İstanbul Bölgesi Su Ürünleri Kooperatifler Birliği’nin düzenlediği 21 Kasım Dünya Balıkçılık Günü Çalıştayı, Küçük Ölçekli Balıkçılık çerçevesinde Sarıyer Belediyesi’nin ev sahipliğinde Boğaziçi Kültür Sanat Merkezi’nde gerçekleşti. İklim krizi, aşırı ve bilinçsiz avlanma deniz hayvanlarının her geçen gün daha da azalmasına yol açarken çalıştayda bir araya gelen uzmanlar kotalı avlanma uygulanmasının önemini vurguladı.
İstanbul Bölgesi Su Ürünleri Kooperatifler Birliği, balık sektörünün paydaşlarını Sarıyer Belediyesi Boğaziçi Kültür Sanat Merkezi’nde Küçük Ölçekli Balıkçılık Çalıştayı’nda bir araya getirdi. Çalıştayın birinci oturumunda balığın değeri, güvenliği ve küçük ölçekli balıkçılık üzerinde durulurken ikinci oturumda ise basının konuya bakış açısı ve sağlıklı veriye ulaşabilmesinin önündeki sıkıntılara değinildi. Amacının, küçük ölçekli balıkçılığa vurgu yapmak ve sürdürülebilirlik noktasında alınabilecek önlemleri belirtmek olan çalıştayda, balıkçıların sorunları da gündeme geldi. Gün sonunda, akademisyenlerin bilimsel alanda yaptıkları tüm konuşmalardan oluşturulacak bildirge ile devlet makamları ve kamuoyunun bilgilendirilmesi kararı alındı.
BALIKÇILARIN DA NESLİ TÜKENİYOR
İstanbul Bölgesi Su Ürünleri Kooperatifler Birliği Başkanı Erdoğan Kartal açılış konuşmasında, “Biz balıkçılar olarak denizde bir yaşam mücadelesi veriyoruz” diyerek başladığı sözlerini şu şekilde tamamladı: “Önceden balık vardı, bu sıkıntılar yoktu. Geçmişte sürdürülebilirlik balıkçı adına çok düşünülen bir şey değildi. Çünkü denize ağ attığımız zaman balık tutulmaması söz konusu değildi. Ama aynı şeyi bugün konuşmamız mümkün değil. Günümüzde her gün, her saat balık azalıyor. Balıkların yanı sıra balıkçıların da nesli tükeniyor. Genç balıklar yetişmiyor. Eğer yan gelir yoksa bugün balıkçılıkla geçim yapmak çok zor. Bu gidişle endüstriyel balıkçılığımız da sürdürülebilir olmayacak. Bugün ben isterdim ki bakanlığın bütün temsilcileri burada olsun. Balıkçılarımızın gününde, balıkçıları temsil edenlerin de burada olması önemliydi. Tarım Bakanlığı’nda bütçe olarak bizim yerimiz en altlarda. Bunun bir nedeni de kayıt dışı balıkçılık. Denizlerimizde balık oranı %70 oranında azalıyor. Balık azaldıkça ağlarımızı büyütüyoruz. Balıkçılık için mücadelemize devam edeceğiz elimizden geleni yapacağız.”
BALIKÇILIKTA SORUN ÇOK, ÇÖZÜMDE YEREL YÖNETİMLER ŞART
“Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun “Uluslararası Balıkçılık ve Su Ürünleri Yılı” ilan ettiği 2022 yılının, Dünya Balıkçılık Günü’nde böylesi önemli bir çalıştaya ev sahipliği yapmaktan mutluluk duyuyoruz” diyen Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç, “Sarıyer, hem İstanbul hem de Türkiye balıkçılığında önemli bir yere sahiptir. Önemli oranda tekne filosuna sahip olunmasının yanı sıra ilçede balıkçılık sektöründen doğrudan ya da dolaylı olarak geçimini sağlayan yaklaşık 10 bin kişi bulunuyor” dedi. Başkan Genç konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “Yarını planlamazsanız; sadece bugün derseniz, sadece balık sezonunda balıkçıları hatırlarsanız, balıkçıların da azaldığını, azalacağını ve hatta bir gün biteceğini göremezsiniz. Balıkçılık ve su ürünleri sektörü, ülkemizin sahip olduğu potansiyel göz önüne alındığında çok daha bütüncül bir bakış açısı ve planlama ile ele alınması gereken bir konudur. Özellikle belirtmek isterim ki yerel yönetimler bu planlama içerisinde mutlaka yer almalıdır. Yerelde yapılan her çalışma genel bütüncül bakış açısını değiştireceği gibi, destekleyici de olacaktır. Sorunların ve çözüm önerilerinin daha iyi belirlendiği yerelden ulusala öneriler yol gösterici olacaktır. Sarıyer Belediyesi olarak ilçe belediyeleri bazında Balıkçılık ve Su Ürünleri Birimi’ni kurarak bir ilki gerçekleştirdik. Sahip olduğumuz bilgi ve tecrübeyi, birimimizin başta kooperatiflerimizle ve sektörün diğer paydaşlarıyla yaptığı etkin çalışmayla elde ettik.”
