Hastane Derindere Dahiliye ve Fitoterapi Uzmanı Doç. Dr. Aynur Arslan yazdı:
Hastalıkların ve yaşlanmanın temelinde hücre düzeyindeki oksitlenme, yani paslanma yer alır. Antioksidanlar, bu süreci yavaşlatmak için kullanılır. “Master Antioxidant”, yani antioksidanların şahı olarak da adlandırılan Glutatyon, hücre içinde detoksifikasyon, cıva gibi ağır metaller varsa onların hücrelerden ve beyinden taşınması ve koenzim görevi gibi birçok biyolojik süreçte yer alır. Hücre dışındaki sistein aminoasidinin hücre içine taşınması ve depolanması, C vitamini ve E vitamini rejenerasyonunda görevi vardır. Glutatyon ayrıca demir metabolizmasında da rol oynar. Kan-beyin bariyerinin bütünlüğünün korunmasına yardımcı olur. Glutatyon hem doğuştan gelen hem de sonradan edinilen bağışıklık sistemlerinin düzenlenmesinde rol oynar. DNA sentezi ve onarımının yanı sıra protein sentezinde önemli birçok işlevi vardır, patojenlerin çoğalmasını yavaşlatarak veya durdurarak enfeksiyonlarda tedaviye yardımcı olabilir. İlerleyen yaşla birlikte glutatyon rezervi azalmaktadır. Glutatyon seviyesinin yeterli düzeyde kalabilmesi için glutatyon öncüllerinin gıdalarla ve gıda destekleriyle sürekli alınması gerekir. Özellikle sistein aminoasitinin hücre içine taşınması, hücre içinde glutatyon sentezi için gereklidir. Sistein, oksijenli hücre dışı çözeltilerde kolayca sistine oksitlenir. Bu nedenle, sisteinin plazma konsantrasyonu, sistin ile karşılaştırıldığında düşüktür. Karaciğer hücrelerinin hücre dışı sistin taşıma kapasitesi çok azdır. Glutatyon, dış hücre zarında sistini sisteine indirgeyebilir ve oluşan sistein hücreler tarafından alınır. İlerleyen yaşla birlikte, bu doğal süreçte de yavaşlama olduğu belirtilmektedir. Bu gibi durumlarda önerilen damar yoluyla glutatyon uygulamasına dair Parkinson hastalığı, koroner arter hastalığı ve periferik damar hastalıklarında yapılmış klinik çalışmaları mevcuttur. Serum Glutatyon seviyesi, damar yoluyla uygulamadan yaklaşık 20 dakika sonra zirve yapar, antioksidan etkisiyle mevcut sistini sisteine çevirerek hücre içine alınmasını sağlar, hem de hızla aminoasitlerine ayrılarak vücuttaki sistein miktarını artırır.
Toplum temelli yaşlı hastalar üzerinde yapılan bir araştırma, glutatyon düzeyi yüksekse kişinin genel sağlık durumunun daha iyi olduğu, kolesterol düzeylerinin, vücut kitle indeksinin ve tansiyonunun daha sağlıklı düzeylerde olduğunu bulmuştur. Glutatyon düzeyinin, yaşam süresinin önemli bir göstergesi olan telomeraz aktivitesine paralel olduğu bulunmuştur.
Glutatyonun öncüllerinin verilmesi veya damar yoluyla doğrudan uygulanması çok çeşitli hastalıklarda etkili bir şekilde kullanılmıştır: Parkinson, periferik obstrüktif arter hastalığı, kistik fibroz, amfizem, KOAH, erken doğmuş bebeklerde otizm, kontrast kaynaklı nefropati, kronik otitis media, kurşun maruziyeti, alkolsüz yağlı karaciğer hastalığı, egzersize bağlı yorgunluk—liste uzun ve şaşırtıcı derecede çeşitlidir.
Bir kişinin vücutta glutatyon oluşturulmasına ve geri dönüştürülmesine izin veren enzimlerin üretilmesinde yer alan gen olan GSTM1delesyonu olduğunda, ki toplumun üçte birinde polimorfizm bulunmaktadır, çevre kirliliği, radyasyon, kimyasallar gibi ağır toksin yükü varlığında vücudun glutatyon üretmesi yetersiz kalır. Sağlıklı kalmak, fiziksel performansı artırmak, hastalıkları ve yaşlanmayı önlemek, glutatyon seviyesini yüksek tutmaya bağlıdır.