Av. Bilal Çelik: “Ülkenin sorunlarına DEVA olacağız”

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

DEVA Partisi Sarıyer İlçe Başkanı Av. Bilal Çelik, göreve geldiği günden bu yana yaptığı tüm çalışmaları hakkında değerlendirmelerde bulundu.

DEVA Partisi Sarıyer İlçe Başkanlığı’nda ilk röportajını gazetemize veren Sarıyer siyasetinin en genç ilçe başkanı Çelik, Türkiye’de bir kan değişimi zamanının geldiğinin altını çizerek; “Halkın sadece DEVA’ya değil çözüm üreten tüm liderlere ihtiyacı olduğunun farkındayız. Hedefimiz birilerini ötekileştirmeden, ayrıştırmadan sadece gerçekçi olmaktır. Korku dünyası yaratmadan ve insanları bize bağlı kılmadan, sadece eleştirmeyip aynı zamanda eleştirirken ürettiğimiz yani projelendirdiğimiz şeyleri konuşarak siyaset üretmek istiyoruz” diye konuştu.

Av. Bilal Çelik, sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

10 Kasım 1984 doğumluyum. Bir kızım var. Yaklaşık 12 yıldır avukatlık mesleğini icra ediyorum. Türkiye’de daha önce hiçbir siyasi partiye üye kaydım yoktu. Siyasete DEVA Partisi ile adım attım. 5 aydır da DEVA Partisi’nin Sarıyer İlçe Başkanlığı’na kurucu ilçe başkanı olarak atandım.

Peki, daha önce siyasete hiç girmemiş biri olarak neden DEVA Partisi’nde yer aldınız?

Evet, Türkiye’de hiçbir siyasi partiyle bir bağım da teveccühüm de olmadı. Ancak ülkemizde yaşanan kadın cinayetleri ve gençlerimizin gelecek kaygısından dolayı ben de bir kız çocuk babası olduğum için siyasete adım atmaya karar verdim. Zaten liyakatli bir avukat olarak partizan avukat olmadığınızda kapıların kapandığı gördüğümde bu işe dur demem gerektiğini fark etmiştim. Ali Babacan’a karşı çok büyük bir sevgim vardı ve internetten DEVA Partisi’ni araştırdım. Partiye üye oldum ve siyasete ilk adımımı attım. Sonrasında DEVA Partisi İstanbul il yönetimi tarafından arandım ve orada hukuk politikaları başkanlığının bazı çalışmalarına katıldım. Akabinde tarafıma Sarıyer İlçe Başkanlığı konusunda görev tevdi edildi ve kurucu ilçe başkanı olarak ülkem için korkmadan göreve başladım.

Sarıyer’de sizin için “en genç başkan” diyorlar…

Evet, 38 yaşındayım. Partimizin genel başkanı Ali Babacan henüz 35 yaşındayken Türkiye Cumhuriyeti’nde en uzun süre bakanlık yapan siyasetçi olmuştur. 15 yıl Türkiye siyasetinde şaibeye veya iftiraya bile konu olabilecek hiçbir eylemi olmayan nadir siyasetçilerdendir! Siyasetin tecrübe mesleği olduğu doğru ama genç nüfusun bu kadar yoğun olduğu bir ülkede hele Sarıyer’de yaşımı bir dezavantaj değil bir avantaj olarak görüyorum. Çünkü insanlar bir süre sonra enerji ve psikoloji açısından verimli olamamaya başlıyor. Hele ki Sayın Cumhurbaşkanımızın “siyasetin üst yaş sınırı 65 yaş olmalı” deyip de sonra işi yaşlılar heyetiyle götürmeye çalışması da gerçekten önünü göremeyen kadrolarda koltuk siyaseti ortaya çıkmış olduğunu gösteriyor. Mevcut siyasiler son 10 yıldır yapamadığını zaten ortaya koydular. Bir kan değişimi Türkiye için çok gerekli! Bu sebeple genç ve liyakatlı kadrolar görevi devralacaktır.

