Günler hızını anlayamadığımız bir şekilde akıp giderken yaşamda güzel şeyler de oluyor. Yeni normalleşme sürecine girdik ve artık yasakların bir kısmı biraz daha gevşetildi. Isınan havaların da etkisiyle özlediğimiz günlere küçük de olsa bir adım atmış bulunduk. Tabi tüm bunların yanı sıra koronavirüsün henüz tam olarak bitmediğini de yine hatırlatmakta fayda var diye düşünüyorum. Pandemi koşullarında bozulan ekonomik dengeler ve yaşanan tüm olumsuz süreçlerin de bir an evvel sona ermesini diliyorum.
Geçtiğimiz günlerde Üniversite TV’de “Mesleki Gündem” programına konuk oldum. Yerel medya ve gazetecilik üzerine programı sunan sevgili arkadaşım Sevda Yıldız’ın sorularını yanıtladım. Röportaj oldukça keyifli geçti. Yaklaşık yarım saat süren canlı yayın boyunca yerel gazetecilik üzerine çok şey konuştuk. Kamera karşısında konuşmak hem keyifli hem de bir o kadar heyecan vericiydi. Kalemi elime alınca böylesine rahat cümlelere döktüğüm cümleleri bu kez konuşarak anlatmaya çalıştım. Yazmak ve konuşmak arasındaki farkları da yaşayarak öğrendiğim unutamayacağım bir tecrübe oldu.
2011 yılında mezun olduğum üniversite hayatından bu yana tam 10 yıl geçmiş! Yazıma başlarken de dediğim gibi zaman çok hızlı akıp gitmiş… Başarıyla kazanıp girdiğim Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nde öğrendiklerim bana hayatım boyunca güzel şeyler kattı. Mezuniyetin ardından iş yaşamında yer alabilmek, kendime ve çevreme faydalı bir birey olmak için çok çabaladım. Bocaladığım, düştüğüm ve hatta yenildiğim anlar oldu ama ben her defasında ayağa kalktım! Benim için büyük bir aşk olan mesleğime sahip çıkabilmek için elimden geleni yaptım.
Üniversite TV ekibi pırıl pırıl gençlerden oluşuyor. Her birisi program başlayana kadar kamera, ışık, ses gibi teknik konular için koşturup sonrasında programı rejide yönetiyorlar. İşini ve birbirini seven bir ekibin başaramayacağı hedef yoktur. Hepsinin emeklerini canı gönülden kutluyor ayrıca misafirperverlikleri için teşekkür ediyorum. Tabi ekranları başında izleyerek bana yayın sonrasında güzel mesajlarıyla destek olan başta ailem olmak üzere tüm meslek büyüklerime de buradan bir kez daha sevgilerimi yolluyorum.
Ben, nefes alıp verdiğim sürece bu yorucu ama keyifli mesleğim gazeteciliği sürdürmeye devam edeceğim. Yıllar geçip mesleğimde büyüdükçe de tek dileğim yaşama kendimden kattıklarımın “başarı” olmasıdır.
Evet değerli Sarıyer Gazetesi okurları, bu ay yine birbirinden değerli isimlerle çok özel röportajlar hazırladım sizler için. Umarım keyifle okursunuz. Gelecek ay bir başka köşe yazımda buluşmak ümidiyle… Sevgi, sağlık ve huzurla kalın.