İstanbul
Ankara
İzmir
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Aksaray
Amasya
Antalya
Ardahan
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bartın
Batman
Bayburt
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Düzce
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkâri
Hatay
Iğdır
Isparta
Kahramanmaraş
Karabük
Karaman
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırıkkale
Kırklareli
Kırşehir
Kilis
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Mardin
Mersin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Osmaniye
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Şırnak
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yalova
Yozgat
Zonguldak
18 Haziran 2025 Çar
Ayhan Çevik

Göç

service service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

TÜRK MİLLETİ. 1500-2000 mt yüksekliklerde yaşayıp ‘’bozkurt kültürünü ‘’ ne yazık ki yerleşik düzene geçirememiş ve  büyük toplumsal sorunları da günümüze kadar taşımıştır.

Göç’ü toplumsal olgu haline getiren ana unsur onun tüm zamanlarda bütün  kültürlerin ve toplumların gündemini  oluşturarak insanlık sorunu haline gelmesidir.

Göçün kaynağı insandır. Göç eden veya  göç etme mecburiyetinde kalan insanlar kişisel veya toplumsal , siyasal haraketliliği de tetiklemiş olurlar. (M.Ö. kavimler göçü bütün insanlık tarihini derinden etkilemiştir.)

Göç alan ve göç veren ülkeler bu hareketlilikten olumsuz olarak nasiplenirler. Her göç bir öyküye sahiptir göçe ait öykünün içinde dram ve tragedya (ağlatı) barındırır. Öyküye konu ise insandır.

Toprağından, şehrinden, yurdundan ailesinden kopan veya koparılan insanların geride bıraktıkları bir yana, göçtükleri topraklarda nelerle karşılaştıklarını ve göçtükleri yerde ne gibi olumsuzluklar yaşadıklarını/yaşattıklarını anlamaksızın göçü ve sorunlarını, çözümünü ifade etmekte oldukça zordur. Göçmenler her durumda birer yabancıdır. Yabancı kimliğinin farkına ise; karşılaştıkları yeni kültürlerle çatışmaya  başladıklarında varmaktadırlar. Göçmenlerin kendilerine ait kültürleri ile göçtükleri çoğrafya ya ait kültür arasında çatışma noktası meydana gelmektedir. Bu çatışma noktası ev sahibi-misafir ilişkisinden çıkıp taraflarda birer ’’ yabancı ‘’ yaratmaktadır. Bu yaratılan yabancı duygusu göç edende ve ev sahibinde çeşitli sosyal nedenlerden dolayı MİLLİYETÇİLİK duygularını kabartmakta, özüne dönüşe zorlamaktadır. Ülkemizde yakın tarihlerde bu durum bariz bir şekilde göze çarpmaktadır.

PKK teröründe kaçan, gerekse bu teröre karşı alınan tedbirlerden kaynaklanan köylerin ve mezraların boşaltılması nedeniyle batı yerleşim bölgelerine gidenler ile bölge  insanları arasında yaşananlar hafızalarımız da oldukça tazedir. 20.yy ilk çeyreğinde başlayan ve yakın zamana kadar devam eden Balkanlardan göç eden soydaşlarımızın yaşadıkları ve bunca zaman geçmesine rağmen hala ‘’muhacir’’ olarak nitelendirilmeleri bu  durumun tespitinde acı örneklerdir.

Kısacası çatışma sadece kültürel değildir aynı kültüre sahip insanlar arasında da çatışma yaratması göçün ekonomik, siyasal temellerden kaynaklanan sebeplerini de sayabiliriz.

Sonuç olarak baktığımızda Göçün sayesinde giderek yalnızlaşan ve marjinalleşen insanlar kendilerine yeni alışkanlıklar ve yeni hayat tarzı, sokak dili oluştururlar. Sokaklarda başlayan marjinalleşme bir süre sonra merkeze taşınır. Geldiklerinde ürkek, korkak olan sakinler bir süre sonra merkezdeki estetik, mimari sanat gibi topluma ait her ne varsa değişiminde belirleyici olurlar, kültürel yozlaşmanın arabeskleşmenin mimarlarıdırlar. Yaşadığımız günlerde Suriyelileri, Afganlıları da bu çerçevede değerlendirmek lazım vesselam…                 

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.