Son günlerde yepyeni bir parça Sevda Karası’yla müzikseverlerle buluşan ve romantik olduğu için de Sarıyer’i bu şarkıya benzeten ünlü müzisyen, müzik yaşamlarındaki başarılarını, şarkılarını ve hedeflerini anlattı. Gerçeker; “Enbe Orkestrası’nın kendine göre bir tarzı ve müzikal bir lezzeti var. Müzikseverlerin kalbine dokunacak şekilde duygusal ve müzikal olması benim için çok önemlidir” dedi.
Müzisyen olmaya nasıl karar verdiniz?
Müzisyen olmaya 4-5 yaşlarında Ankara’da yaşarken ailemin teşvikiyle başladım. Beni konservatuara gönderdiler. Çünkü profesyonel olarak konservatuar eğitimi almamı ve akademik olarak da müzisyen olmamı istediler.
Enbe Orkestrası olarak kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz?
Enbe orkestrası olarak ülkemizin Ajda Pekkan ve daha birçok önemli starıyla çalışma şansına sahip olduk. Geçen A1’imizi; sevgili Sezen Aksu’nun bestesi olan “Her Şeye Rağmen”i Tarkan seslendirmişti ve Türkiye’nin çok önemli müzisyenleri bizimle beraber olmuştu. Birçok dünya sanatçısıyla da çalışma şansına sahip olduk. Akustik enstrümanlarla Türkçe pop müziğinden dünya müziklerine uzanan geniş bir yelpazemiz var.
Müziğinizle anlam kattığınız şarkıları genellikle nasıl seçersiniz?
Enbe Orkestrası olarak bizim bir tarzımız var. Akustik enstrümanlarla pop müziği yapıyoruz. Kemanın ve piyanonun sesini akustik olarak duyurmak istiyoruz. En son yaptığımız Sevda Karası’ndaki sound tam bir Enbe Orkestrası’dır. Şarkıların daha akustik ve daha lezzetli olmasına dikkat ederek seçiyoruz.
Konserlerinizde dinleyicilerinizin nabzını nasıl tutuyorsunuz?
Konserlerimiz bizim için çok önemlidir. Buraya gelen müziksever kitlenin bir beklentisi var. Dolayısıyla onların kalplerine dokunabilmek, eğlendirebilmek ve konserin sonunda mutlu olarak gitmeleri için ekip olarak çalışıp geniş bir repertuarla dinleyicilerimizin karşısına çıkmayı yeğliyoruz.
En çok hangi şarkılara eşlik ediyorlar?
Yaptığımız şarkılara baktığınız zaman romantik ve duygusal parçalarımız vardır. “Kalp Kalbe Karşı”, “Unutamam” gibi slow parçalar ve en son yaptığımız “Sevda Karası” insanların çok beğenerek dinlediği şarkılar… Enbe Orkestrası olarak dünyanın birçok yerinde çaldık ve konserler verdik. Roma Sarayı’ndaki konserimizde “Kalp Kalbe Karşı” parçasını çalmıştık.
Sizce aşk en güzel hangi enstrümanla anlatılabilir?
Aslında her enstrümanla anlatılabilir. Ama piyanoyla anlatmak çok güzel… Çünkü romantik oluyor. Piyanoyu bir orkestra şefi gibi düşünün. Piyanonun diğer enstrümanlara göre daha avantajlı olduğunu düşünüyorum. O yüzden bence güzel bir aşk melodisini ve duygusal parçaları piyanoyla çalıp insanların kalbine daha çok dokunabiliriz.
Elbette birbirine uyumu ve bütünlüğü çok önemlidir ama sizce bir şarkıda sözler mi yoksa müzik mi daha önemlidir?
Bir şarkıda sözler de önemli, müzik de önemlidir. Ama Türkiye’de baktığımız zaman müzikseverler bir şarkıda aşkı hangi sözlerle ve nasıl anlattığınıza, yorumladığınıza bakıyor. Müzik sonra geliyor. Dünyada ise bu tam tersi oluyor. Yani sözlere o kadar dikkat etmiyorlar. Ama biz mesela Sezen Aksu’dan aldığımız birçok parçamızda müzikleri de güzel yapmamız gerekiyor. Elvan Günaydın ve Mustafa Ceceli’yle birlikte “Eksik” şarkısı vardı. “Omuzumda başın eksik, yatağımda kokun” diyor… Bu parçanın hem sözleri çok duygulu ve dokunaklı, hem de melodisi bunları önemli olarak görüyorum.
Dinlediğimiz şarkıları Enbe Orkestrası çalıyorsa bir başka güzel oluyor. Bu özgünlüğünüzü neye borçlusunuz?
Enbe Orkestrası’nın kendine göre bir tarzı ve genelde müzikal bir lezzeti var. Ben de buna çok dikkat ediyorum. Müzikseverlerin de buna dikkat ettiğini bildiğim için bir parçayı çalarken ve müzikseverlere sunarken onun çok lezzetli olması için uğraşıyoruz. Lezzetliden kastım onların kalbine dokunacak şekilde duygusal ve müzikal olması benim için çok önemlidir.
