Türkiye’nin ilk akademi kursu: Sprint Akademi Eğitim Danışmanlık

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Üniversitelerin Spor Bilimleri Fakültesi bölümlerine hazırlık kursunu Türkiye’de ilk olarak kurulan ve danışmanlık hizmetleriyle öğrencilere ışık tutan Sprint Akademi Eğitim ve Danışmanlık Kurumu Bölge Koordinatörü Edip Cengiz, Sarıyer Gazetesi Muhabiri Gizem Doğan’a konuştu. 26 yıldır eğitim sektöründe görev yapan Cengiz, öğrencileri özel yetenek sınavlarına hazırladıklarını, bölge koordinatörlüğü yaptığı özel kurumda sistemin nasıl işlediğine dair bilgiler verdi.

Cengiz; “Sprint Akademi olarak kurucumuz Doç. Dr. Mustafa Erol ile birlikte hareket ediyoruz. 2022 yılı çalışmalarımızı yeni yılbaşı itibariyle başlattık. Şubat ayının ilk haftası bursluluk sınavımız olacak. Bu sınav sonucunda başarılı olan öğrencilere yüzde 50’ye kadar burs imkanı veriyoruz. Hedefinde BESYO yani Spor Bilimleri Fakültesi okumak olan tüm öğrencilerimizi başarı parkurumuza bekliyoruz” dedi. 

Sprint Akademi Eğitim ve Danışmanlık kurumunda Bölge Koordinatörü olarak neler yapıyorsunuz?

Bizler yaklaşık 30 kişilik bir ekip olarak Sprint Akademi Eğitim Danışmanlık şirketini kuran Doç. Dr. Mustafa Erol hocamızla birlikte yol yürüyoruz. İstanbul’un 8-9 ilçesinde şubemiz var. Şubat ayında yapılacak bursluluk sınavımıza çok sayıda katılım olacağını düşünüyorum. Bu manada Sarıyer, Şişli, Kağıthane ve Beşiktaş ilçesinin okullarından özellikle 11,12. sınıf ve mezun öğrencileri bursluluk sınavımıza davet ediyoruz. Öğrencilerin koordinasyon parkurunda verdiği performansa göre kendilerine burs imkanı sağlıyoruz.

Mevcut eğitim sistemine bakış açınız nedir?

Türkiye’de eğitim sistemi çok geniş bir yelpazedir.Ülkemiz’de eğitimin, ekonomiyle ilişkisi maalesef çok geç algılandı. Türkiye’deki eğitim sistemini TÜSİAD, MÜSİAD gibi kurumlar “Eğitim ne olacak” diye artık sorgulamaya başladılar. Eğitim bugün çok önemli bir sektör oldu. Dünya ekonomik krizin çözümünü yeniden döndü eğitimde arıyor. Hollanda,Almanya gibi ülkeler ekonomideki durağanlığı harekete geçirme durumunu eğitimde arıyorlar.Türkiye olarak bizde ekonomik durgunluğu ve gelişmeyi eğitimde aramamız gerekir. 26 yıldır eğitim sektörünün içerisindeyim. Devlet kurumlarında da görev yaptım, uzun zamandır da özel kurumlarda görev yapıyorum. Türkiye’de ki eğitim çoğu kişiyi memnun etmiyormuş gibi görünse de, çok güzel adımlarda atılıyor. Şu anki Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, mesleki eğitimden gelen bir kişi. Meslek liselerinin önümüzdeki yıllarda daha ciddi, kaliteli öğrenci alacağını ümit ediyorum. Bir önceki Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk benim nazarımda gelmiş geçmiş en iyi bakanlardan birisiydi. Bizden biriydi. Öğrenci odaklı ve öğretmen odaklı biriydi. Nezaketli yaklaşımı ve bilgi birikimi oldukça isabetliydi. Fakat görevi uzun soluklu olmadı ve görevine devam edemedi. Bu bizler için üzüntü verici bir durum. Bizim Türkiye’de en büyük eksikliğimiz özellikle milli eğitimde çok uzun soluklu görevler yapılmıyor. Okullarda da bunu görebiliyoruz. Bir kurum müdürünün bir iki yılda çabucak değiştiğine şahit olabiliyoruz. Eğitimde başarı için süreklilik ve devamlılık gerekiyor.Tabii ki 20-30 yıl bir kurumda görev yapmayı kastetmiyorum. Eğitimde de sistemli, kaliteli ilerlemeler olacağını ümit ediyorum, bunlar olunca da zaten başarı geliyor. Çok kaliteli üniversiteler ve liseler var ama çok bozulan, yıpratılan okullarımızda maalesef var. Sarıyer merkezli konuşacak olursak, Sarıyer’de 4-5 sene öncesine kadar kaliteli eğitim veren okullar arasında Sarıyer Vehbi Koç Vakfı Lisesi, İstinye’de Rotary 100.Yıl Anadolu Lisesi’ni, Emirgan Özdemir Sabancı Anadolu Lisesini, Mustafa Kemal Anadolu Lisesi’ni sayabilirdik, Buradaki değişimlerden dolayı okulların eğitim kalitelerinin düştüğünü düşünüyorum.Buna karşılık önümüzdeki süreçlerde çok daha güzel işler yapılacağına ümidim var. Umarım Milli Eğitim Bakanı ve kadrosu bizi yanıltmaz ve doğru adım ve planlamalarla eğitime değer katarlar. Devlet okullarımızda öğretmen kalitesinin üzerinde durulması gerektiğini, yüksek lisans ve doktora çalışmaları ile öğretmenlerimizi işin içinde ve diri tutmaya çalışmalıyız.

