Şeytan tüyü dedikleri

Şu şeytan tüyü dedikleri şey… Adını duyunca sanırsın fena bir şey… Amma velâkin aslında şahane bir şey.

Kadınında da, adamında da o şeytan tüyü epey bir hoş olsa da, adamdaki o şeytan tüyü pek bir canlar yakan, yürekler hoplatan, eteklere ziller çaldıran, midelerde kelebekler uçurtan cinsinden…

Hani şeytan tüyü var ya adamda… Kızmak istesen kızamazsın bu adama. Allem eder kallem eder unutturur sana neye kızdığını bile. Asla yapmam dediğin ne varsa yaptırır bu şeytan tüylü sana, seyretmekten haz etmediğin o vurdulu kırdılı aksiyon filmini de oturur izlersin baştan sona onunla… Ofsaytın ne olduğunu öğretir sana. Şeytan tüyü var ya bunda bir gülüşüyle aklını alır da haberin bile olmaz. Gözünden akan yaşı siler, bir de yüzünde güller açtırır. O güllerin kokusunu beraber çekersiniz içinize. Kara kışın ortasında baharı getirir önüne… Uçan halılara bindirir seni, bir bakmışsın almış seni kondurmuş bulutların üstüne. Afillidir sözleri, baldan tatlıdır dilleri… Hayatta yapmam dediğin ne varsa şeytan tüyüyle yaptırır sana en âlâsını.

‌Kırk yıllık karaya beyaz dedirtir sana bu şeytan tüylüler, sadece demekle de kalmaz inanıveririsin karanın beyaz olduğuna…

‌Dans etmek istersin, şarkılar söylemek, ağız dolusu kahkahalar atmak, kahve üstüne kahve içmek, konuşmak da konuşmak muhabbetin dibine vurmak istersin bu şeytan tüylüsüyle…

‌Anlayacağınız şeytan tüyü dedikleri şey, fena değil şahane bir şey… Şeytan tüyünün adamda olanı da Bülent Ersoy’un tabiriyle fevkaladenin fevkinde bir şey.

Exit mobile version