Rukiye Ay

Hayatın tamiri mümkün mü?


service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

“Kundura tamiri yapılır” yazıyor dükkanın camında… Bir cümle alıp götürüyor beni otobüsün camından akıp giden yolla birlikte. Oysa ne çok şey tamiri mümkün olmayacak şekilde hızla yaşanıp gidiyor değil mi? “Nerede o eski bayramlar” diye başlayan cümleleri bile eskitttik… Vefayı arayıp bulamaz olduk!

Peki, hayatın tamiri gerçekten mümkün mü? Hiç zannetmiyorum! Her gelen gün geçen günü aratır hale gelmiş, zam gelmeyen tek şey insan hayatı olmuşken neyi ne kadar tamir edebiliriz ki?

Yine bir bayram yazısı için zaman geldi çattı! Her bayramda içimden coşku dolu yazmak gelsede, satırlarım pek öyle demiyor… Yoruluyorum empati yaparken hayatın tamir edilemez her bir anından! Bir ağacın yaprakları gibi savrulup giden takvimlerin hızla akıp gidişini seyretmeye dalıyor insan…

Bir bayram kıyafetinin çocukluğumuzun kıyısında usulca bizi bekleyişi gibi anılar… Bitip tükenmek bilmeyen bir umutla göz kırpıyor adeta… Neden tükenir cümleler ardı görünmez bir kalabalıkta, neden kendisini anlatamaz olur insanlar gitgide daha da anlamsız bir hızla!

Eskiden eşyalarımız yaşamımızın ne büyük bir parçasıydı değil mi? Eskiyen kunduralar tamire gider, sonra yepyeni alınırdı geriye o dükkanlardan. Emeğin sevgiyle örüldüğü bir çaba ve nice meslek gibi kunduracılık da insanın her adımına değer katmak için vardı. Eşyalar insan ömründe adeta yaşayan bir varlık gibi eskidikçe tamiri mümkün olarak varolurdu. Hayata değer katan meslekler vardı. Kundura dükkanlarında en güzel kunduralar pırıl pırıl dizilir yeni hikayelerini beklerdi…

Şimdilerde ise kocaman bir tüketim çılgınlığı var! İlk başta aslında “insanın kendisini tükettiği” bir çaba sarmalı ve ardından gelen tamiri mümkün olmayan alışverişler… Eskinin tamiri artık yok, eski maalesef çöp! Eskiyenin yeri dolapta değil artık, eskiyen her şey çöpe atılmış… Dostluklar, insan diyalogları, komşuluklar, akrabalıklar… Hepsi uçup gitmiş de yapayalnız kalmışız gibi bir boşluk var.

Bayramları bayram yapan belki de en çok bir araya gelip yapılan tatlı sohbetlerdir. Acıyı da sevinci de paylaşmaktır. Konuştukça çoğalabilmek ve kalabalıklar içindeki modern yalnızlıklara bir nefes katabilmektir.

Ne nefes, ne ses! Bu büyüyen sessizlik sarmalı herkesi içine çeken kocaman bir girdap gibi… Umutlar da sessiz sedasız içimizde sadece nefes almaya çalışıyor. Yaşamak denilir ise buna nefes alıyoruz.

Hayat öyle bir yolculuk ki, belki de tamiri mümkün olsa eskiyen onca duygu çöpe atılıp ziyan olmazdı. Cümleler kurabilmek böyle uykuları bölüp satırlara kavuşmaya çalışmazdı. Sonsuz bir nehir gibi akıp gider, kıyısında huzuru çiçeklendirirdi.

Hayatın artık eskisi gibi tamiri mümkün olmasa da gelin “sağlık olsun” diyerek geçelim o zorlu yollardan! Gerçek mutluluğu sağlığımızdan aldığımızı bilelim. İnsan nefesi bir kez eksilirse hayatından anlıyor. Yaşamak zor bir denklem, üstelik artık ne evdeki ne de çarşıdaki hesap birbirinin yakınından bile geçmiyorken.

Herkese sevdikleriyle birlikte sağlıklı, huzurlu ve bol sohbetli bayramlar diliyorum.

Sevgiyle kalın…

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.