Rukiye Ay

Toplumsal farkındalığımızı artırmalıyız!

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bir dalga gelir denizden ve hızla kıyıya vurur… Kıyıda ne varsa siler süpürür! O an gelene kadar her şey doğal akışında gidiyordur. Ancak o dakikadan sonra normal bir akış artık söz konusu değildir. Denizden kıyıya yosunlar, balıklar, denizanaları, çöpler ve irili ufaklı çakıl taşları vurur… Sonra dalga yavaşça geri çekilir! Kıyıya getirdiklerinden bir kısmını yeniden alıp götürür… Küresel salgın, deprem, ekonomik sıkıntılar vs. daha birçok sorunla yaşadıklarımız dalga dalga hayatımıza neler getirdi ya da neler götürdü diye baktığımızda elbette karşımıza ağır bir bilanço çıkıyor. Hiçbirimizin hayatı tüm bu yaşadıklarımızdan sonra ne yazık ki aynı değil… Zaman zaman bu dalgalarda kendimizi boğuluyor gibi hissediyoruz! Elbette kişisel sıkıntılarımızın yanı sıra toplumsal olarak da zor günlerden geçiyoruz. El ele vermemiz gereken nice zorluklar her gün önümüze seriliyor. Bundan çok uzun zaman önce değil ama şimdilerde artık “eski” fiyatları hatırlıyoruz! Artık her gün gelen zamlardan aslında her şey gerçek değerini yitirdi. Tıpkı insan hayatı gibi! Zam gelmeyen tek şey artık insan hayatı… Sağlıksız besleniyor ve sağlığımızı gün geçtikçe kaybediyoruz. Kaybedilen sağlığımızı yerine koyabilecek ilaçlar ise bence henüz üretilmedi. Çünkü gerçek ilacımız aslında yaşamımızdan tüm bu sıkıntıları söküp atabilmek, ağrılarımızı kesebilmek! Böyle olmadığı sürece daha çok sancılar çekeceğiz gibi… Bu gidişle üretilemeyecek olan sadece ilaç değil güzel bir psikoloji de olacak. Umutlu ve bir o kadar da mutlu olamıyoruz. Endişelerimizin boyutları zaman zaman azalsa da artık küçücük çocuklar bile içinde olduğumuz kaotik süreci bence fazlasıyla algılayabiliyor.

İçinden çıkamadığımız zamlar, dalga dalga büyüyen sorunlar ve elimizden gelenin fazlasının olmayışı! Sanki bir gemiye binmişiz ama nereye gittiğini bilmiyoruz… Yolculuğun sonu karaya varacak mı, yoksa her milde birçok şey hayatımızdan eksildikçe eksilmeye devam edecek mi gerçekten bilemiyoruz. Hepimiz bu kıyıya vuran dalgadan etkileniyoruz. Elbette dalganın kıyıya vuruşundan etkilenmeden keyifle izleyenler de vardır! Hepimiz yaşamımızın bir yerinden bir yerine savruluyoruz. Tutunmaya çalıştıkça elimizden kaçan fırsatlar gibi akıp giden hayata şunu sormadan da edemiyoruz: Çaba ve emeklerimizin yaşamda gerçek bir karşılığı olacak mı?

Yaşayıp görmeden ve nefes alıp vermeden bilemeyiz… Zaman akıp gidiyor ve değişim kaçınılmaz! Hayata olumlu renkler katan değişimler, kişilerin yaşamından doğup topluma değer katan kazanımlar elbette önemlidir. İnsan yaşadığı müddetçe ne mücadelesinden vazgeçebilir ne de nefes alıp vermeye çalışmaktan… Önemli olan belki de tüm kavgalarımızın sadece kendimizle olması. Çünkü toplumsal kazanımların bence kişilerin kendilerine gösterebildikleri özeleştirilerle elde edilebileceğini düşünüyorum. Tüm bu süreçlerden geçerken kişisel çıkarları bir kenara bırakıp toplumsal farkındalığımızı artırabilirsek ne mutlu bizlere! Nefes aldığımız dünya hepimizin ortak yaşam alanı ve bizler bu alanı kişisel çıkarlarımızla değil toplumsal farkındalığımızla koruyabiliriz. Herkese umudu, mavisi ve yeşili bol bir gelecekte kıyıya vuran dalgaları huzurla izleyebilmek dileğiyle…

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.