Ege Tekiner kimdir?
Ege Tekiner 1996 yılında Ankara’da doğmuş, Lisans sonuna kadar bütün eğitim hayatını Ankara’da tamamlamıştır. 2019 yilinda ozel bir bursla Amerika Birlesik Devletlerinin, Ulusal Bilim ajansi ile proje yapmak icin Amerika’nin florida eyaletine tasinmis ve 2021 yilinca kripto varliklarin tasarimi ve guvenligi uzerine 4 akademik makale ve 1 tez ile egitim hayatini tamamlamis ve ozel sektore gecis yapmistir.
Kendisi su anda sektordeki buyuk projelere danismanlik vermekte ve kurucularindan oldugu Chainly Veri Hizmetleri ve Proof of Fund organizasyonlarinda CTO olarak görev yapmaktadir.
Kripto varlıklar ve güvenliği üzerine çalışmaya nasıl karar verdiniz?
Kripto varlıklar ve güvenliğine olan ilgim, aslında lise yıllarında siber güvenliğin bir alt dalı olan güvenli haberleşme ve kriptolojiye duyduğum merakla başladı. O dönemlerde Bitcoin’in adını sıkça duyuyordum ve İngilizcemin elverdiği ölçüde forumlardan bilgi toplamaya çalışıyordum.
Daha sonra Ankara Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği bölümüne başladım. Üniversitedeki bir arkadaşım aracılığıyla, sonrasında yönetim kurulunda görev alıp eğitim verdiğim Linux Yaz Kampları’nı (şu anki adıyla Mustafa Akgül Özgür Yazılım Yaz Kampı) öğrendim ve hemen başvuruda bulundum. Bu kamplarda bilgisayar bilimleri alanında geniş bir bilgi birikimi elde ederken, mentorum ve abim olan Engür Pişirici ile tanıştım. Onunla tanışmam, siber güvenliğe olan ilgimi kripto para güvenliğiyle birleştirme kararı almamda önemli bir rol oynadı.
Amerika’da, yaptiginiz akademik calismalarini hakkında bilgi verebilir misiniz? Bu akademik çalışmaların sektörde nasıl bir etkisi oldu?
Amerika’da gerçekleştirdiğim akademik çalışmaların bir kısmı kripto varlıkların güvenliği üzerine, diğer kısmı ise kripto varlıkların illegal amaçlar için kullanılması üzerindeydi. Araştırmalarımın temelinde, yeni ve karmaşık bir teknolojinin günümüzün alışılmış bankacılık ve finansal süreçlerine nasıl güvenli ve rahat bir şekilde entegre edilebileceği yer aldı. Bu araştırmalar, kullanıcıların kripto varlıklarını nasıl güvenli bir şekilde koruyabileceklerini ve bu süreçler devam ederken kripto varlıkları günlük hayatlarına nasıl entegre edebileceklerini ele aldı.
Bu araştırmaların önemli bir noktası, etik değerlere ve Satoshi Nakamoto’nun fikirlerine olabildiğince bağlı kalabilen bir felsefe geliştirmekti.
İkinci bölüm ise kripto varlıkların illegal amaçlarla kullanılması üzerindeydi. Bu çalışmalar, illegal yollardan gelir elde etme ve bu gelirlerin kara para aklama ve terör finansmanında kullanılması konularını calistim.
Çalışmalarım, özellikle kullanıcıların kişisel gizliliğini ön plana alan kripto para platformlarının gelişiminde önemli bir kaynak oluşturdu. Ayrıca, kripto varlıkların illegal kullanımının aslında sektörün ne kadar küçük bir alanını kapsadığını ortaya koydu. Bu çalışmalar, diğer akademisyenler tarafından da kabul görmüş olacak ki, şu anda makalelerim yüzlerce atıf almış durumda.
Buyuk finans sirketleri, sanayi devleri ve en onemlisi devletler kripto paralar hakkinda cok onemli ve pozitif adimlar atmaya basladilar. Bize burada ne oldugunu genel hatlariyla anlatabilir misiniz?
