Hayatta öyle şeyler oluyor ki, insan bazen duyduklarına gördüklerine inanamıyor ya da inanmak istemiyor. İnsan olarak vicdanına sığdıramıyor, aklına anlatamıyor onca kötülüğü. Her seferinde yok artık bu kadarı da olmaz desek de hep daha fazlası oluyor.
Oysa ne kadar basit, kötü de olmak iyi de. Ama insanoğlu çoğu zaman kötü olmaktan yana kullanıyor hakkını. Bir sokak köpeğinin başını okşamak öylesine kolayken, ona tekme atmayı seçiyor. Aşkla kurulan evlilik bir gün biterken dostça el sıkışmak yerine kavga dövüşle ediyor vedasını. Destek olmak yerine köstek olmayı görev biliyor kendine. Sırt sıvazlamak varken sırtından vurmayı seçiyor.
Konfüçyüs, “eğer bir insan kendi içini yoklar ve orada kötü bir şey görmezse, neden kederlensin neden korksun” demiş…
Mesele sanırım bu kadar basit. Kendi içimizdeki kötülükler. İçimizde barındırdığımız o kötülükler sadece başka insanlara başka canlara değil insanın kendine de büyük dert… İçinde kötülük besleyen büyüten bir insan nasıl huzurlu nasıl korkusuz olabilir ki.
Kötülüğün o karanlık rengi içini kaplamışken nasıl pırıl pırıl bir sabaha uyanır ki insan…
Niyetlerine kötülük bulaşmışken nasıl hayırlar bekler ki hayattan…
Kötülük insanın korkularının başladığı yerdir… İyilikse huzurunun. O yüzden birine huzur, mutluluk, neşe dilemek istediğimde hep iyilik dilerim. İyilik bütün hepsinin anahtarı nasılsa… İyilik, huzur getirir, mutluluk getirir neşe getirir, başarı getirir, dostluk getirir. En çok da başını yastığına rahat koyacak tertemiz vicdan getirir…
Dilerim 2023 tüm insanoğluna iyilik verir, içine baktırır ve orda sadece iyilik buldurur…
***
Mutluluk
Mutluluk belki de sadece elimizde olandır. Yeteri kadarıdır mutluluk. Fazlası değil de olanı kadardır…
Hep daha fazlasında aradığımızdandır mutluluğu bulamamamız belki de. Yetinmediğimiz için, eksik gördüğümüz içindir mutsuzluklarımız.
Kim söylemiş ki fazlanın mutluluk olduğunu. Belki tam da elindeki kadardır mutluluğun. Bir ay geçinmeni kıta kıt sağlayan paradır belki mutluluğun, fazlası değildir.
İlk kazandığın parayla aldığın düz vites arabandır, o arkadaşında gördüğün son model araba değildir senin mutluluğun.
Dostlarınla Eminönü’nde tahta tabure üzerinde yediğin balık ekmektir belki, Boğaz’daki o meşhur balıkçı değildir. Her gün işe giderken önünden geçip imrendiğin o koca yalı değil de oturduğun kutu kadar evindir mutluluğun…
Dedim ya, belki de sadece elinde olan kadardır, fazla olmayandır mutluluk… Sadece yeteri kadarıdır.