DENİZDE 200 TON BALIK AZALDI
Su Ürünleri Kooperatif Merkez Birliği (SÜRKOOP) Genel Başkanı Ramazan Özkaya ise konuya ilişkin; “Balıkçılık istihdam yaratan, gıda açığını kapatan, çok yüksek besin değeri olan bir meslek dalı. Ekonomiye katkı sağlıyoruz” diyerek başladığı konuşmasında şu başlıkların altını çizdi: “Yaşamsal olan bu besin kaynağı meslek olarak kabul edilmiyor. Tarım Bakanlığı altında çiftçi olarak görünüyoruz. Balıkçılar karda, kışta, fırtınada denizlerde görevini yerine getirerek balığa çıkıyor. 200 ton balık azaldı denizlerde. Avcılık azalıyor, yetiştiricilik artıyor. Geleneksel balıkçılık ve Su Ürünleri Mühendisleri bizim için çok önemli. Küçük balıkçılar yani geleneksel balıkçılar denizlerin bekçileridir. Gelecek nesillerin hakkını çalmadan balıkçılık yapmalıyız. Yani sürdürülebilirliği sağlamalıyız. Tüm balıkçılar ortak masa etrafında oturmalı ve bakanlığa sorunlarını anlatmalı. Burada öncelikle kamuya iş düşüyor, anlaşılabilir bir tebliğ çıkarmalıyız. Denizler bize emanet, emanete hıyanet etmemeliyiz. Denizi düzgün bir şekilde kullanır ve korursan büyük balıkçılığa da küçük balıkçılığa da yeter.”
DÜNYADA BALIKÇILIKLA İLGİLENEN KİŞİ SAYISI 60 MİLYON
“60 milyon kişi dünyada direkt olarak balıkçılıkla ilgileniyor” diyen FAO Temsilcisi Haydar Fersoy: “Burada yerel sorunlar konuşuldu ama küresel çapta da bunlardan farklı sorunlar yok. 70’lerde avlanan balıkların yüzde 90’ı güvenilir avlanma seviyesindeyken bu oran şu anda yüzde 67’lerde. Buna karşın balıkçılıkta inanılmaz bir hareketlilik var. Hemen hemen dünyanın bütün ülkelerinde karşılıklı balık ticareti var. Dünya çapında balıkçılığın yönetim çerçevesi çok değişti.”
ORTAK KARAR ALIYORUZ
İBB Tarımsal Hizmetler Dairesi Başkanı Ahmet Atalık ise konuya ilişkin şunlara değindi: “Balıkçıların devamlılığı hepimiz için çok önemli. İBB üretenlerin yanında olmak amacıyla balıkçılarımızla da bir araya geldi. Yüz yüze temasın çok önemli olduğunu vurgulamak istiyorum. Bizler ne karar alıyorsak: hocalarımızla görüşerek, alanda çalışanlarla görüşerek, temasa geçerek birlikte karar alıyoruz. Çünkü en doğru kararlar ortak kararlardır.”
AŞIRI AVLANMA SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ YOK EDİYOR
İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi’nden Prof. Dr. Nuray Erkan’ın Akdeniz Üniversitesi, Su Ürünleri Fakültesi’nden Prof. Dr. Cengiz DEVAL’ın Çanakkale On Sekiz Mart Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Fakültesi’nden Prof. Dr. Adnan AYAZ’ın ve Tokyo Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Koheia Kihara’nın konuşmacı olarak katıldığı çalıştay iki oturum şeklinde tamamlandı. Birinci oturumda akademisyenlerin dile getirdiği başlıklar arasında şunlar yer aldı: “Anne sütünden sonra ilk tüketilen besin balık. Anne sütüne eşdeğer tek gıda balık ve balık ürünleridir. Gelecek nesilleri düşünmeden faaliyetler yapılıyor. Aşırı avlanmadan dolayı birçok balık türünün sürdürülebilirliği yok. Ortak yönetim anlayışıyla kararlar verilmesi gerekiyor. Ekonomi kötüleştikçe herkes denize saldırıyor, bu da birçok sorunu ortaya çıkarıyor. Dünya genelinde sadece balıkçılıkta değil tüm gıda kaynaklarında bir azalma var.”
ARTIK LÜFER BULUNMUYOR
Çalıştayın sohbet havasında geçen ikinci oturumunda ise Gazeteci Gökhan Karakaş balıkçılığın basın tarafındaki sorunlarına eğildi. “Sürdürülebilir balıkçılık için elimden geleni yapıyorum” diyen Karakaş, “Ben basınla ilgileniyorum, basında genellikle istenmeyen şeyleri söylediğinizde taşlanırsınız. Lüfer eskiden çok bolmuş balık ekmek olarak satılırmış. Ama günümüzde Lüferi bulamıyoruz. Kota sistemini ve bilimsel gerçekleri savunuyorum. Gazetede yaptığımız haberlerle bir şeylerin değiştiğini görmek çok güzel, bana bu noktada destek veren balıkçılara çok teşekkür ediyorum.”