Bu durumu anlamak için önce kripto paraların ve diğer kripto varlıkların kabul sürecini ve bu sürecin finansal kuruluşları nasıl etkilediğini anlamak gerekiyor. Kripto paralar ilk olarak bireyler tarafından kabul gördü ve bu durum, finansal kuruluşları kendi müşterilerinin taleplerine cevap vermek zorunda bıraktı. Turkiye’de Thodex ve global piyasalarda FTX gibi örneklerde gördüğümüz likidite yetersizliği ve buna bagli iflaslar, insanların güvendikleri kuruluşların (bankalar ve yatirim fonlari) bu sektöre girmesi icin bir alan ve talep olusturdu.
Tabii ki, finansal kuruluşlar, bu alanda oluşan muazzam gelir potansiyelini kaçırmak istemedi. Ancak bu kuruluşların, taleplere karşılık verebilmek için gerekli yasal düzenlemelere ihtiyaçları vardı. Bu nedenle büyük finans kuruluşları, devletlere ve yasa yapıcılara baskı kurmaya başladı.
Yasa yapıcılar ise, bu kadar değişkenliği olan ve üzerinde herhangi bir kontrol sağlayamayacakları bir varlığı nasıl regüle edeceklerine karar veremedi. Sonuç olarak, Bitcoin ve Ethereum gibi daha sağlam projeleri entegre etmekle başlamaya karar verdiler.
Günümüze kadar gelen süreç bu şekilde özetlenebilir. Türkiye’nin durumunu kısaca özetlemek gerekirse, geçtiğimiz yıllarda kripto adaptasyonu ve bilinirliği konusunda dünyadaki lider ülkelerden biriyken, bugün ne yazık ki biraz geride kalıyoruz. Hem devletin düzenlemelere sadece vergi alınması olarak bakması hem de bu alandaki yetişmiş insan yetersizliği bizi bu piyasada geride bırakmaya başladı.
Insan kaynaginin yetersizliginden bahsettiniz, bu tam olarak hangi alanda nasil bir probleme yol aciyor?
İlk olarak, yetersiz insan kaynağı özellikle devlet kurumlarında ve bu alana girmek isteyen finans şirketlerinde kendini daha fazla gösteriyor. Kripto varlık ekosistemi, diğer teknolojik alanlardan oldukça farklı ve hem ülkemizdeki hem de global pazarda alışılmış iş modelleri bu konuda çok yetersiz kalıyor.
Bu alanda akıllı sözleşme geliştirebilen, makale yazabilen ya da geniş çaplı araştırma yapabilen kişiler, doğrudan global topluluğa erişebiliyor ve bu erişimin karşılığını yine kripto para ile ödeme alarak sağlayabiliyorlar. Yani normal bir yazılım geliştirici gibi vergisel ve şirket tabanlı ya da vize tabanlı sıkıntıları bulunmuyor. Bu nedenle, bir finans şirketinde ya da devlet dairesinde 9/5 çalışmak, bu alanda profesyonel olan biri için çok cazip gelmiyor.
Güvenlik alanına gelince, bu alanda alınabilecek sertifikasyon sayısı çok az ve kisilere olan guven çok ön plana çıkıyor. Bu sebeple, özellikle varlık güvenliği ve işlem mimarisi alanlarında sistemler geliştirecek ve entegre edebilecek mühendislerin sayısı çok az. Aynı zamanda, bu alan çok yeni ve hala gelişmeye açık olduğu için, oturmuş bir güvenlik standardı yok. Bu standardın olmayışı, alandaki tecrübeli kişileri çok az bulunabilir hale getiriyor.
Peki sizin hem Commonwelath Labs hem de Chainly Veri Hizmetlerinde yurutmekte oldugunuz gorevler bu anlattiginiz alanlarin hangi tarafinda kalmakta?
Aslında, her iki görevim de anlattığım alanların tamamını kapsıyor diyebilirim. Commonwealth Labs’deki görevim, projelerin güvenli bir mimaride tasarlandığından emin olmak, şirketin cüzdanlarının güvenliğiyle ilgili prosedürleri, acil durum süreçlerini ve kriz yönetim senaryolarını planlamak olarak özetlenebilir.
