Ebru Gökçeler

Kedi gibi kadınlar

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Kedi gibi kadınlardır onlar. Kendine has, başına buyruk, zarif ama temkinli… Sevilmeye gönüllü değil, sevilmeye değer olduklarını bilen kadınlar.

Bir kediyi sevmek istediğinde değil, kedi sevilmek istediğinde onu sevebilirsin. Kedi gibi kadınlar da böyledir. Onları elde edemezsin sadece eşlik edebilirsin. Sana kendini açmaları için beklemeli, güven kazanmalı, sabretmeli, acele etmemelisin. Çünkü onlar aceleden, dayatmalardan, köşeye sıkıştırılmaktan hoşlanmazlar. Bir kafese sığmazlar, altından bile olsa.

Kedi gibi kadınlar acıyı da, mutluluğu da derin yaşar ama göstermezler. Geceleri sessizce gözyaşı döker, sabah aynanın karşısında dudaklarına bir gülümseme ekler ve yaşamaya devam ederler. Kimseye yük olmak istemezler. Bu onların hem gücü hem yalnızlığıdır. Çünkü kimse onların da zaman zaman yere kapaklanabileceğini düşünmez. Onların gözlerindeki hüzün, konuşulmamış cümlelerin, yarım kalmış sevgilerin, kırılmış hayallerin izidir.

Kedi gibi sevilmek isterler. Çünkü kedi gibi kadınlar, sevgiye aç değillerdir ama derin bir bağa ihtiyaç duyarlar. Güven duyduklarında teslimiyetin en saf halini sunarlar. Ürkekliğini bırakır hatta çocuk gibi şımarmayı bile bilirler.

Kedi gibi kadınlar soğuk, mesafeli, kibirli görünürler. Oysa bu sadece onların savunma biçimidir. Çünkü onlar geçmişte çok fazla ısırılmış, tırmalanmış, hafife alınmış ve anlaşılmamışlardır. Bu yüzden mesafeyi her zaman kendileri koyarlar. Ne zaman ne kadar yaklaşacağını sen değil, onlar belirler. Ve bu sınırları zorlamaya kalkarsan dışarıda kalırsın.

Kedi gibi kadınlar, ilişki içinde bile özgürlüklerinden taviz vermezler. Çünkü onlar ne kontrol edilmeyi sever ne de sahiplenilmek için yaratıldığını düşünür. Eşlik eder, yan yana yürür ama ipleri eline alamazsın. Yoksa bir bakmışsın, çoktan köşesine çekilmiş, gözlerini senden kaçırmış.

Kedi gibi kadınlar hayatın kıyısında yaşamaz. Tam merkezindelerdir. Duruşları zariftir ama gözleri hep tetiktedir.

Bir gün kedi gibi bir kadına rastlarsan, onun sessizliğine kulak ver. Kim bilir belki hiç konuşmadan çok şey anlatır sana. Gözünün içine bakmana izin verirse, minnettarlık duy. Başını omzuna koyarsa, onun kırılganlığını onurlandır. Ve bir gün usulca giderse, bil ki o seni terk etmedi. Sadece görünmez sınırlarını korumaya geri döndü.

Çünkü kedi gibi kadınlar kimsenin değillerdir.

Onlar sadece kendilerinindir…

***

NEZAKETLE YAŞAMA ÇABASI

Bir duruşun, bir kelimenin, bir bakışın değiştirdiği hayatlar vardır…

Her sabah yeni bir güne gözlerimiz açarken, aslında sadece kendimizi değil, onlarca başka hayatları da selamlıyoruz. Market kuyruğundaki yaşlı teyzeyi, trafikte sabrını tüketmiş sürücüyü, işe geç kaldığı için panikleyen genç kadını… Hepsiyle kesişiyoruz. Peki, bu kesişmelerde biz nasıl iz bırakıyoruz.

Nezaket, çoğu zaman lüks gibi algılanıyor. Hız çağında, kaba olmak daha “iş bitirici”, daha “güçlü” görünmek anlamına geliyor sanki.

Oysa nezaket; güçsüzlüğün değil, aksine güçlü bir benliğin, sakin bir yüreğin dışa yansımasıdır.

Nezaketli olmak, farkında olarak yaşamaktır. Asansörde karşılaştığımız birine “iyi günler” dilemek, bir çocuğun göz hizasına inip onu ciddiye almak, bir sokak kedisine su vermek… Bunlar küçük jestler değil, farkındalık içinde nezaketle yaşamaktır.

Nezaket içinde yaşamak kolay değildir elbet. Bazen kırılmış bir kalple, yorgun bir bedenle, dolmuş bir sabırla sürdürmek zorundayız bu nezaketi. İşte bu yüzden çabadır. Nezaketle yaşamayı öğrenme çabası. Sürekli yeniden seçmek, yeniden hatırlamak gerekir.

En basitinden “teşekkür ederim” diyeni bile az duyar olduk. Belki de önce kendimize karşı nazik olmayı unuttuk. Kendimize sabır göstermeyi, iç sesimizi susturmak yerine şefkatle dinlemeyi.

Toplum olarak nezaketi sadece özel günlerde, törenlerde ya da yabancılara gösterilmesi gereken bir gösteri haline getirdik. Oysa nezaketle yaşama çabası içinde olmak bir niyettir. Sabah otobüsünde yer isteyen yaşlı birini görmezden gelmeyi mi seçersin, yoksa hafifçe gülümsediğin bir günaydınla yolunu açmayı mı?

Nezaketle yaşamayı öğrenme çabası içinde olursak, hayat çok daha yaşanılır bir yer olur.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.