Önce adını sordum. Benim adım “ChatGPT“ dedi. Bana bilgi sağlama ve sorularıma yanıt verme amacıyla buradaymış. Kim yaptı seni, diye sordum. OpenAI adlı bir yapay zekâ şirketi geliştirdi beni, dedi. İnsan benzeri metinler oluşturabilen bir dil modeli olarak tasarlanmış. İnsan değilim ama bir yapay zekâ modeliyim, dedi. Bir bilgisayar programı üzerinden bana yanıt veriyormuş. Devrelerini yakayım şunun, dedim! Başladım insanla kafasını karıştırmaya…
Az insan çok huzur mudur, söyle bakalım… Az insan çok huzur anlayışı, kişisel tercihlere ve yaşam tarzına bağlı olarak değişebilirmiş. Kimileri sakin, sessiz bir yaşamı tercih ederken, diğerleri sosyal etkileşimler ve kalabalık ortamları tercih edebilirlermiş. Her insanın huzur tanımı farklıymış. Önemli olan, benim için neyin mutluluk ve huzur getirdiğini anlamammış. Bazı insanlar daha fazla yalnızlık ve sessizlikle huzur bulurken, diğerleri etkileşim ve kalabalıkta huzur bulabilirmiş. Kendi tercihlerimi ve ihtiyaçlarımı anlamam, yaşama tarzımı bu tercihlere göre şekillendirmeme yardımcı olabilirmiş.Söyle bakalım, çok insan çok zenginlik midir peki…Çok insan çok zenginlik anlayışı, kişisel tercihlere ve yaşam tarzına bağlı olarak değişebilirmiş. Kimileri çok insanla etkileşim kurmanın zenginlik olduğunu düşünürken, diğerleri maddi zenginlik veya refahın daha önemli olduğunu düşünebilirmiş. Herkesin değerleri ve öncelikleri farklıymış. Önemli olan, benim için neyin zenginlik ve mutluluk anlamına geldiğini anlamammış. Bazı insanlar sosyal bağlantıların ve etkileşimlerin zenginlik olduğunu düşünürken, diğerleri maddi refahın daha önemli olduğuınu düşünebilirmiş. Kendi tercihlerimi ve değerlerimi anlamam, yaşam tarzımı bu tercihlere göre şekillendirmeme yardımcı olabilirmiş.Aldığım bu iki cevap, sohbetimizin bundan sonrasının nasıl geçeceğini anlamama yetmişti. Kurduğu simetriyi bozacak bir şey sormalıydım. İnsana dair olan ancak kişisel tercihlere ve yaşam tarzına bağlı değişmeyen şeyler nelerdir, söyle bakalım…Aldığım cevap şu oldu:
“Her insanın açlık, susuzluk, barınma ve güvenlik gibi temel fizyolojik ihtiyaçları vardır. Bu ihtiyaçlar insan doğasının bir parçasıdır. İnsanlar sosyal varlıklardır ve iletişim kurma ihtiyacı duyarlar. İletişim, insanlar arasındaki ilişkileri kurma ve bilgi alışverişi yapma ihtiyacını yansıtır. Sevgi, aidiyet duygusu ve sosyal bağları insanların ruh sağlığı ve mutluluğu için önemlidir. İnsanlar, sevgi, dostluk ve sosyal bağlantılara ihtiyaç duyarlar. İnsanlar yaşamlarının bir anlamı ve amacı olduğunu hissetmek isterler. Bu, kişisel değerler, inançlar ve hedefler aracılığıyla elde edilir. İyi hissetme, kişinin kendisine saygısı ve özsaygısıyla ilgilidir. İnsanlar genellikle kendilerini iyi hissetmek ve kendilerine değer vermek isterler.“
Bu evrensel özellikler, insan doğasının temel bir parçasını oluştururmuş ve kişisel tercihlere veya yaşam tarzına bağlı değişmezlermiş. Her insan, bu temel ihtiyaçların bir şekilde karşılanmasını istermiş, ancak bu ihtiyaçları nasıl karşılayacakları kişisel tercihlere ve yaşam tarzlarına bağlı olarak farklılık gösterebilirmiş. Kişisel tercihlere ve yaşam tarzlarına göre değişmeyen insan gerçeğini sorduğum soruya verdiği cevaba bakın, yine kişisel tercihlere ve yaşam tarzına bağlamıştı konuyu! Neden böyle yapıyorsun, dedim; devrelerimi yakacaksın!
Özür diledi. Cevaplarında kişisel tercihleri ve yaşam tarzlarına vurgu yapmasının nedeni; çoğu konunun kişiden kişiye değişebileceği ve insanların farklı deneyimlere, inançlara ve tercihlere sahip olduğu gerçeğini yansıtmak içinmiş. İnsanlar arasında geniş bir çeşitlilik bulunurmuş ve bu nedenle herkesin perspektifi ve ihtiyaçları farklıymış.
Senin, dedim; insan hakkında bildiklerin bir tekerlemeden ibaret ve ne yazık ki insanın kendisi hakkında bildikleri de öyle!!! Evet, dedi; bu konudaki çalışmalarımız devam ediyor…