Sarıyer’de kurucu ilçe başkanı olarak ilk hedefleriniz neler oldu?

Yol haritası olan tek partinin DEVA Partisi olduğunu fark ettiğimden ötürü Sarıyer’e başkan atandıktan sonra öncelikli ihtiyacın “halka dokunmak” olduğunu gördüm. Halka yakın olabilmek için de Sarıyer Merkez’de meydana yakın ve güzel bir konumda ilçe binamızı tuttuk. Halktan uzakta ve saraylarda yaşayan siyasetçilerin ömrünün 5-10 sene olduğunu fark ettik! Dolayısıyla halkın içinde olan ve hep temas eden bir ekip kurup Sarıyer’de hizmet etme kararı aldık. Sarıyer’de herkesin evine geçerken uğrayıp çayımızı içebileceği bir ilçe binamız var. Hedefimiz de ilk etapta birilerini ötekileştirmeden, ayrıştırmadan sadece realist ve gerçekçi olmaktır. Türkiye’nin hasret kaldığı birçok şey var… Naiflik, kibar bir dil, siyasi ahlak, etik, ötekileştirmeden dostça ve kardeşçe yaşayabilmek, ayrıştırmayan bir dil, liyakat sahibi insanların görüşü ne olursa olsun bir yere gelmesi ve korku dünyası yaratılmamasıdır. Gelecek kaygısıyla, gelir kaygısıyla, iş kaygısıyla ve vatan kaygısıyla insanlar yönlendirilmemelidir.

DEVA Partisi’nin Türkiye’deki hedefleri neler?

Türkiye’de her zaman problem konuşuyoruz ama çözüm üreten tek partinin DEVA Partisi’dir. Çünkü ütopyalar olmadan, realist bir şekilde bugünün problemlerini belirleyip aynı zamanda gelecekle ilgili de çözüm üretmeniz gerekiyor. Parlamenter sisteme geçişle ilgili bir mutabakat henüz sağlanmadı. Beraber seçime girilmesi söz konusu olursa bizim 119 madde ile tüm çözüm politikalarımız tüm partilere açıktır.

DEVA Partisi’nin Sarıyer’deki yapılanma çalışmaları nasıl gidiyor?

Yeni kurulan bir partiyiz ve görüşmeler yapıyoruz. Partinin açılış temasında dikkat edilmesi gereken cinsiyet kotasıyla beraber aynı zamanda etik kurallarımız var. Siyasetin daha önce kirletmediği insanları bulmamızı istediler. DEVA Partisi’nin Türkiye’de ciddi bir güçle yükseldiğini görünce başvurular var ama bu başvuruların birçoğu çok sayıda partiyi gezmiş ve kendine yer bulamamış kişilerden oldu. Biz siyasetin daha önce kirletmediği, siyasette çıkar odaklı değil de samimi çalışmak isteyen insanları arıyoruz.

Sarıyer’de siyaset gözetmeden her görüşten kadını “Güçlü Kadınlar Buluşması’nda” bir araya getiren ilk partisiniz…

Biz Güçlü Kadınlar Buluşması projesinin ikincisini yaptık üçüncüsüne hazırlanıyoruz. Hedefimizde bu buluşmayı her ay yapmak var. Bütün partilerden kadınları davet ettik ve sağ olsunlar CHP ile İYİ Parti’den katılım oldu. Öncelikle katılanlara çok teşekkür ediyorum. Güçlü Kadınlar Buluşması’na ev sahipliğini biz yapsak da bu siyasi bir oluşum değildir. Bu buluşmaların hiçbirinde siyaset konuşulmadı. Amacımız kadınların birleştirici gücünü, siyasi partilerin temsilcileri olarak bir araya getirerek siyasette de birleştirici bir dil ve güç oluşturabilmektir. Olayı biraz da sosyolojik açıdan değerlendirecek olursak, bir siyasi partinin davet ettiği buluşmaya tüm partilerden kadınlar siyaset konuşmadan bir araya gelebiliyorsa düşmanca olan erkek tavırlarına da örnek olacaktır. Burada önemli olan Sarıyer’in güçlü kadınlarının bir araya gelip çözüm üretmesi, siyasette ve gerçek hayatta birbirlerini tanıması ve problemlerle ilgili çözüm üretmelerini sağlamalarıdır. Katılımın oldukça fazla olması bizleri mutlu etti. Yakında 3. düzenlenecek.

