Ortada büyük ve şık bir masa. Masanın başında, heybetli koltuğunda oturan üst düzey yönetici ve onun karşısında iki yardımcısı: Sadakat ve Liyakat. Merakla toplantının nedenini öğrenmeyi bekliyorlar. Hangisini terfi ettireceği konusunda kararsız kalan üst düzey yöneticimiz, ikisinin de fikirlerini almak istemiştir. Önce sen konuş bakalım Sadakat…
Sadakat: Efenim… Başarı güvene dayanır. Liyakat harika, çok faydalı kararlar verebilir. Ancak size bağlılığı yoksa, kendi çıkarları doğrultusunda hareket edebilir. Omurgamız kesinlikle sadık çalışanlardan oluşmalıdır. Kriz anlarında yanınızda kalacak insanlar olmadan elde edilecek bir başarı sürdürülebilir mi? Burayı kendi evi gibi gören insanlara ihtiyacımız var.
Liyakat: Başarı; güvene değil, yetkinliğe dayanır. İşinde yetersiz birisi sırf sadık olduğu için terfi ettirilirse şirketimiz zarar görür. Bizi ileriye taşıyacak kişi, en sadık olan değildir. O kişi, içimizde en nitelikli olandır.
Sadakat: Ama daha iyi bir teklif aldığında sizi düşünmeden terk edecektir. Böyle bir yetkinlik ne işe yarar ki? Sadakatin olmadığı yerde risk vardır. Çünkü biliyoruz ki insanlar her zaman kendi çıkarlarını gözetirler. Kalıcı başarı, ancak aidiyet hisseden biri ile olur. Sadece yetenekli olduğu için terfi eden kişi, birkaç yıl içinde gelen dış tekliflere kapılıp gidebilir.
Liyakat: Tamam anladık, peki sadık ama yeteneksiz biri terfi ettiğinde ne olacak? Tabii ki yanlış kararlar alacak. Emin olun ki hem kendini hem de tüm ekibi zor durumda bırakacak. O zaman yükselmenin doğru kriteri, liyakat olmalıdır. Başarısız ama sadık bir yönetici, bizi geriye götürecektir.
Üst düzey yönetici derin bir iç çekerek arkasına yaslanır: İkiniz de doğru şeyler söylüyor gibisiniz. Peki ama ben neye göre karar vereceğim?
Sadakat: Efenim, sadakatle güvenilir bir ekip oluşturabilirsiniz. Çalışanlarınızın zor durumlarda yanınızda olmasını istiyorsanız, sizin için fedakarlıklar yapmasını istiyorsanız; önce sadakati ödüllendirmelisiniz. Hem liyakat hem de sadakat önemlidir ama sadakatsiz bir liyakat sizi kesinlikle yarı yolda bırakacaktır.
Liyakat: Ama sadakati ödüllendirildiğinizde, bu sefer de liyakat değersizleşecektir. İnsanlar yükselmek için ne yapacaklar o zaman? Tabii ki tek çabaları, size sadece bağlılıklarını göstermek olacaktır. Oysa bir şirkete en büyük katkıyı sağlayan kişi, işini en iyi yapandır. Doğru kararlar alabilmesi, şirkete değer katabilmesi nasıl ikinci plana atılabilir?
Sadakat: Liyakat her şeyi halleden bir şey olsaydı, bu kadar çok ihanet olayı duymazdık. Şirkete bağlılığın olmadığı yerde kişisel menfaatler ön plana çıkar. Kriz dönemlerinde sadakatin olduğu şirketler ayakta kalabiliyor.
Liyakat: Bu dediğiniz yeniliğe kapalı bir sistem. Vasatlığı normalleştirirsiniz. Sadakat dediğiniz şey, insanları mevcut düzene körü körüne bağlar. Rekabeti engeller. Kimse doğruları söylemez böyle bir düzende. Başarı, değişime ve gelişime açık olmakla gelir. Liyakate öncelik verilmelisiniz diye düşünüyorum…
Üst düzey yöneticimiz düşüncelidir. Başını kaşır ve saatine bakarak:
O zaman…