Zihnimiz sürekli bilgi toplar, topladığı bilgiyi değerlendirir ve bunun sonunda da çeşitli kararlara varır. Garip olan şu ki, ne kadar bilgi toplarsak toplayalım, değerlendirme ya da bu değerlendirme sonucunda vardığımız görüşlerde bazı sıkıntılar oluyor. Objektif bir kanıya varamıyoruz. Çünkü taraflıyız. Kişiye, kişilere veya olaylara karşı önyargılar geliştiriyoruz. O zaman da gerçeklere ulaşmamız zorlaşıyor.
Peki neden taraflıyız? Kendi inançlarımızı, kendi değerlerimizi ve kendi çıkarlarımızı doğrulayan bilgilere daha çok önem veriyoruz. Aile yapımız, aldığımız eğitim ve içinde yetiştiğimiz kültür; taraflı olacağımız alanların oluşmasında belirleyici oluyorlar. Örneğin, siyasi görüşlerimiz; okuyup araştırmakla mı oluşuyor, yoksa çocukluğumuzdan beri çevremizde maruz kaldığımız söylemlerle mi belirleniyor? Belki bu alanda okuyacaklarımızın yönünü bile bu etki altında belirliyoruz. Diğer görüşleri hiç okumadan ve dinlemeden reddetme eğilimindeyiz. Bunun sonucunda da “biz ve diğerleri” ayrımı derinleşiyor. Diğerleri dediğimiz kesimlerle aramızda uçurumlar oluşuyor.
Taraflı insanın, taraflı olduğu konuda doğru bilgiye ulaşması ve objektif bir değerlendirme yapması zordur. Çünkü taraflı insanlar, sadece kendilerini doğrulayan bilgileri dikkate alırlar. Tersi yöndeki açık bilgileri bile reddederler. Taraflı insan, karşı tarafın görüşlerini anlamakta zorlanır. Bunun sonucunda toplumsal çatışmaları da besleyen bir süreç yaşanır. Taraflı insanların doğal olarak taraflı değerlendirme süreçleri vardır. Taraflı değerlendirme süreçlerinden hatalı kararlar çıkması da gayet doğaldır. Bilimsel çalışmaların en önemli ilkelerinden biri tarafsız olmaktır. Taraflı olunan yerde zaten bilim de olmaz.
Diğer yandan, insanın taraflı olduğunun farkına varması bile zordur. O halde “tarafsız olalım” hedefi oldukça uzak. Ama en azından taraflılığımızı azaltacak bir şeyler yapabiliriz. Bazen kendimize, “Acaba neden böyle düşünüyorum?” diye sormak faydalı olabilir. Benim gibi düşünmeyen kişi neden öyle düşünüyor olabilir? Eleştirel düşünme becerilerimizi biraz geliştirebiliriz. Farklı bakış açılarını dinlemekten çekinmemeliyiz. Biraz onlara da kulak versek ne olur sanki? Hemen bizi yiyip yok etmezler. Tersine, tartışma kültürümüzün gelişmesine fayda sağlar. Başkasının gözünden olaylara bakabilmeliyiz. Empati kurabilmek önemli bir beceri. Kendi önyargılarımız üzerine düşünmeliyiz. Böylelikle taraflı davrandığımız alanları fark edebiliriz. Gerektiğinde görüş değiştirebilmekten de korkmamalıyız. Bazı değişimler, gelişim anlamına gelir. Gelişim göstermek neden kötü bir şey olsun?
Belki birey açısından değerlendirmiş olduk. Ancak bu aynı zamanda toplumsal bir sorun. Bireylerin taraflı olmasını pekiştiren eğitim sistemleri, politik söylemler ve medya gibi faktörler var. Kutuplaşmış toplumlarda toplumsal uzlaşıya ulaşmak pek mümkün görünmüyor. Bu toplumlarda taraflılık oldukça belirgin hale gelmiştir. Bunun panzehirinin eleştirel düşünme ve diyalog kültürü olduğunu düşünüyorum. Taraflılığın gerçeği çarpıttığı ve objektif bir bakış açısını engellediği çok açıktır. Sağlıklı değerlendirmeler yapabilmemiz için önyargıları fark etmek ve onları kontrol altına almak önem taşıyor. Paradoksal bir soru sorarak bitireyim: Tarafsızlığın tarafında olmak da taraf olmak mıdır?