“Sil baştan başlamak gerek bazen, hayatı sıfırlamak. Sil baştan sevmek gerek bazen, her şeyi unutmak…” Şebnem Ferah’ın 2006 yılında çıkardığı ve o dönem hit olan, benim de uzun süre takılı kaldığım bir şarkısı…
Geçenlerde tesadüfen yine müzik listemi gözden geçirirken gözüme takıldı… Uzun yıllar olmuştu dinlememiştim… O dönem bu şarkıyı ilk dinlediğimde kafamda deli sorular oluşmaya başlamıştı. “Sil baştan sevmek gerek bazen, her şeyi unutmak” diyordu bir yerinde… İyi güzel diyordu da, ne demek istiyordu. Aynı kadını ya da adamı mı her şeyi unutup sil baştan sevecektik ki burada belli ki unutulması gereken bir yanlış var… İlişki de yanlış denilince de aklıma hemen ihanet gelmişti… Bir taraf ihanet etmişti de Şebnem de bize “affedin, unutun, sil baştan başlayın, temiz bir sayfamı açın” diyordu, yoksa “bırakın gitsin, sil baştan yeni bir aşka yelken açın, eskiyi ona dair her şeyi unutun mu diyordu… Ben takıldım ya şarkı da buraya, baktım kendim çözemiyorum başladım eşe, dosta kimi bulduysam sormaya… Bu kadın ne diyor, şair bu eserinde bize ne anlatmak istiyor diye. Ama yine işin içinden çıkamadım, kafamda ki deli sorular yine cevapsız kaldı. Kime sorduysam onlar da benim gibi kararsız kaldı…
Peki, ihanete uğradığımız da her şeyi unutup, sil baştan başlayabilmek, sil baştan sevebilmek tekrar mümkün olabilir miydi? İhanetin geri dönüşü var mıydı? Güven duygusunun yerini neyle dolduracaktık…
Zor hem de çok zor… Biz ne kadar çaba sarf etsek, ilişkimize bir şans daha vermek adına sil baştan başlamaya, unutmaya niyet etsek de zor… O ihanet acısı, o hayal kırıklığı, o güvensizlik duygusu içimizde bir yerde kendine yer edinip öylece kalıyor… Biz hayatımıza, ilişkimize kaldığımız yerden devam etmeye çalışırken, sinsice bekliyor… Fırsat kolluyor içimizi kemirmeye ilk fırsatta… Değersizlik hissi, nerede yanlış yaptım duygusu, kendini eksik, yetersiz görme hali kendimize olan güvenimizi de yerle yeksan ediyor… Kendimizde fiziksel kusurlar aramaya başlıyoruz…
Yıllarca sevgili tarafından defalarca aldatılan ve her seferinde ilişkisine bir şans daha veren bir arkadaşım, hep bu aldatmaların nedenini niçinini kendinde arıyordu… Bu ihanetler ona kendinde bir şeylerin eksik olduğuna inandırmıştı… Sevgilisinin kendisini aldattığı her kadında, onda olmayan bir şeyler aramaya başlamıştı… Ve sonunda göğüsleri küçük olduğu için sevgilisinin onu aldattığına inandırdı kendini, çünkü diğer kadınların hep silikonlu kocaman göğüsleri vardı. Sadece bu yüzden estetik operasyon geçirip göğüslerine silikon taktırdı… Üstelik büyük göğüs sevmediği halde… Sonuç mu? Adam yine başka kollarda!
Şu anda, düşünüyorum da Şebnem bize bunu söylüyor olamaz. Hele ki, konu aşk ise, sevmek ise kendimizi değersiz, eksik değil aksine kendimizi harika hissetmeliyiz…
Biz kadınlar aldatıldığımızda hep aynı şeyi yaparız. Diğer kadını merak ederiz, bu merakımızın en büyük sebebi de, onda olup bizde olmayan şey ne görmek isteriz. Bizden daha mı güzel, daha mı akıllı, daha mı becerikli?
En başından kendimizde ararız suçu… Belki de bu sebepten ihaneti unutup sil baştan başlamayı seçeriz çoğunlukla. İçimizi kemiren o güvensizlik duygusuyla da ite kaka yaşamaya çalışırız ilişkiyi. Oysaki biz eksik olduğumuz için değil, aldatanın eksikliğindendir he şey… Onun doyumsuzluğu, onun ayran gönüllülüğü, onun kendini ispatlama çabasındandır. Sen ne olursan ol onun gözü hep dışarıdadır.
Hadi kafamdaki deli sorulara cevabı verelim şu an… Sil baştan sevmek gerek bazen, her şeyi unutmak. Bize kendimizi değerli, yeterli, harika hissettiren yeni sevmelere…
Sil baştan kendin olmak gerek bazen…
Sil baştan sevmek gerek bazen, her şeyi unutmak. Bize kendimizi değerli, yeterli, harika hissettiren yeni sevmelere…
Ebru hanım saygılar