Sevgili Sarıyer Gazetesi okurları, saatler, günler, haftalar ve aylar birbirini kovalayıp dururken Haziran ayıyla birlikte yaza kocaman ve özlem dolu bir “merhaba” dedik. Uzun süredir hepimizin hayatında sağlığımızı korumak için bir gereklilik olan maskelerin kullanımının açık ve kalabalık alanlarda sona ermesinin ardından son olarak artık toplu ulaşım araçlarında da zorunlu olmaktan çıktı. Toplumsal sağlığımızın artarak devam etmesini ve bir daha böyle zor günlerin kapımızı çalmamasını diliyorum…
Elbette çok özledik… İçinde bulunduğumuz zor günlerde en çok da nefes alabilmeyi, kalabalık alanlarda bir araya gelebilmeyi ve düşüncelerimizi paylaşabilmeyi… Sarıyer’de 7’den 70’ye herkes için geleneksel hala gelen ve heyecanla beklediği 9. Sarıyer Edebiyat Günleri, Mayıs ayının son haftası ve Haziran ayının ilk haftasında gerçekleştirildi. 9 gün süren edebiyat günlerinde kitap ve deniz kokusu bir arada ahenkle dans ederken çok sayıda değerli yazar ve okurlar coşkuyla bir araya geldiler. Herkes özlediği o günlere kavuşmanın da heyecanını yaşadı. Edebiyatın en güzel yanının yaşamın hem acı hem de tatlı her yanını bazen bir hikaye bazen de sayfalar dolusu bir romanda en güzel şekilde anlatabilmek ve anlatırken de yaşama dokunmak olduğunu düşünüyorum. Kitap, dergi, gazete ya da başka kaynaklardan herhangi bir şey okumadan geçen tek bir günün dahi insan yaşamı için büyük bir kayıp olduğunu görüyorum. Okumak hayatı daha iyi anlamamızı, çevremizdeki insanlara empati yapabilmemizi, içimizden geçen cümleleri yaşama dahi iyi katabilmemizi sağlar… Nasıl ki her gün çayımızı kahvemizi içiyor ve istediklerimizi öğünler halinde yiyorsak okumak da büyük bir ihtiyaçtır…
***
Tam da yazımın bu kısmında siz değerli okurlarımız için yaptığım çok keyifli bir röportajın başlığına da yer vermek istiyorum. Sarıyerli yazar Sinan Akyüz, çok kıymetli düşüncelerini aktardığı röportajında dedi ki; “Yazmak benim nefesim gibi…” Ben de Akyüz’ün bu cümlesini o kadar beğendim ki sorularıma yanıt verdiği cümlelerinin içerisinden seçerek başlık olarak yazdım. Kitapları okurları tarafından ilgiyle okunan bir yazar için kitap yazmanın nefes alıp vermek kadar değerli olduğunu okurlarımız da bilirse hepimiz edebiyatla yaşamı güzelleştirebilir ve edebiyatın nefes kadar değerli olduğunu daha iyi görebiliriz diye düşündüm. Sinan Akyüz’ün röportajını keyifle okumanızı diliyorum.
***
Kafamızın içerisinde şekillenen ve ardından yüreğimizin süzgecinden geçen anlamlı cümlelerin yaşamın her alanında çok değerli olduğunu bilmeliyiz. Nasıl ki bir fotoğraf çekerken gördüklerimizi aktarabilmek için en iyi ışık, açı ve kadrajı yakalamaya çalışıyorsak bu çaba sözcüklerimizi cümlelere dönüştürürken de olmalıdır. Çünkü cümlelerimiz denize attığımız bir çakıltaşı gibi etrafında oluşturduğu halkalar ile çok uzaklara ulaşır… Ve insan söylediği bir cümlenin kimin hayatına olumlu bir dokunuş yaptığını, böylece yol gösterici olduğunu ve günün birinde söylediği güzel bir cümlenin dönüp dolaşıp yine kendisine güzellikler getirebileceğini tahmin dahi edemez.
***
Evet, sevgili dinleyicilerim… Sarıyer Gazetesi’ndeki röportaj, köşe yazıları ve haberlerimin yanı sıra biliyorsunuz 26 Nisan’da radyo programcılığına da adım attım. Ulusal Radyo’da her Salı günü 17:00-18:30 saatleri arasında “Uğur Atis ve Rukiye Ay’la Ayaküstü Bir Şeyler / Medyavizyon” programında çok değerli konuklarımızla sizlere ulaşıyorum. 28 Haziran’da gerçekleşecek programın ardından ise 6 Eylül’e kadar sezon tatiline giriyoruz. Radyodan beni takip eden tüm dinleyicilerime bunu duyurarak, Eylül ayında yeniden görüşmeyi diliyorum…
***
Özlediğimiz sımsıcak yaz mevsimi zam yağmurlarına rağmen geldi! Yaşamın her alanında artan fiyatlar ve insanları yormasına inat bu yaz mevsiminin çok güzel geçmesini diliyorum. Herkes payına düşen yaşamını sürdürmeye çalışırken sağlık, huzur ve bereketle geçireceği bir yaz olsun.
Sevgiyle kalın…
