Prof. Dr. Mutlu Vural

Sessiz Katil: Hipertansiyon

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Kalp damar hastalığı risk faktörleri arasında en çok önlenebilir hayat kaybına yol açan yüksek kan basıncıdır. Yani hipertansiyon. Vatandaş kendisi ölçüm yapabilir ve hipertansiyon tanısını koyabilir. Kan basıncını büyük atardamarlardan ölçüyoruz. Kol atardamarı kalp seviyesinde olduğu için en iyi ölçüm noktasıdır. Koldan ölçen tansiyon aletlerinin tavsiye nedeni de budur.

Hipertansiyona dönersek çoğu insan maalesef kan basıncının yüksek olduğunun farkında değil. Bazen muayeneye gelen hastalarım, tansiyonlarının yüksek olduğunu duyunca şaşırıyorlar: “Hocam ben gayet iyiyim, hiç şikâyetim yok.” Tabi biz bir ölçümle hipertansiyon demiyoruz. Tansiyon takibi yada tansiyon HOLTER ile tanı koyuyoruz. Bu şekilde tanı koymasak ve hastanın tedavisine başlamasak sessizce hastamızı bitirecek. İşte tam da bu yüzden hipertansiyona “sessiz katil” deniyor. Belirti vermeden yıllarca tüm vücuda zarar veriyor.

Ülkemizde hipertansiyon sıklığı nasıl? Araştırmalar gösteriyor ki 18 yaş üzerindeki vatandaşların üçte birinde hipertansiyon var. Kabaca bu yaş grubundaki 60 milyonun üçte biri yani 20 milyonda tansiyon yüksekliği var! Kan basıncı yüksek olanların yarısının bunun farkında olmadığını biliyoruz. Başka bir deyişle 20 milyonun yarısıyani 10 milyon hasta tansiyonunun yüksek olduğunu bile bilmiyor. Bu kişiler kendilerini sağlıklı hissederken, bu sessiz katil büyük hasarlar bırakıyor. Sonra bir gün, hiç beklenmedik anda kalp krizi, felç ya da böbrek yetmezliği kapınızı çalabiliyor. Sebebini geç anlıyorlar.

Dünya Sağlık Örgütü diyor ki: Önlenebilir ölümlerde bir numaralı risk faktörü hipertansiyon. Yani kalp ve damar hastalıklarından korunmanın, felçleri ve ani ölümleri engellemenin yolu aslında çok açık: Kan basıncınızı kontrol ettirmek ve hipertansiyon tedavisine erken başlamak. Ama biz genelde “benim tansiyonum yükselse hissederim” diyerek geçiştiriyoruz. Oysa yüksek tansiyon öyle kendini hissettirmez. Çoğu zaman tek yol, düzenli ölçüm yaptırmaktır. Küçücük bir tansiyon aleti, hayatınıza büyük bir dokunuş olur.

Peki tansiyon yüksekse ne yapacağız? Öncelikle yaşam tarzımıza dikkat edeceğiz. Fazla tuzu soframızdan kaldıracağız, hareket edeceğiz, fazla kilolardan kurtulacağız. Tansiyonu düşüren diyete geçeceğiz. Sigara, alkol, stres… Bunların her biri tansiyonun en büyük dostu. Onlardan uzak durdukça kalbimiz, damarlarımız rahat nefes alır. Bazen tüm bu önlemler bile yetmez; işte o zaman ilaç tedavisi devreye girer. İlaç kullanmak çoğu kişinin gözünü korkutur ama aslında doğru ilaç damarlarınızı, kalbimizi, beynimizive böreğinizi koruyan bir kalkan gibidir. Düzenli kullandığınızda sizi kalp krizi ve felçten uzak tutar. Beyin kanaması azalır. İleri yaşta diyaliz riski azalır.

Bir de tansiyonun farklı bir yüzü var: Labil hipertansiyon. Yani tansiyonun dalgalanması. Normalde iyi olan değerler, bir anda fırlıyor. Genellikle kaygı, stres ya da panik atak eklendiğindenbelli bir sürede kalp çarpıntısı ve kan basıncı yüksekliği ile kendini gösterir. Bu yükselmeler bazen gelip geçici görünür ama aslında damar sağlığını yıpratır, ileride kalıcı hipertansiyona zemin hazırlar. Yani bu durumu da hafife almamak gerekir. Hastanın psikolojisini düzeltmek kan basıncının düzenli gitmesine katkı sunar. Tansiyon ilaçları tek başına yeterli olmaz. Hastanın ruhunun derinliklerine inmek gerekir.

Madalyonun diğer tarafına dönelim. Tansiyonunun yüksek olduğunu bilen 10 milyon vatandaş güvende mi? Araştırmalar hipertansiyon bulunan ve tedavi alanların yarısında hedef kan basıncı düzeyine ulaşılamadığını gösteriyor. İlaç ve yaşam tarzı değişikliği uygularken tansiyonu takip etmezsek fayda azalır. Alınan ilaca rağmen yüksek seyreden kan basıncının hastaya zarar vermeye devam ettiğini gösterir. Öyleyse hedef tansiyon değerlerine ulaştığımızdan emin olmalıyız. Ben ilacımı alıyorum ve dikkat ediyorum demeniz yeterli değil. İlaç başlandıktan sonra 2.gün, 2. ve 4.hafta hedef değerlerine ulaşıldığı tansiyon takibi ortalaması ile teyit edilmelidir. Sonrasında daha seyrek tansiyon takibi önerilir.

Normal tansiyon 120/80 kabul edilir. Bazı kişilerde tansiyon düşük olur. Ek semptom yoksa düşük tansiyon iyi yorumlanır. Ama başka belirtiler varsa araştırılması gerekir. Hipertansiyon tedavi eşikleri sürekli aşağıya çekilip ilaç tedavisi endikasyonu genişlese de kaba bir hesapla 140/90 üzeri hipertansiyon kabul edilir. Bu tek ölçüm değil farklı günlerde yapılan ölçümlerin ortalaması olmalıdır. Şeker hastasında ya da tansiyonun hasar verdiği kişilerde hedef kan basıncı 130/80 üzeri yüksek kabul edilmelidir. Bazen doğrudan ilaç başlarız bazen takip ederiz. Burada hasta özelliklerini de içine alan bireyselleştirilmiş tedavi söz konusudur.

Şunu unutmayın: Hipertansiyon kader değil. Sessizce yaklaşan bir katil olsa da, elinizde güçlü bir silah var: Erken tanı ve doğru tedavi. Tek yapmanız gereken kendinize şu soruyu sormak: “En son tansiyonumu ne zaman ölçtürdüm?” Cevap “hatırlamıyorum” ise, belki de tam zamanı gelmiştir. Bunu abartmamak kaydıyla.

Bir sonraki yazı kolesterol yüksekliği üzerine.

Kalın sağlıcakla.

Bir Cevap Yaz Zeynep Yaralı İptal

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

3 Yorum

  1. 13 Eylül 2025, 13:36

    Çok kıymetli bilgiler veriyorsunuz teşekkürler Syn Hocam🙏

  2. 12 Eylül 2025, 18:38

    Bana göre Türkiye’nin en iyi kalp doktorlarından sevgili Mutlu Vural ‘in çok değerli bilgilerinin tüm Türkiye vatandaşlarına ulaşması gerek.Yolunuz açık olsun

  3. 12 Eylül 2025, 17:36

    Çok açık, anlaşılır ifade ettiğiniz için teşekkür ederim.

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.