Chainly Veri Hizmetlerinde ise, görevimiz blokzincir teknolojisindeki verilerin temizlenip işlenerek kurum ve kuruluşların kullanımına uygun hale getirecek ürünler geliştirmek üzerine. Yaptığımız ürünler arasında polis ve diğer güvenlik birimlerinin kullanımı için tasarlanmış ürünler olduğu gibi, vergi yönetmeliklerini destekleyecek ve bu alandaki işlemleri otomatik bir şekilde takip edebilecek ürünler de bulunmakta. Genel olarak müşterilerin ihtiyacına göre sistemleri özel olarak entegre etmeye yönelik bir iş geliştirme sürecimiz var.
Bu iki alanda da, kullanılan teknolojinin mimari yapısını çok iyi anlayabilmek ve bu mimari üzerinde çalışabilmek gerekiyor. Daha önce belirttiğim gibi, bu alanda henüz standartlar veya bölümlenmiş ayrıntılı sertifikasyonlar oluşmadı. Bu sebepten dolayı, teknolojinin sadece bir kısmını bilmek sizi tam kapasitede çalışan biri haline getirmiyor.
Finans kuruluslarinin bu alanda olusan muazzam gelir potansiyelinden bahsettiniz. Bu kismi biraz daha acabilir misiniz?
Sanirim burada sayilar ustunden cevap vermem en dogrusu olacak. Gunumuzde alisilagelmis finans ile en yakin iliski kurulabilecek kripto varlik modeli bana gore Stable coin ve Security token olarak adlandirilan ve devletlerin bastigi paraya veya baska bir finansal araca karsilik gelen kripto varliklardir.
Su anda en unlu Stablecoin olan Tether, en son aciklanan finans raporuna gore 110 Milya USD degerinde varlik tutmakta ve bu varlik karsiliginda stablecoin basmaktadir. Bu varliklarin tamami belli basli bankalarda durmakta ve cok minimize olarak hareket etmektedir. Yani aslinda icinde milyarlarca dolar bulunan vadeli hesaplara donusmektedirler.
Baska bir ornek vermek gerekirse, bazi finansal kuruluslar kripto varlik alim ve satim islemlerine aracilik etmeye basladilar. Son 6 aylik sureci baz alirsak, sadece Bitcoin’in gunluk spot piyasalrdaki hacmi 35 Milyar USD nin ustundedir ve finansal kuruluslar her yapilan islemden komisyon keserek cok buyuk gelisler elde etmektedir. Burada bahsedilen miktarlari oiyasa bulunan binlerce kriptopara icin hesapladiginizda, karsiniza bazi G20 ulkelerinin yillik GDPlerinden daha buyuk miktarlar ortaya cikmaktadir.
Neden Bitcoin farkli? Neden kurumlar ve devletler Bitcoin’e daha farkli yaklasiyorlar?
Bu konu hakkında saatlerce konuşabiliriz, ancak sanırım en temel sebep, Bitcoin’in bir fikir olarak ortaya çıkmış teknolojik bir varlık olması. Fikrin temelinde Satoshi Nakamoto rumuzunu kullanan ve gerçek kimliği bilinmeyen bir kişi ya da grup var. Bu kişi ya da grup bize, merkezi bir otorite olmadan karar verebilme ve uzlaşma sağlayabilme sürecini teknoloji sayesinde kazandığımızı gösterdi.
Bitcoin, aslında bu tezin hayata geçirilmiş kanıtıdır.
Ayrıca Bitcoin’in çok basit ama çok sağlam bir ekonomik modeli var. Geleceği bir grup Wall Street elitinin ya da siyasi güç sağlamak isteyen politikacıların elinde değil. Bundan 20 yıl sonra ne olacağını biliyoruz ve buradan sağlanan merkeziyetsiz güven, kimliği belirsiz bir rumuz tarafından ortaya konulan bu fikri, dünyanın en güçlü finansal ürünü haline getirmeye başladı.
Bu dünyada, hiçbir pazarlama müdürü veya bütçesi olmadan, CEO’su olmadan ve hatta aylık maaşla çalışanı olmadan, sadece bir fikrin temeli üzerine insanların kendi isteğiyle kurduğu başka bir örnek gösterebilir misiniz? Bugün Amerikan başkan adayları Bitcoin konferanslarında konuşmak için yarışıyor, ülkeler Satoshi Nakamoto adına heykeller dikiyor ve bu alandan yeni bir elit zengin kesim ortaya çıkıyor.
Bana göre Bitcoin’i, Bitcoin yapan en önemli unsur, halka ait devrimsel bir fikir olmasıdır.