Türk pop müziğinin çok özel isimleriyle çalışıyor ve her şarkıyı unutulmaz kılıyorsunuz. Enbe’ye olan bu desteği sizce ne sağlıyor?
Türk pop müziğinde ülkemizin birçok ünlü starlarıyla çalışma şansımız oldu. Tarkan bir önceki albümde A1’imizi seslendirdi. Sezen Aksu her albümümüzde var. Ajda Pekkan, Funda Arar Ziynet Sali Ferhat Göçer, Burcu Güneş, Betül Demir ve daha sayamadığım birçok insan var. Bu isimler bizim müziğe ne kadar önem verdiğimizi ve müzikseverlere karşı ne kadar sorumlu olduğumuzu biliyorlar. İyi çalışarak ve onlara karşı emeklerimizin karşılığında bulunduğumuzu en iyi şekilde çalıştığımızı gördükleri için bizimle beraber oluyorlar. Buradan sizlerin aracılığıyla onlara sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.
Müzik sizce neden duygular gibi evrenseldir?
Evet, müzik evrenseldir. Çünkü her ülkenin, her insanın, herkesin ritmi, renk seçimi ve duyguları, gelenekleri görenekleri farklıdır. Dolayısıyla aynı zamanda müzik farklı kültürleri de birbirine birleştiriyor. Bizim müziğimizde olan ritmik parçalar, dünyanın en büyük bestecileriyle aynı ritmi içeriyor. Yani müziğin evrenselliği insanları birbirine bağlıyor.
Enbe Orkestrası olarak müzik yaşamınızdaki hedefleriniz neler?
Enbe Orkestrası olarak müzik yaşamımızda birçok hedefimiz var. Biz Türkiye’de Altın Plak aldık ve hit parçalarımız var. Kliplerimiz milyonlarca kez izleniyor. Baktığınızda her şey tamam ama tabi ki esas konu dünya müzik sektöründe de söz sahibi olabilmektir. Düşünsenize Avrupa’da bir parça yapıp müzik listelerinde en başta bizim parçalarımızın çalması Enbe Orkestrası için çok önemli ve çok kıymetlidir.
Müzik yaşamında grup olarak faaliyet göstermenin avantajları neler?
Müzik yaşamımızda Enbe Orkestrası olarak bir grup halinde yaşıyoruz. Grup demek her konuda birlikte hareket etmek ve birlikte yapabilmektir. Ben zaten paylaşımcı bir insan olarak müziğimizde birçok kişinin emeğinin var olduğunun altını her röportajımda çiziyorum. O arkadaşlarımla o anı ve o duyguyu beraber paylaşıyoruz.
Şarkıları neye göre seçiyorsunuz? Kriterleriniz genelde nelerdir?
Enbe Orkestrası olarak bir tarzımız var. Dolayısıyla şarkıları seçerken bize uyabilecek kalitede olmasına dikkat ediyoruz. Hem müzik kalitesi hem de duyguları çok yüksek aynı zamanda günümüzde insanların beklentisine uyabilecek parçalardan seçiyoruz.
Günümüz teknolojisi ve geçmişi kıyaslayacak olursanız neler söylersiniz?
Günümüzün teknolojisi elbette ki geçmişte farklıydı. 90’lar soundu başkadır, günümüzde rap müzik vardır. Bunlar müzikte akımdır ve geçerler. Ama tek geçmeyen Türk pop müziği, yani bizim yaptığımızdır. Dünyada da hiçbir zaman kaybolmayacak olan müzik akustik enstrümanlarla pop müziğidir.
Genç yeteneklere tavsiyeleriniz neler?
Biliyorsunuz zaten ben müzik alanında her zaman onları destekliyor ve müzikseverlerle tanıştırıyorum. Mesela son yaptığımız Sevda Karası’ndaki Azeri müzisyen Nahide Babaşlı çok kıymetli ve çok özel bir müzisyendir. Azerbaycan’da tanınıyor ama Türkiye’de tanınmıyordu. Türkiye ile tanıştırmaktan çok mutluyum.
Sarıyer deyince aklınıza ne gelir? Bir orkestra şefi olarak bu ilçeyi hangi müzikle tanımlıyorsunuz?
Sarıyer deyince aklıma en başta deniz geliyor. Balığı, böreği… Bizim en müstesna, en güzel ve en değerli semtlerimizden birisidir. Ben Sarıyer’i hem denizi, hem de doğasıyla çok özel olduğu için romantik ve duygusal olarak nitelendiriyorum. Romantik bir parçayla anlatacak olursam da Nahide Babaşlı’yla en son yaptığımız Sevda Karası’nı sahilde oturup dinlesek bence Sarıyer’e tam uyuyor. Sarıyer Belediye başkanına, oradaki çalışanlara, Sarıyer’de yaşayan insanlara ve tüm müzikseverlere sevgiler, selamlar… Tüm Enbe Orkestrası adına teşekkür ediyorum.