Sarıyer’de sahalara da inmeye başladınız. Sarıyerliler sizi gördüğünde nasıl bir tutum sergiliyor?

DEVA Partisi olarak sokağa indiğimizde hiç kimseyi kesinlikle ötekileştirmediğimiz için çok güzel bir ortam oluyor. Her ne kadar bazen ters konuşup kötü davrananlar olsa da biz asla nezaket dilini elden bırakmıyoruz. Bu defa o insanlar utanıyor! Sarıyer’de esnafın içinde her zaman geziyorum ve onlarla sohbet ediyorum. Bir çıkış yolu aranıyor ve bu çıkış yolunda halk artık boş vaatlerle kandırılmak istenmiyor. Halkın sadece DEVA’ya değil halkın çözüm üreten tüm liderlere ihtiyacı olduğunun farkındayız…Vaat edilenlerin yapılabilmesini istiyorlar. Siyasette dürüst ve ehli insanları arıyorlar. Dolayısıyla Ali beyin siyasi geçmişi de böyle olduğu ve naif bir dil kullandığı için DEVA Partisi’nin vaatleri anlatıldığında “o adam sözünü tutar” diyorlar. Çünkü insanlar çatışmadan da bıktı. O yüzden Sarıyer’de sahaya çıktığımızda insanların çok ciddi samimiyetini görüyorum. Ancak bizi üzen tarafı ise nasıl bir korku dünyası yaratılmışsa insanlar konuşmaya bile çekiniyor! Sohbet ederken “kayda almıyorsunuz değil mi” diye sordular. Çünkü korku dünyası yarattılar. Kızı ya da oğlu devlet memuru olan birisi bize konuşursa onlara bir şey yaparlar diye korkuyor. Hatta bana rica ettiler “kaydı kapatırsanız çok güzel bir konuşma yapmak istiyorum” diyerek… Susan insanlar elini millet olarak vicdanına koyduğunda sandıkta çok ciddi bir cevap vereceklerdir. Oyunu bize veya başkasına verir ya da vermez… Ama kime vermeyeceği belli!

DEVA Partisi olarak Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’de yer alıyorsunuz. Türkiye’de özlenen siyasi barış ortamı da diyebiliriz sanırım bu sürece, peki Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Türkiye’ye neler getirecek?

Ben Ankara’da 6’lı masa görüşmelerinde bulundum. Bütün partilerin temsilcileri vardı. Herkes çok samimiydi ve sıcak bir ortam vardı. Türkiye’nin ihtiyacı olan zaten parlamenter sistem değil “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” olduğunu ancak yine bu süreçte bir korku dünyası yaratılarak eski koalisyon sistemindeki eksikleri ortaya koyarak tek adam yönetimini istemeyi devam ettirmek istediklerini de gördük. Zaten “güçlendirme” kelimesi eski sistemin güçlendirilmiş halini yansıtıyor. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem metinlerini ayrıntılı olarak halka anlatacağız. Önümüzdeki başkanlık sistemi ya da tek adamlık sistemi adına ne derseniz deyin topal bile değil! Artık yürümüyor! Güçlendirilmiş parlamenter sistemin başlıklarını değerlendirdiğinizde sizin de gazetenizde geçen sayıda anlattığınız gibi çok ciddi olarak sistemde değişiklikler yapıldı.

DEVA Partisi Sarıyer’e yönelik üyelik çalışmalarınız nasıl gidiyor?

