Ölüm üstüne birkaç söz*
İnsanoğlu aklı ile kendisini üstün tutmaya, kendisini güçlü göstermeye çalışsa da yaşam ve ölüm kavşağında tercih konusunda aciz bir durumdadır.
İnsanın bizatihi kendisi, “Ölümden sonraki hayat konusundaki kaygı ve korkularından kaynaklı bir nevi kaçış peşindedir. Sürgüne geldiği bu hiçlik âleminden, gerçek vatanına dönmek istemeyip firara çıkmak istemesini anlamak mümkün değildir!.
İşte bu konudaki yersiz korku ve endişelerle ilgili Türk mizahı insan hayatının bu tezatlarla dolu anını, ürettiği komik kaçış yollarını, konuyla ilgili ürettiği geçici çözüm önerileriyle ölümden kaçılmanın mümkün olmadığını mizahlaştırır ve alay eder.
Daha da ötesi mizahi yapımız, ölümden kaçışın mümkün olmadığını bildiği halde ölümle apaçık alay eder.
Öyle bir mizahi yapıdır ki, kazananın hep ölüm olacağını bildiğinden ölümün yanında yer alır.
Türk fıkralarında, ölümün nasıl bir şey olduğunu ve ölümden kaçışın mümkün olmadığını, ölüm korkusunu yenmenin, sevdiklerini kaybedişin üzüntüsüyle baş etmenin en güzel yolunu mizah ile anlatmaya çalışır.
Biliriz ki: *”Ölüm Allah’ın emridir.”* Yine biliriz ki:
*”Korkunun ecele faydası yoktur.”* Nitekim, âyet-i kerime’de de belirtildiği gibi *”Her nefisin bir gün ölümü tadacağını da biliriz.”*
Fıkra bu ya:
“Emir Timur, Nasreddin Hoca’ya “İnsanlar ne vakte kadar doğar, ölür?” diye sorarken aslında, cesaret edemediği kıyamet gününü öğrenmeye çalışır. Nasreddin Hoca ise sorulan soruya “Cennet ile cehennem doluncaya kadar.” cevabını verir.
*
Yakınlarını Öteki dünyaya gönderen insanoğlunun kaygıları vardır.
İnsanoğlunun, sorduğu sorularla bu kaygılarını gidermeye çalışır.
Sormuşlar Hoca’ya:
“Cenaze taşınırken tabutun ne tarafında bulunmalı: önünde mi, arkasında mı, sağında mı, solunda mı?” diye.
Hoca cevap vermiş:
“İçinde bulunmayın da nerede bulunursanız bulunun!”
*
“Dağda eli ayağı buz kesilince öldüğünü sanan Nasreddin Hoca, cenazesinin ortada kalacağını sanıp eşine gidip yerini haber verir ve “Ben filan yerde öldüm, konu komşu, hısım akrabaya haber ver, gelip benim cenazemi kaldırsınlar.” diyerek kaygısını gidermeye çalışır.
*Ölümün ve kabirin yüzü soğuktur*
Kabir ehlinin yanından geçerken duyduğumuz korku ve kaygı, bir gün bu mekanda bizde olacağız duygusuyla daha da artar.
Nasreddin Hoca’nın konu ile ilgili fıkrası şöyledir:
“Hoca, mezarlıkta soyunup gömleğini temizlemeye başlamış, Derken ansızın kuvvetli bir rüzgâr çıkıp gömleğini uçurunca çırılçıplak kalmış. Düşmüş gömleğin peşine… Gömleği yakalamak için koşan Nasrettin Hoca’yı bu halde gören süvariler hemen Hoca’nın yolunu kesip:
“Behey adam, demişler, hortlak gibi mezarlıkta koşuşup duruyorsun?
Senin yüzünden az daha atlarımızdan aşağı yuvarlanacaktık! Hoca bakmış pabuç pahalı, şöyle demiş:
“Oğullarım, benden ne istersiniz, ben ölüyüm, dünyamı terk etmiş bir kişiyim… Öteki dünyayı kirletmeyeyim diye yola çıkmıştım, sonra da mezarıma girecektim, benim dünyalı kişilerle alışverişim yok…”
Süvariler atlarını mahmuzladıkları gibi oradan uzaklaşmışlar.”
Aslında mezarlıklar ibret alacağımız bir yerdir. Oraya temiz gitmeli, sıranın bir gün bize de geleceğini bilerek kendimize gelmenin, özümüze dönüşmenin yollarını arayacağımız yerler olmalı…
Mezarlıktan geçmek veya cenazede bulunmak, bir gün sıranın bize de geleceğini düşündürür.
Aslında mezarlıklar, sık sık ziyaret edip kendine dönüşün yollarını bulabileceğimiz yerler olmalı.
Hayatın bütün çilesine rağmen hiçbirimiz ölmek istemeyiz.* “Ölsem de kurtulsam!”* sözlerini zamanlı zamansız çok kullansak da hastalandığımızda dahi hemen ölümü hatırlayıp, çabucak iyileşmenin yollarını ararız.
*”Ölümün yüzü soğuktur, keşke ölümü hiç olmasaydı sevdiklerimizden hiç ayrılmasaydık.” Ama, şu da bir gerçek ki. *”ölüm bir kurtuluş, insanın gerçek vatanına kavuşması rabbine dönüşüdür.””**
Bundan birkaç gün önce çok sevdiğimiz siyasi büyüğümüz Devlet adamı Turizm ve Kültür Eski Bakanı Agah Oktay Güner beyi kaybettik, Türkiye Cumhuriyeti’ne çok büyük katkılar sağlayan kıymetli abim için bu paylaşımı yaptım.
Ailem ve kardeşlerimle birlikte sizlerin geçmişlerine rahmet diliyorum.
Rabb’im ömürlerinizi uzun ve geniş kılsın. Maddi ve manevi bolluk bereket içinde huzurlu yaşayın!
Allah, insanlarımızı ve vatanımızı, milletimizi her türlü şerden, beladan muhafaza etsin.