İstanbul
Ankara
İzmir
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Aksaray
Amasya
Antalya
Ardahan
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bartın
Batman
Bayburt
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Düzce
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkâri
Hatay
Iğdır
Isparta
Kahramanmaraş
Karabük
Karaman
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırıkkale
Kırklareli
Kırşehir
Kilis
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Mardin
Mersin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Osmaniye
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Şırnak
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yalova
Yozgat
Zonguldak
25 Haziran 2025 Çar
Rukiye Ay

Zamandan kaçış!

service service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Akşam metrosunun istasyondan hızla uzaklaşan sesinde buluyorum cümlelerimi… Zamandan kaçış bu kadar hızla olabilse keşke ihtimaline gülümsüyorum! Günün tüm yorgunluğu birikmişken gözlerime içimde fısıldayan cümleleri bir türlü susturamıyorum. Bakışların birbirine değmeden medeni ilgisizlik halinde hızla yolculuk ettiği saatlerde günün zamanı geri saran anları geliyor aklıma.

Kısa bir elektrik kesintisi sonrasında kapanan bilgisayarımı yeniden açtığımda takvimler artık Aralık 2008’i, saatler ise 23:00’ü gösteriyor! Henüz üniversiteden mezun olmadığım o yıllara dönüyorum birdenbire! Babam henüz hayattayken, tadından yenmiyorken bir tabak mutluluk makarnaları, rahatça nefes alıp veriyorken ve amansız ağrılardan habersizken… Gelecek ne kadar “iyi” ya da ne kadar “kötü” olabilir ki tahminlerime verilecek ne kadar “az” cevabım varmış oysa…
Yollarımın yorgunluklara bölündüğü, yine kendime kalamadığım nice zamanlardan geçiyorum. Elimde avucumda kalan sadece anıları özleyen cümleler, kağıda dökülmeden edemeyen kelimeler…

Zaman akıp gidiyor, kaçmak ne mümkün! 90’larda çocuktum, bayramlarım gerçekten bayramdı benim… Hani başucunda bekleyip bayram sabahlarını zor eden o cicili bicili bayram kıyafetleri vardır ya işte onlardan benim de oldu. Tatlı yenilip tatlı konuşulan, limon kolonyası kokan, sohbetlerin çay ve kahveyle buluştuğu o mis gibi zamanlar… işte şimdilerde büyüdükçe yalnızlaşan ve 90’ların çocukluğunda yaşadığı hiçbir şeyi bir daha hayatında göremeyen bir neslin satırları bunlar. Yine bir bayrama kavuşmanın, paylaşmanın neşesini taşısa da kalplerimiz hep bir eksik, hep bir buruk kalmak var! O eskiyen kasetlerin bantlarını istediğimiz şarkıya getirmek için sarmak gibi zamanı da geriye sarmak mümkün olabilseydi eğer ben saçlarımın sevgiyle taranıp örüldüğü o mis kokan çocukluğu hep bayram bilirdim. Aslında insanın hayatında çok az zaman bayram tam olur. Çok az zamandır hayatın her şeyiyle tam olabildiği… Ama yine de bayramlar yarım olmaz, tam tamına dolar bardaklara çaylar. Tam tamına yenilir tatlılar, kurulur sofralar… Oysa hep eksildik! Kendimizden, sevdiklerimizden, hayallerimizden… Hayat eksildikçe ve eskidikçe de daha çok özlenir oldu. Şimdi kaybettiğimiz ağzımızın tadını yerine kaç şekerleme getirir kim bilir!

Hayat akıp gidiyor, hiç yetişemediğimiz bir hızla… Ekonomik olarak artık gerçekten herkesin zorlandığı sıkıntılı günlerden geçiyoruz. Zam gelmeyen tek şey ise ne yazık ki hala insan hayatı! Ancak hiç bitmeyecek zannettiğimiz tüm zorluklar elbet bir gün bahar dallarının çiçekler açan ve mis gibi huzur veren ilkbahara kavuşması gibi olacak.
Herkese sevdikleri, umutları ve hayalleriyle bir arada geçireceği daha nice bayramlar diliyorum…

Sevgiyle kalın…

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

KAI ile Haber Hakkında Sohbet
Sohbet sistemi şu anda aktif değil. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.