Genelde internet üzerinden başvurular çok fazla geliyor. Dokunduğumuz her insan eğer bir korkusu yoksa “bizi de üye yapın” diyor. Çok fazla gönüllümüz var. Gönüllü ile üye arasındaki fark şöyle, gönüllülerimiz kadrolarımızda gönüllü olarak çalışıyor ama herhangi bir resmi kaydı ya da bağışı yok. Ama üyeler resmi olarak imza atıyor, üyelerimiz de git gide artıyor. Şu anda çok ciddi bir üye sayımız var. Haftada en az 10-15 kişi kapımızı çalıp bizi ziyaret ediyor. Birçoğu üye oluyor ya da birçoğu ziyaretlerine devam ediyor. Bizi de tanımak istiyorlar. Sarıyer’de çalışmalarımız güzel gidiyor.

Peki, Sarıyer’de sokakta insanlar daha çok ne konuşuyor?

Sarıyer’de sokakta esnaf ekonomiyi konuşuyor. Esnaf ve ev kadınları da ekonomiden dem vuruyor. Gençler umutsuzluktan ve gelecek kaygısında dem vurarak “ben okul okuyorum ne yapacağımı bilmiyorum” diyorlar. O kadar eğitimli işsizin olduğu bir ülke olduk ki! Çok bilinçli bir seçmen kitlesi de var. Bu bilinçli seçmen de ülkenin geleceğini konuşuyor. Türkiye çok güçlü bir ülkedir ama sosyolojik olarak bu kadar ötekileştirilmiş, kutuplaşmış, bu kadar gergin ve hukukun yaşanmadığı yaşatılmadığı bir ülkede şu an bilinçli bir seçmenin konuştuğu ekonomi değil; tehlike, korku, hukuksuzluk, adaletsizlik, gelecek kaygısı! Bilinçli seçmen Türkiye’nin geleceğini, tek adamlık sisteminin tehlikesini, demokrasinin yok oluşunu, Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu ilkelerin, temeline bir bir dinamit döşendiğini, hukukun hiçbir mana ifade etmediğini söyleyebilmeye yeteneğine sahipler. Gençlerin umutsuzluk problemi var. Yaşlılarımızın da çok ciddi bir çatışma problemi var. Sahada bunu gördük. Fikri ne olursa olsun saygı göstermek zorunda olduğumuz gençlere yaşlılarımız ne yazık ki gençlerin fikirlerine saygı duymuyor. Yeni seçimde yaklaşık 7 milyon genç oy kullanacak. Dolayısıyla yarının teminatı gençler diyen bir liderin torunları ve evlatlarıyız ama yarının gençlerine umut vaat etmiyoruz. Yarının gençlerin saygı duyulmuyor, yarının gençlerine koltuk verilmiyor. 38 yaşında genç başkan olarak vizyon getirdiğimize inanıyorum.

DEVA Partisi olarak Türkiye’deki siyasi kültürü nasıl gözlemliyorsunuz?

