Bazı sabahlar oluyor gerçekten hiçbir şey yapmak istemiyorum. Kalkmak, hazırlanmak, konuşmak…
Hatta nefes almak bile ağır geliyor bazen. Eskiden bu hallerimi suç sayardım, sanki hep güçlü olmak, enerjik olmak zorundaymışım gibi. Ama sonra fark ettim ki, hayat sadece koşmak değil. Bazen durmakta bir yol. Bazen oturup kendi kendine “ Tamam bugün de böyleyim ama geçecek” diyebilmekte bir güç.
Kendimi motive etmeyi öyle kitaplardan falan öğrenmedim. Açık söyleyeyim, bazen limonlu su içtim, bazen pencereden gökyüzüne bakıp derin bir nefes aldım. Bazen de sadece “Bu halimle de kabulüm “ dedim kendime.
Hayat hep hız, hep üretim, hep başarı diyor ya. Ben biraz durup kendi halimi anlamaya seçtim. Çünkü insan kendini dinlemeye başladığında içinde küçük bir ışık yanıyor. O ışık bazen soluk oluyor. Ve o ışık insanın en zor zamanlarında bile yolunu bulmasına yardım ediyor. Motivasyon her zaman büyük cümleler değil. Kimi zaman yudumladığın bir bardak çay, kimi zaman kokladığın bir gül, kimi zaman da aldığın ılık bir duş.
Kendime çok düştüm ben. Ama her defasında bir şekilde geri döndüm. Ufak ufak, kimse görmeden.” Ben buradayım” dedim kendime.
Şimdi biri “Nasıl motive oluyorsun?” diye sorsa “Kendime iyi davranarak” derim. Çünkü insan kendine kötü davrandığında, en güzel motivasyon bile işe yaramıyor.
Ve bazen en çok ihtiyaç duyduğun şey, sadece kendine “Olur öyle” diyebilecek kadar nazik olabilmek.
Ve evet geçiyor. Kötü hislerde, durgunlukta geçiyor. Yeter ki kendine yüklenme. Kendine iyi davran. Çünkü en çok senin şefkatine ihtiyacın var.
***
SESSİZ DOSTLARIMIZLA AYNI DÜNYAYI PAYLAŞMAK
Bazen bir sokak kedisinin gözlerinin içine bakarken, bazen sabah camın kenarına konan bir serçeyi izlerken insan ister istemez düşünüyor. Bu dünyayı sadece biz insanlar için mi sanıyoruz?
Hayvanlar bizim sessiz dostlarımız. Dilleri yok belki ama gözleriyle, hareketleriyle öyle çok şey anlatıyorlar ki… Bir köpeğin kuyruk sallayışı, bir kedinin mırlayışı ya da bir kuşun sabah ötüşü. Bunların hepsi aslında bize “buradayım, yaşıyorum, hissediyorum” diyor.
Ama ne yazık ki hayvanlara iyi davranmak hâlâ bir seçenek gibi görülüyor. Oysa bu, insan olmanın bir gereği. Bir kap su, bir avuç mama bazen sadece sevgi dolu bir bakış bile bir canlının hayatını değiştirebilir. Çok büyük şeyler yapmamıza gerek yok, yeter ki içimizde biraz merhamet olsun.
Hayvan sevgisi aslında bize hayatı daha iyi anlamamıza yardımcı oluyor. Sevmenin sadece sözle değil davranışla da olduğunu, karşılık beklemeden vermenin ne demek olduğunu öğretiyor. Kısacası, hayvanları sevmek insanı insan yapan şeylerden biri.
Bu dünya sadece biz insanoğluna ait değil. Aynı gökyüzünün altında, aynı toprağın üstünde yaşıyoruz. Ve eğer paylaşmayı öğrenirsek hepimiz için çok daha güzel bir dünya olur…