Son günlerde Türk milletinin siyasi hakimiyetini tartışma konusu yapma cüreti gösteren, Anayasa’nın ilk 4 maddesini diline dolayan, etnik bölücülüklerine siyasi ve hukuki kılıf uydurmaya çalışan mihraklarla karşı karşıyayız.
Ülkede siyasi arenada gerekli gereksiz çok sık kullanılan hain kelimesinden oldukça rahatsızlık duyarak kullanmamaya da özen göstermeme rağmen, ifade ettiğimiz hususun adını koyacak olursak, bunun adı resmen “Hıyanettir.”
Birileri,mezheplerinin ve meşreplerinin gereği boş konuşup, atıp tutuyorlar. Türk’e ve onun şanlı devletine ait her ne var ise habire saldırıp duruyorlar.!
“Çok güzel İnsanda güzel olan yüzdür, yüzde güzel olan gözdür ama insanı insan yapan ağızdan çıkan sözdür…”
Çicero’nun da dediği gibi: “Bir ulus kendi içindeki aptal ve muhteris olanlarla baş edebilir. Fakat içeresindeki satılmış ve hainlerle yaşayabilmesi olanaksızdır. Sınırları zorlayan düşman silah ve bayraklarını açıkla taşıdığı için daha az tehlikelidir.
Fakat bir hain, hain gibi görünmez, kurbanları ile aynı aksanda konuşur. Onların çehresine bürünür ve onların argümanlarını kullanarak ulusun politik yapısına nüfus eder. Bütün kapılardan serbestçe geçer, sesi en üst düzey hükümet veya muhalefet koridorlarında duyulur, ulusun ruhunu çürütür.
Politik yapıya her türlü hastalık bulaştırarak ulusun yaşam gücünü elinden alır. Bir katil daha az korkulandır.”
Evet ,bir katilden daha tehlikeli olan içimizdeki kriptolar ve hainler şunu iyi bilsinler ki ,”biz 5000 yıllık bir milletiz. Hep Kan ,Ateş ve ihaneti gördük.” cezalarını kese kese bugünlere böyle geldik.! Türk devleti ebediyete kadar yaşayacak, ancak; sizler ihanetinizin havuzunda boğulup gideceksiniz!