Travma başınıza gelen olay değildir. Travma başınıza gelen olayın ruhunuzda yarattığı depremdir. Bu deprem ruhumuzda yaralar açar ve biz nereye gidersek bizi takip etmeye devam eder. Ruhunuzun yaralanması için insanların size illaki bir şey yapmasına ihtiyacınız yok. Zaman zaman size yapmadıkları da sizi yaralar. Yaşamak için ihtiyaç duyduğunuz sevgiyi ebeveynlerinizden alamadıysanız, dışlandıysanız, fizyolojik ve psikolojik ihtiyaçlarınız karşılanmadıysa yani, olması gereken iyi şeyler olmadıysa da yaralanırsınız. Bir çocuğa vurarak yaralayabilirsiniz ve aynı zamanda da sevdiğinizi söylemeyerek, onun yaptığı hataların sizin ona olan sevginizi azaltamayacağı mesajını vermeyince de yaralarsınız. Duygusal ihtiyaçlarımızın karşılanması kendimize güveni, kuracağımız ilişkilerin kalitesini, hangi sevgi türünü hak ettiğimizden, toksik bir ilişkide kalıp kalmama konusundaki istikrarımıza kadar belirleyici bir role sahip oluyor.
“Travma başımıza gelen olaylardan dolayı içimizde neler olduğudur. Buna göre travmayı bedenimizde de yansımaları bulunan içsel bir yara olarak tanımlamak onu iyileştirmeye yardımcı olur” diyor Dr. Gabor Mate…
Travmatik olaylar sonucu oluşan psikolojik problemler kişiyi hazırlıksız yakalar ve boşluk ile çaresizlik hissi yaratır. Travmatik olaylar işkence, savaş, tecavüz, istismar, kazalar gibi insan eliyle olanlar gibi deprem, heyelan, yangın, sel gibi doğal olaylar sonucu da ortaya çıkabilir. Yaşadığınız travmatik durumlara zihniniz ve bedeniniz bazı tepkiler verir ve bir daha eskisi gibi olamazsınız. Beyniniz aynı olayın başınıza gelmemesi için işlevli veya işlevsiz olarak bazı davranışlar sergiler. Olayın büyüklüğü ile doğru orantılı şekilde düşünce, duygu ve davranışlarınız işlevsiz yere kaymaya başlar. Travma sonrası stres bozukluğu gibi sürekli o anı ile ilgili görüntülerin geldiği, çeşitli durumlar, yerler veya kişilerden kaçınma gibi davranışların olduğu, uyku, iştah gibi fizyolojik durumlarınızın bozulduğu ve bunun belli bir zaman sürdüğü bir psikolojik rahatsızlık yaşayabilirsiniz. Korku hissettiğimiz zaman sempatik sinir sistemimiz devreye girer savaş, kaç ya da don modunu başlatır. Travma boyutu büyük olduğunda büyük bir deprem, cinsel saldırı veya işkence gibi kişiler genellikle don moduna geçerek hissizleşir ve hareketsizleşir. Hatta cinsel saldırının tanıdık kişilerden gelenlerden çoğunlukla duyduğum şey sadece hareketsiz yattım hiçbir duygu hissetmedim oluyor. Daha sonrasında ise terapiye geldiklerinde çokça kendilerini suçluyor oluyorlar. Unutmayın travmatik olaylarda beynin verdiği tepkiler en az hasarla çıkmaya yöneliktir. Yani, sizi alabileceği en iyi korumaya almaya çalışır. Travma sonrası stres bozukluğu psikoloji bölümü okumuş olan ve yüksek lisansını yapıp psikoterapi ehliyeti olan kişilerin sıkça çalıştığı bir durumdur. Ekolden ekole çalışma şekli farklılık gösterebilir. Ancak, yapılan bilimsel araştırmalarda terapilerin travma yaşayan bireylerde oldukça etkili olduğu keşfedilmiştir. Travmatik anı beyin tarafından normal anılar gibi parçalanıp işlenemez. Travmatik durumlar bizde çok duygusal tahribat yarattığından dolayı kişiler o anıları hatırlamamaya çalışmak, hatırlatan yer ve durumlardan kaçma gibi davranışlarında bulunurlar. Fakat, bu kaçınma davranışları anının işlenmesini engeller ve hayatımızı kısıtlar. Unutmayın, evet o kötü şey başınıza geldi ve ruhunuz yaralandı. Ancak, siz o yaradan ibaret değilsiniz.
