Ayhan Çevik

Terörsüz Türkiye


service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Putin’in dediği gibi, “Teröriste  ne yapılacağı tanrının bileceği konudur . Benim işim onları tanrıya teslim etmektir! Her ne kadar içime sinmese de hak vermemek elde değil.

Çok tanrılı Romalıların, Yahudilere baskı yaptıkları gerekçesiyle,

Zealotlar’ın başlattıkları eylemler,

İlk terör eylemleri olarak kabul edilir…

Ülkemizde de PKK, 1980’ler ile,

1990’larda mezralar Ve Köylerden sonra ilçeleri basmaya, Kamu binalarını ele geçirmeye çalıştı,

Bölgeye gazeteler gitmesin diye,

Dağıtım kamyonlarını yaktı. Devleti güçsüz ve yok göstermek istediler.

Lakin şehitlerimiz Ve Gazilerimiz sayesinde, Bu amaçlarına ulaşmadılar.

PKK’nın Türkiye dışına çıktıktan sonra, Düzenlediği kongrelerinde,

Ulusların kendi kaderlerini tayin hakkına sık-sık atıf yapıldı. Örgüt, Türkiye toprakları üzerinde,

Ayrı bir devlet kurma amacını hep bu yolla anlattı.

Bu amaca ulaşmak için de, Mao’nun Çin’de Ve Vietnam’da başarılı sonuçlar veren, Uzun Süreli Halk Savaşı Stratejisi’ni kullandı..

“Stratejik Savunma”,

“Stratejik Denge”

“Stratejik Saldırı”

Aşamalarından oluşan bu yöntem, PKK’nın temel mücadele sistemi olarak benimsendi Ve de

Terör eylemleri bu sisteme göre düzenlendi..

Örgüt, bölgesel karmaşalardan da yararlanarak güçlendi İran-Irak savaşı sonrasındaki karmaşada, Irak’ın kuzeyine yerleşti. Sovyetler Birliği’nin dağılma döneminde de, Ermeni terör örgütü Asala ile, Oluşturduğu Türkiye karşıtı ittifakla, Yeni kamplar,yeni imkanlara kavuştu..

İki komşumuz Suriye

Ve İran da; terör örgütüne kamp, hastane, lider kadrosuna rahat hareket etmeleri gibi imkanlar sağladı.

Kimi müttefiklerimiz Ve Gizli servisleri, PKK’nın teröründen faydalar sağlamayı ihmal etmediler…

Askerlerimize, Polisimize,

Öğretmenlerimize,

Yol yapan kepçe operatörüne,

Baraj inşaatında çalışan mühendislerimize ve PKK’ya destek vermeyen Kürt vatandaşlarımıza silahlarını doğrulttular,

Terör şehitlerinin sayısı binlerce oldu ama, Türkiye, teröre teslim olmadı..

O yıllarda, Nevruz’lar bayram değil, “Gün sonları kaç ölüyle bitecek?” Diye merakla beklenilen zamanlardı!…

Şehirlerin girilemeyen bölgeleri vardı.

Türkiye, şehitler ve gaziler verdi ama, Ülkesinin bölünmesine izin vermedi..

PKK, silahla ayrı devlet hedefine ulaşılamayacağını anlayınca,

Bu kez terör eylemlerini;

“Demokratik Cumhuriyet” hedefine çevirdi…”

Bu hedef değişimini,

1999’da Türkiye’ye getirilen İmralı adasına hapsedilen Öcalan’ın yeni pratikler geliştirmesiyle devam etti.

Şehitlerimiz Ve Gazilerimiz, yoğun mesai harcadılar kan verdiler, uzuvlarından parçalar verdiler, can verdiler… PKK’nın ayrı bir devlet kurma fikrine engel oldular! Nacize bende 1999 öncesi MHP il başkanı olarak pkk ile mücadelede çok mücadeleler verdim.

Ancak Bu başarı, başka arayışlara yol açtı. Kan dökerek,

“Demokratik Cumhuriyet” hedefine de ulaşamadıkları için, Yeni hedef: Yerel yönetimlerin özerk bir yapıda olduğu demokratik otonomi oldu.

Başta Türk Silahlı Kuvvetleri olmak üzere, Güvenlik birimlerimiz,

Görevlerini layıkıyla yaptılar. Her türlü Terör ve  PKK yapılanmalarına izin vermediler. Ülkeyi parçalamak isteyen terör örgütü ve arkasındaki güçler muvaffak olamadılar!

Şehit ve gazilerimiz, Sayesinde, Silahlı eylemlerle kan dökerek, Türkiye Cumhuriyeti’ne bir şey dikte ettirilemeyeceğini bütün dünya anladı.

PKK, ayrı devlet ile başladı, Federasyondan, Demokratik Cumhuriyet’e, Demokratik otonomiden, Bugün; ‘Öcalan’ın fiziki özgürlüğü için,

Mücadele noktasına geldi…'”

Oğlunun, Şehit olduğunu duyduğunda, acısına gururu ekleyen analar Ve babalardan ruhsat  alınmadan karar alınması doğru olmaz.!

Sonuç itibariyle olaylara baktığımızda,1961’den sonra, Türk solunu oluşturan gruplar, Doğu sorununun sınıfsal olduğunu belirtmiş ve Kürtlerin özerk yapılar geliştirmesine eleştiri getirmişlerdi.

Buna karşılık, Taleplerinin ve

beklentilerinin karşılanmadığını düşünen Kürt gruplar,

Türkiye İşçi Partisi’nden ayrılıp,

Devrimci Doğu Kültür Ocakları’nı kurduklarında,Yıl 1969’du…

aradan bunca yıl geçmiş terör örgütü amacına ulaşamamıştır.

Uzun lafın kısası,

Terörsüz  Türkiye’yi kim istemez.? Ancak; terör örgütünün tam anlamıyla teslimiyetiyle, herhangi bir şekilde siyasallaşmasına izin verilmeden, karşılıklı pazarlıklar yapılmadan, Türk milletinin vicdanı rahatsız edilmeden, şehit vatan evlatlarının aziz hatıraları incitilmeden,  uzuvlarını vatan toprağına gömen gazilerin onuruna dokunmadan bu iş yapılmalıdır vesselam!

 

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.