Bekir Batu

Türkiye Sarıyer’i konuşuyor

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, yoğun kar yağışı nedeniyle şehirde adeta hayatın felç olduğu, binlerce İstanbullu’nun yollarda mahsur kaldığı bir günde Sarıyer Rumeli Kavağı’ndaki Balıkçı Kahraman’da balık yemesi ülke gündemine oturdu. Sosyal medyaya düşen fotoğraf karesi, ilk anlarda trol iftirası olarak görüldü ve yoğun tepki aldı. Sarıyer Gazetesi olarak yemek olayını doğrulayan bir haber yapınca bu kez ulusal medya konunun üzerine gitti ve gerçek kısa sürede ortaya çıktı. Sosyal medya hesaplarımızdan söz konusu fotoğrafı paylaşınca bizler de çok büyük eleştiri aldık, gün boyu okuyucularımızın eleştirilerine maruz kaldı. Ancak ne var ki akşamüstü kamera kayıtları ortaya çıkınca, İmamoğlu da yemeği itiraf etmek zorunda kaldı. Böylece gazete olarak bizim doğruladığımız yemek olayı birinci ağızdan da kabul edilmiş oldu. Gün boyu bizlere gazetecilik dersi vermeye kalkanlar rezil oldu, kimileri bizlerden özür diledi. Yine herkese gazetecilik dersi vermiş, bir kez daha haklı olduğumuz ortaya çıkmıştı.

Şimdi gelelim konunun özüne…

İmamoğlu’nun elbette balık yemesi, kebap yemesi, çorba içmesi, çiğ köfte partisi yapması kimseyi ilgilendirmez. Herkes istediği yerde istediği yemeği tabi ki yiyebilir. Ancak konun iki önemli tarafı var. Birincisi… İstanbul’da binlerce kişi şehir içinde kar yüzünden araçlarında mahsur kalmışken bu yemek programı hiç de doğru olmamıştır. İmamoğlu sıradan bir belediye başkanı değildir. Sorumluluğu ve aldığı yük oldukça fazladır. İster Karayolları’nın, isterse İBB’nin sorumluluk alanında olsun, sonuçta araçlarında mahsur kalanlar İstanbul halkı… Yani İstanbul seçmeni.

Havalimanı’ndaki rezaletten elbette birinci derecede iktidar sorumludur ancak yönettiği şehrin yollarında mahsur kalanlara ilk elini uzatması gereken İmamoğlu ve başında olduğu İBB olmalıydı. İktidarın gözünün her an üzerinde olduğu bir muhalif belediye başkanının asla açık vermemesi, böylesi basit bir konudan gol yememesi gerekirdi. Yemeğini iptal edip, yollarda kalan vatandaşlara en azından ekibiyle birlikte sıcak çay ve çorba ikram etmesi, insanların konaklama sıkıntısına çözüm bulmaya çalışması kendisi açısından çok daha olumlu bir algıya neden olacaktı. Ancak İmamoğlu bu fırsatı kaçırdı.

Meselenin diğer tarafı ise İngiltere Büyükelçisi. İmamoğlu’nun yemek yediği kişi sıradan bir ülkenin elçisi değildir. Dünyada oyun kurmak isteyen, geleceğin liderlerini belirleyen ve kendi menfaatleri için ülkelerin içişlerine karışmaktan çekinmeyen bir ülkenin büyükelçisi. Osmanlı döneminden bu yana İngilizler’den çok çektik. İstanbul’u işgal etmiş, Büyük Önder Atatürk’ün “Geldikleri giderler” dediği bir ülkedir İngiltere. İngiltere Büyükelçisi, İmamoğlu ile yaptığı görüşmeyi ve konuşulanları doğal olarak görev gereği Londra’ya rapor etmiştir. Ancak İngiltere’nin bildiği görüşmenin içeriğini bizler bilmiyoruz. İmamoğlu konuyu ısrarla, “MOBESE kayıtlarını kimler sızdırdı” noktasına çekerken, görüşmenin içeriğini açıklamaktan özellikle kaçınılıyor. Öyle ki “Büyükelçi’den izin almadan açıklamam etik olmaz” diyerek konuyu geçiştiriyor. Bir vatandaş olarak o malum görüşmede neler konuşulduğunu öğrenmek için ne yazık ki, İmamoğlu’nun İngiliz Büyükelçi’den izin almasını bekleyeceğiz… Siyasi açıdan çok yanlış, seçmenler için de güven sarsan bir cevap… İktidar, ülkeyi çok kötü yönetiyor ancak bu gibi durumlar da muhalefete olan güveni sarsıyor.

İstanbul seçmeni, İmamoğlu’na o kadar büyük kredi verdi ki, o; diğer meslektaşlarından daha çok çalışmalı, daha çok özveri göstermeli ve daha az hata yapmalıdır. Aksi halde onun diğer binlerce meslektaşından farkı kalmaz. Son olarak şunu söylemek gerekiyor. İmamoğlu’na yapılan her eleştiri AKP’nin yaptığı eleştiri gibi görülmemeli; doğal, saf ve sıradan insanların da eleştiri yapabileceği unutulmamalı.

ZAM YAĞMURLARI NE ZAMAN BİTECEK?

Türkiye’de artık iğneden ipliğe her şey zamlandı. Buna zam demek cılız kalır, fiyatlar adeta çıldırdı, uçtu. Marketlere, manavlara, kasaplara artık yaklaşılmıyor. Devlet bir yandan, özel sektör bir yandan acımasızca fiyatları uçuruyor. Akaryakıta gelen korkunç zamlar yüzünden ülkede trafik sorunu bile azaldı. Elektrik, doğalgaz ve su faturaları delirdi. İnsafsızca zamlar her gün aralıksız devam ediyor. Kimse vatandaşları düşünmüyor. İnsanlar daha da fakirleşiyor, zengin ise daha da zenginliyor. Ülkeyi yönetenler olayın ciddiyetini anlamış değil. Konunun hassasiyeti anlaşılmıyor; halkın sıkıntısı AKP- CHP arasındaki her zaman ki polemiklerden biriymiş gibi geçiştirilmek isteniyor. Şuan Türkiye’nin gerçek gündemi zamlar ve faturalar. İktidar aklını başına alıp, halkın bu çaresizliğini görmeli. Ekmek fiyatları bile 4 liraya çıkmış. Pazarlarda taneyle sebze –meyve alınır hale geldi. Bu insanlara yazık değil mi? Ülkenin tüm imkanları bir avuç iş adamına peşkeş çekilir, iktidar adeta elektrik şirketlerinin oyuncağı haline gelmiştir. İnsanlar evlerinde artık; elektrik, su ve doğalgaz kullanmaktan korkar hale geldi. Bu manzara ülkemize hiç yakışmıyor. 20 yıldır ülkeyi yöneten iktidarın elini vicdanına koyup, halkın bu sıkıntılarını görmesi ve çözüm bulması gerekiyor. Aksi halde halk, ilk seçimde bu faturaların faturasını iktidara kesecek.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.