İstanbul
Ankara
İzmir
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Aksaray
Amasya
Antalya
Ardahan
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bartın
Batman
Bayburt
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Düzce
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkâri
Hatay
Iğdır
Isparta
Kahramanmaraş
Karabük
Karaman
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırıkkale
Kırklareli
Kırşehir
Kilis
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Mardin
Mersin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Osmaniye
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Şırnak
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yalova
Yozgat
Zonguldak
18 Haziran 2025 Çar
Ayhan Çevik

Hikmet-i Hükumet

service service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Devlet aklına (Hikmet-i hükumet) atıf yapan düşünce sistemlerinde ‘Devletin meşruiyetinin kaynağı ve dayanağı kendisidir’ den ’Devletin meşruiyetinin kaynağı ve dayanağı millettir’ anlayışına uzanan farklı ideolojik anlayışlar yanında devletin meşruiyetini Tanrıdan aldığını varsayan ve ‘Hâkimiyet Allah’ındır’ sloganıyla ortaya çıkan tarihî dinci anlayış var.

‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ ve ‘Adalet mülkün temelidir’ anlayışında millete bir atıf var. Dolayısıyla milletin ortak aklının devlet nazarında ve devlet aklında bir karşılığı olması gerekir. Bunun örneğini en somut biçimde demokratik toplumlarda, hukuk devletlerinde siyasette sıkça başvurulan kamuoyu araştırmalarına olan ihtiyaçtan biliyoruz.

Ancak devlet aklı varlığını tehdit eden bir silahlı-silahsız gücü, terör örgütünü etkisizleştirmek, millî savunma stratejisi ve gücü oluşturmak, savaşa girmek, diğer devletlerle anlaşma yapmak, bir uluslararası kuruluşa üye olmak, bir savunma örgütünde yer almak gibi durumlarda kamuoyu araştırması yapmaz. Kendi meşruiyetine dayanarak kendi karar verir ve yasalaştırır.

Türkiye’de ‘Hukuk devleti’ bazı dönemlerde ‘Devletin hukuku’ olarak işlemiştir. Ne kadar eleştirsek de durum coğrafyamızın, tarihimizin, siyaset ve yönetim kültürümüzün bize dayatmasıdır. İç isyanlarda, devrimlerde, savaşlarda, silahlı darbelerde daha somut hal alır. Bu devletlerde olabildiği gibi devletler arasında da oluyor.

Türkiye’de ‘beka’ meselesi devlet aklında, toplum hafızasında ve muhakemesinde tarihsel temelleri (isyan ve kalkışmalar) olan bir reflekstir. ‘Güvenlikçi siyaset’ eleştirilirken ‘beka’ konusunun ironi yapılmaması, atlanmaması gerekir.

‘Devlet aklı’ ile ‘derin devlet’ kavramları akrabadırlar. Yıllar boyunca derin devlet denince, fazlaca düşünmeden, akla ‘Ordu – Mit – CIA – NATO’ bağlamında sırlı-saklı bir imaj gelirdi. Her toplumda kurmacalara eğilimli alıcıların ve müptelaların her gizli dehlize açılan kapıya göre kurmaca anahtar varsayımları olur. Komplo kovalama ve her karmaşık ve büyük boyutlu siyasi ve sosyal gelişmeleri komplo ile açıklama kolaylığına eğilimliler her toplumda vardır.

Son zamanlarda MHP ve AK Parti liderlerinin İmralı – DEM – Kandil – PYD/YPG bağlamında ‘terörün bitirilmesi’ çıkışı ve muhalif siyaset kurumlarının tepkileri ile ‘devlet aklı’ kavramına sıkça atıf yapılır oldu. Devlet aklının terörü bitirme hamlesi mi yoksa iktidar aklının ömrünü bir dönem daha uzatmaya yönelik, içinde ‘Yeni bir Anayasa’ da olan siyasi bir hamlesi mi olduğu da akla gelmiyor değil…

Sağlıcakla kalın.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.