Türkiye deprem gerçeğinin içinde olmasına ve bunun çok acı örneklerini çok defa yaşamasına rağmen ne yazık ki yine büyük bir depreme çok hazırlıksız yakalandı! Kahramanmaraş merkezli ve 11 ilde etkili olan deprem geride çok ağır bir bilanço bıraktı. 45 binin üzerinde kişi hayatını kaybetti, yine bir o kadar da kişi yaralandı… Yaşam mücadelesi veren binlerce nefes, yarım kaldı… Bazı acılar öyle ağırdır ki o acıları anlatacak kelime yoktur. Hangi kelime vardır ki enkazın altında hayatını kaybeden kızının elini bir an olsun bırakmayan bir babanın dramını anlatabilsin! Hangi cümle vardır ki enkazın altından depremsiz bir yıl dileyen çocuğun çizdiği resimdeki umutların yok oluşunu tarif edebilsin!
Türkiye, acıları çok uzun süre silinemeyecek bir deprem yaşadı. Yıkılan evlerin enkazlarından umutla bir nefes arandı. Nefeslerimizi tutup ekranlara kilitlendiğimiz ve milletçe büyük bir yardımlaşma örneği sergilediğimiz kenetlenmeyi yaşadık. Milletimiz bu büyük acıyı yaşayan vatandaşlarımızı bir an olsun çaresiz hissettirmemek için seferber oldu. Dayanışmanın en büyük örneğini yaşadık. Yaşanan bu büyük depremin yaraları öyle büyük ve acıları öyle derindi ki… Depremin haberini alarak uyandığımız 6 Şubat gününden bu yana acılar sarılmaya çalışıldı.
Nefes alıp vermeye, yemek yemeye, üşümeye utandık! Depremin yanı sıra kışın soğuğunu iliklerine kadar hisseden depremzedelerimiz varken uykularımız kaçtı. Elimizden gelenin en fazlası ne ise onu yapmaya çalıştık. Az çok demeden herkes yüreğini ortaya koydu. Arama kurtarma ekipleri hayat kurtarmak için o hiçbir zaman ödeyemeyeceğimiz emeklerini ortaya koydu. Çok üzüldük, çok kırıldık ve çok yıkıldık!
Yarım kalan hayaller, umutlar, fotoğraflar, cümleler… Sosyal medya paylaşımlarında rastladığım, enkazdan çıkan bir kağıtta şu yazıyordu: “Hangi yaşta ölürsek ölelim tamamlanmayan cümlelerimiz olacak.” Enkazdaki bir not kağıdından bu cümlesi çıkan kişi halen hayatta mı yoksa kaybettiğimiz binlerce candan birisi mi bilmiyorum ama bu etkileyici cümle enkazdan çıkıp bizlere ulaşmayı başardı. Zaman durdu ve hatıralar yarım kaldı. Yazmak en derin acılarımızın da, mutluluklarımızın da en mucizevi anlatımıdır. Tıpkı enkaz yığınlarında saatler süren bekleyişlerin ardından hayata tutunan mucize nefesler gibi… Nefes alıp verdiğimiz sürece hayat mücadelecimizin mucizelerle dolması dileğiyle. Kelimelerle anlatılması çok güç, acısı kelimelere sığmayan depremi kalemimden geldiğince yazmaya çabaladım. Böyle acıların tekrarı yaşanmaması için artık tüm önlemler alınmalı, herkes elini taşın altına koymalı, yetkili olan herkes görevini layığıyla yapmalı ve en önemlisi insan hayatına dokunan meslekleri yapanlar vicdanlarının sesini duymalıdır. Vicdanımızın sesine kulak vermez ve insan hayatını tehlikeye atarsak her ne kadar kurallar olursa olsun uyulmayan kurallar çözüm değil çözümsüzlüğü getirir.
Depremde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, geride bıraktıkları tüm yakınlarına başsağlığı diliyorum. Geçmiş olsun Türkiye’m, hepimizin başı sağ olsun.