Uzun zamandan beri İsrail- İran çatışmalarında İsrail’in İran’ın içlerine uzanarak önemli siyasi ve askeri figürleri imha ettiğini görmekteyiz.
İsrail, ABD ve İngiltere yanında olmadan bölgede herhangi bir harekete kalkışamaz.
ABD’nin askeri bir aparatı olarak davranan İsrail uluslararası hukuku tanıdığı falan yok!
ABD nin BOP’u tıkır tıkır işliyor!
Dün, İran’da nokta hedefler vuruldu! Bu saldırılarda 20’ye yakın İranın üst düzey görevlisi asker ve nükleer bilim adamları öldürüldü. Bütün bu gelişmeler, İran iç cephesinin güçlü olmadığının da bir kanıtıdır!
İçte , güçlü olmayan bir ülkenin dış cephede başarılı olması mümkün değil,
Bütün bu gelişmeler ışığında ülkemiz de iç cepheyi PKK ile güçlendreceğini düşünenler var.Bu yanlış adımların ,toplumda büyük bir travma ve kırılma yarattıģnı göremeyenler var.
Burada en büyük kırılma siyasi otoriteye olan güven duygusunun zedelenmesidir.
*Fıkra bu ya :*
“Bir gün iki ülkenin başbakanı bir araya gelmiş. Biri tecrübeli, diğeri ise yeni seçilmiş. Genç başbakan sormuş:
– Ülkenin içini nasıl güçlendirirsiniz?
Tecrübeli başbakan gülümsemiş:
– Bir gün bir köye gitmiştim. Köy meydanında bir direk vardı, üstünde de bir lamba. Direk eğriydi, lamba sönüktü. Ben dedim ki, “Bu direği düzeltin, lambayı yakın!”
Köylüler şaşırmış:
– Ama efendim, bu direk yıllardır böyle, kimse umursamıyor!
Tecrübeli başbakan anlatmaya devam etmiş:
– Ben ısrar ettim. Direği düzelttiler, lambayı yaktılar. Bir hafta sonra köye geri gittim, baktım ki köylüler meydanı temizlemiş, çiçekler dikmiş, banklar koymuş. Çocuklar orada oynuyor, yaşlılar sohbet ediyor.
Genç başbakan merakla sormuş:
– Yani ülkeyi güçlendirmek küçük şeylerle mi başlar?
Tecrübeli başbakan kafasını sallamış:
– Hayır, asıl mesaj şu: *Halk, sen umut verirsen, o umudu büyütür. Önce küçük bir ışık yakacaksın, sonra onlar gerisini getirir!*
* Bu fıkra, aslında ” güven inşa etme”yi anlatıyor. Yoksa gerçek politikada işler bu şekilde değil de biraz karışık yürüyor.
* Tabii fıkra burada bitmiyor,Devamla Genç başbakan :
– Peki halk umutsuzsa, ekonomik kriz varsa, herkes birbirine düşmanmış gibi davranıyorsa ne yapmalı?
Tecrübeli başbakan ciddileşmiş:
– O zaman *”fıkra anlatırsın”*!
– Nasıl yani?
– Bak, şimdi güldün değil mi? *Gülmek birleştirir.* Sonra bir bakmışsın, halk “Bu adam en azından espiriyi doğru yapıyor” deyip sana bir şans vermiş. *Önce güven, sonra proje!*
Genç başbakan:
– Hocam, siz aslında *siyaseti bırakıp stand-up yapsanız* daha mı iyi hizmet edersiniz?
Tecrübeli başbakan son darbeyi vurmuş:
– Yok evlat, *siyaset zaten stand-up!* Ama bazıları güldürür, bazıları ağlatır… *Bizimkisi trajikomik!*
*Morali:*
Ülkeyi güçlendirmek için *”lamba yakmak”* yetmez, *”karanlığa gülen bir halk”* lazım.!
Diyeceksiniz ki, PKK ile ilgili gelişen bu karanlığa nasıl güleceğiz. Vallahi siz de haklısınız!!!
Ne diyelim kolay gelsin…
