“Eskiden” diyerek başladığım cümlelerimin her geçen gün daha da arttığını fark ettim… Öyleyse zamanın bana kattıklarından öte ben de cümle cümle büyüyordum. Oysa bir hece ileriye gidebilecek dermanı bulamadığım ne çok zaman olmuştu. Ben “bir arpa boyu yol” gidemedim diyerek dertlenirken, kendimi ömrün yarısında ne ara bulmuştum.
Eskiden… Burnumuza taptaze bir ekmek kokusu geldiğinde ne mutlu olurduk. Bir yudum kahvenin keyfi de bir başkaydı, bir bardak çayın da… Çünkü aslında o her fırsatta hayata kattığımız ağzımızın tadıydı… Çok eskiden… Dinlediğimiz şarkılardı her melodisinde mutlu eden! Hayallerimizi çoğalttığımız şiirlerdi satırlarında kendimizi bulduğumuz. Duygular satır satır mektup olur yazılırdı. Başucumuzda kitaplar olur okunurdu… Duygular, capcanlı renkler gibi gözlerimizi kamaştırırdı. Yüzlerimizde tebessüm, ceplerimizde üşüyen ellerimiz yürür giderdik hayatın bizi en mutlu eden sahiline…
Çok daha eskiden… Çarşı pazar gezer, keyifle doldururduk torbamızı. Canımız ne çektiyse üçü beşi hesap etmeden, kilo kilo tartılırdı mutluluklar. Meyvelerin en doğalını alır, simidin en tazesini yerdik. Acılar kaynamazdı tencerelerde, dertleri bölüp bölüp banmazdık umutsuzluklarımıza… Yarın, sadece ertesi günü ifade eden bir zaman dilimi kelimesiydi! Gelecek kaygısı taşıdığımız, bir günü daha nihayet bitirdik dedirten bir kelime değildi… Daha da eskiden… Ne çok anı birikirdi ceplerimizde! Hiçbir gün birbirine benzemezdi. Tekrarı yoktu acıların. Dolu dolu akıp giden zaman bize ne çok şey katardı. Yorgun değildik yaşamaya…
Ve şimdi!
“Eskide yaşamak” mümkün olabilseydi, şimdi ne çok şey farklı olurdu değil mi? Yüzümüzde dertler, kederler değil hayaller çiçek açardı. Ağız dolusu gülerek karşılardık günleri, haftaları, mevsimleri… Eskide yaşamak anıların en güzellerini, ekonomik kaygılardan uzakta yaşayabilmekti. Artık eskiden olduğu gibi hayatı dolu dolu yaşamak pek mümkün olmasa da herkes payına düşen mücadeleyi en iyi şekilde verebilmek için yaşamaya devam edecek.
Yaşamak…
Yaşadıklarımız olmasa yazdıklarımız sadece birer hikaye olarak kalırdı ancak tecrübeler hayatın en değerli öğretmenleri olmaya da devam ediyor. Zamanın hoyratlığına inat yaşam gemimizi tüm dalgalara karşı o kıyıya ulaştırmak zorundayız… Yepyeni bir yılın ilk ayının sonuna geldik. Nefes alıp verdiğimiz sürece umutlarımızın hep var olması için yaşam mücadelemiz devam edecek.
Herkese umudu, kahve ve kitap kokusu bol günler dileğimle.
Sevgiyle kalın…