Öncelikle belirtmek isterim ki Türkiye’nin son 10 yılda dejenere olan siyasi kültürü aslında “siyasi kültürsüzlüktür.” Fikrine ve düşüncesine saygı duyulmayan siyasi etik ve siyasi ahlaka temel olan bu yapı ne yazık ki ülkemizde normalleştirilmeye çalışılıyor. Siyasi ahlaka Türk siyasetinin değerlendirmesi yapıldığında son 10 yıldır insana saygı, rakibine saygı, siyasi etik, siyasi ahlak, hukuka uygunluk gibi birçok şeyi dikte eden bir anlayışla karşı karşıyayız. Bunu siyasi kültürümüze yansıtan bir hükümet sisteminde bu kültür bizim kültürümüz değildir. Bu tamamen bir kültürsüzlüktür. Dolayısıyla kim olursa olsun tüm siyasi partilere gittiğimiz anda siyasi partinin liderleri ile duruşu ne olursa olsun biz öncelikle hemşeriyiz ve komşuyuz. Şartlar ne olursa olsun saygıda kusur etmeyeceğimizi vaat ediyoruz. Bunun garantörlüğünde samimi bir ortamda çözüm üretmek isteyen herkesle de buluşuyoruz ve görüşüyoruz. Sonuçta hepimiz Sarıyerliyiz. O yüzden “bize bir adım gelene on adım gideriz” değil bize bir adım gelmeyene de gidiyoruz. Sadece kutuplaşmadan saygılı bir şekilde ve etik kurallarla sistemin yürümesi için çabalayacağız. Türkiye Cumhuriyeti tek adam devleti oldu. Halk devlet temsilcileriyle hükümeti ayırt edemiyor. Devlet ile hükümeti ayırmak zorundayız. Devlet yöneticilerimizi de hükümetin oluşturduğu algı hegemonyasından çıkmaya davet ediyorum. Siyasi etik, protokol ve etik kuralları olarak doğrusu budur ama son 10 yılda hükümetin baskıcı rejimi ve hareketlerinden dolayı devlet ile hükümet iç içe girdi. İnsanlar sessiz kalmak zorunda bırakıldı. Bundan sonra hangi hükümet gelirse gelsin tek adamlık yönetiminden çıkıp parlamenter sistem geldiğinde devlet adamlarının garantörü Türkiye Cumhuriyeti’dir. Hükümetler değişebilir ama devlet her zaman bakidir. Bu devletin sahibi bir hükümet ve küçük ortağı değildir. Dolayısıyla protokol toplantılarında ya da davetlerde bir hukukçu olarak söylüyorum, protokol kurallarını uygulamayan devlet yetkilileriyle ilgili sonuna kadar mücadele edeceğim. Muhalefet de hükümet yetkilileri de eşittir. Devletimizin tüm davetlerine çağrılması gerekmektedir. Sarıyer için konuşmuyorum. Ama Türkiye’de bu siyasi kültürsüzlük mevcut olduğu için artık bu noktada hele hele muhalefet bayrağının çok açık ve net bir şekilde açmış yürekli bir adam olarak bu konuya açık açık karşı duracağımı beyan ediyorum.

Sarıyer’de birçok siyasi partiye ziyaretlerde bulundunuz. Bu süreçte nasıl karşılandınız?

Evet, Sarıyer’de birçok siyasi parti ilçe başkanlarıyla bir araya geldik. Sağ olsunlar tüm bu nezaket ziyaretlerimizde çok iyi karşılandık. Ziyarette bulunduğumuz ama fotoğraf vermediğimiz sayın AKP Sarıyer İlçe Başkanı Halil İbrahim Kurşun ile de bir araya geldik. Sağ olsun kendileri bizi davet etti ve iade-i ziyaret yapacağını da söylediler. Biz öncelikle Sarıyerliyiz, Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşlarıyız, komşuyuz, dostuz… Fakat bazı siyasi partileri aradığımızda nezaketli bir konuşma sonrasında geri dönüş sağlamadılar. Biz buna rağmen ziyaret etme talebimizle tekrar tekrar aramalarımıza devam edeceğiz. Yakın tarihte daha kötüsünü duydum! Bazı siyasi parti temsilcileri Sarıyer’de birbirlerinin elini sıkmıyormuş! Biz bunu duyduğumuzda çok üzüldük bunun üzerine gittiğim bütün siyasi partilerde şunu ifade ettim  “liderlerimiz kim olursa olsun, birbirlerine ne söylerse söylesinler, siyasi partilerimiz ne kadar ters düşerse düşsünler biz Sarıyerliyiz.” Her konuda her ortamda ve her şartta size saygıda kusur etmeyeceğimizi beyan ederim ve bunun sözünü teşkilatım adına verdim.” Dolayısıyla bize dönüş yapmayan veya nezaketsizce davranan siyasilere biz yine üstümüze düşen nezaket ve zarafetle davranacağız. Ama emin olun bu kültür (kültürsüzlük) eninde sonunda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına yakışmadığından son bulacaktır ve yapanlar da yaptıklarıyla utanarak yaşamaya devam edeceklerdir.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.