bundan dolayı kendilerini sosyal anlamda izole etmeyi tercih edebilirler. Bu durumda kişinin psikolojik açıdan daha fazla etkilenmesine sebep olabilir.

Şiddetin iyileştirilmesi

Şiddet mağdurlarının iyileşme süreçlerinde çevrelerindeki kişiler ve yaşam tarzları ciddi derecede önemlidir. Aile ve arkadaş gruplarının destekleyici bir yapıda olması önemlidir.

Ayrıca, mutlaka profesyonel yardım alınmalıdır. Kaygı, depresyon veya travma sonrası stres bozukluğu gibi psikolojik problemlerin iyileşmesinde psikoterapinin faydası çeşitli birçok araştırmada ortaya konulmuştur. Psikolog seçerken travma odaklı çalışmasına ve uzmanlığını almış olmasına dikkat edilmelidir.

Şiddet mağdurları için hukuki destekte oldukça önemlidir. Mağdurların haklarının korunması ve kendilerini biraz daha güvende hissetmeleri için gerekli hukuki önlemler alınmalıdır.

Son olarak, şiddetin önlenmesi ve iyileştirilmesi için toplumsal farkındalığın artması son derece önem teşkil etmektedir. Toplumun şiddetin fiziksel ve psikolojik etkileri konusunda bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Zira şiddetin bir terbiye biçimi olarak görülmesi, kendimizden küçüklere ve diğer canlılara şiddetin normalleştirildiği bir toplum kalben yaralıdır ve çürümeye mahkumdur.

Toplumda toplum düzen ve huzurunu bozan şiddete yatkın kişiler genellikle empati ve merhamet duygusundan yoksun, öfkelendiğinde özellikle zayıf olanı mağdur eden kişilerdir. Bu kişilerin çoğunlukla antisosyal olarak nitelendirilebilecek belirtileri olabilir.

Antisosyal kişilik yapısına sahip olan bireyler;

  • Başkalarının hak ve duygularını önemsememe
  • Yalan söylemek ve hırsızlık yapmak
  • Takma isim kullanmak
  • Adalet sistemi ile başının derde girmesi ve çeşitli suçlarının olması
  • Kuralları önemsememe
  • Agresif ve şiddet içerikli davranışlara meyilli olmak

Başkalarının ve kendisinin güveliğini önemsememe gibi belirtilere sahip olabilirler. Bu kişiler son derece dürtüsel, saldırgan ve yönlendirmeci bir kişilik yapısına sahiptirler. Bir kişinin neden antisosyal olduğu tek bir nedenle bilinmemek üzere genetik faktörler, çocukluk çağı zorlu yaşantıları gibi bazı faktörlerin neden olabileceği düşünülmektedir.

Exit mobile version