Rukiye Ay

Hoş geldin yaz!

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Dört mevsimin hepsi ayrı ayrı güzel olsa da içlerinden biri var ki o gelince sanki hayat daha keyifli bir hale geliyor. İlkbaharın yemyeşil ve huzur veren dinginliğinin üzerine yıl boyunca yüklendiğimiz tüm yorgunluklar bir anda unutuluyor. İşte o mevsimin adı yaz ve gerçekten de yazmakla bitmez bir keyfi var öyle değil mi?

Yaz mevsimi yaşamın standart rutin bir dengede sürüp gitmesini sağlıyor gibi… Kimisi maddi olanaklarınca tatilini yaparken, kimisi de sadece hava sıcak diye hayatının daha kolay akmasına sevinebiliyor. Özellikle kış aylarında ağır seyreden kronik sağlık sorunları yaşayan, maddi anlamda yoksulluk çeken, ruhuna kapalı havalar hiç iyi gelmeyenler için yaz mevsimi bire bir diyebilirim!

Hepimiz aynı hayatta yaşıyor olsak da hayatı aynı yaşamıyoruz! Bu hiçbirimizin elinde olmayan bir şey! Mesela midesi rahatsız olan biri herkesle aynı masada olsa da herkes gibi dilediği yemeklerden tadamıyorken, maddi manevi zorluklarla mücadele edip sağlığı el vermediği için birçok umutsuzluk yaşıyorken, gelir gider dengesizliği arasında geçim derdine düşen milyonlar toplumda nefes almaya çalışıyorken… Ne yazık ki hayat, umut ederek biriktirdiğimiz fotoğraflardan öteye çok daha gerçek ve acımasız bir tablo seriyor önümüzde… Nasıl ki bir filmde emeğin en yoğun yaşandığı, saniyeler süren bir çekimin kamera arkası varsa, gerçek yaşamımızdaki acıları, umutsuzlukları da o fotoğrafların arkasında kendimiz bilerek yaşayıp gidiyoruz… Zaman bir film gibi akıp giderken geriye eksilen hayatlar kalıyor… Yerine hiçbir şey koyamadığımız sağlığımız, umut ettikçe var edemediklerimiz kalıyor.

Belki de bu köşe yazısı hiç okunmadan, bu gazetenin sayfaları arasında çevrilip hızla geçilecek! Belki kelimeler okuyucunun ilgisini hiç çekmeyecek! Ancak okuyan herkesin kendisinden bir şeyler bulabileceği, empati içeren yazılar yazmaya çabalıyor ve yazarken de gerçekten hissedebiliyorum. Toplumsal bir farkındalık yaratmanın en temelinde kişisel çıkarlarımızı bir kenara koyarak empati yapabilmek gelir. Yoksa hayat çekilmez olur. Çünkü mutsuzlukların artarak çoğaldığı bir toplumda hiç kimse kendisi adına gerçek anlamda mutlu olamayacaktır.

Bazen insan cümlelerini bir araya getiremez… Kafasının içinde kelimeler dönüp dolaşsa da o kelimeler gelip de bir kelime olamaz. Bu belki de yaşadığı süreçte kurduğu binlerce cümlenin istediği, istediği gibi bir öyküye dönüşememesindedir. O cümleler beklediği gibi bir hikaye etmediği sürece, ne kelimeler cümleye ne de cümleler öyküye dönüşecektir. Oysa insan hayallerinden var ettiği bir öykünün kahramanı olabilmeyi ne çok ister…

Hayatın hayal ettiğimiz hikayelere dönüştüğü ömürler diliyorum.

Hoş geldin yaz…

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.