Bir eğitimci olarak mevcut eğitim sistemine değer katacak ne yapılması gerekir?

Bizler altın, gümüş kaplamalı dünyanın en modern ve şatafatlı binalarını da inşa etsek, bunun pek bir önemi yok. Önemli olan öğrenciye dokunan, onlarla yakın diyalog kuran öğretmendir. Aslında eğitimde temel konu öğretmendir. Öğretmeniniz mükemmelse eğitiminiz bir o kadar iyidir. Öğretmen bu işin her şeyidir. O zaman Türkiye’de her şeyden önce bizler, iyi öğretmenler yetiştirmeliyiz. İyi öğretmenler de iyi ve başarılı öğrenci yetiştirir. Bir başka konuda var olan sistemde Anadolu liseleri ve Meslek liselerinde eğitim alan öğrenciler arasındaki seviyenin düzeltilmesi lazım. Klasik bir bakış var; mükemmel ve iyi öğrenciler anadolu lisesini seçiyor, başarı seviyesi ve puan seviyesi düşük öğrenciler ise meslek lisesini seçiyor. Ben bu dağılımın doğru olmadığını düşünüyorum. Bu duruma doğru bir müdahale olursa memnuniyet duyarım. Eğitimciler arasında sık sık dile getirilen Finlandiya’da ki eğitim sistemini çok başarılı buluruz. Türk insanının yapısına hangi eğitim modeli uygun olur diye düşündüğümüz zaman bunun çok örnekleri var. Geçmişimize bakarak, geçmişimizde neler yapılmış, maarif sistemi nasıl işlemiş, onları biraz göz önüne almamız lazım. Eğitimin 3-4 yaşında başlatılmasının doğru olduğunu düşünüyorum. Ana sınıfı sayılarının artmasını ve eğitime başlama yaşının aşağıya çekilmesini ümit ediyorum. Temeli sağlam olursa öğrencinin yukarıya doğru daha verimli ilerler. Örnek vermek gerekirse eve yakın okullarda eğitim alınmasını Milli Eğitim Bakanlığı öngörüyor. Bunun çok doğru bir adım olduğunu düşünüyorum. Velilerimiz bu duruma biraz farklı bakıyor. Evine 3-4 km mesafedeki okula değil, 20 km mesafe olan okula çocuğumuzu kayıt yapmayı düşünüyoruz. Bu durumun her geçen yıl daha iyileştiğini ve eve yakın okula kayıt yapmanın doğruluğunu anladığımızı görebiliyorum.

Başarıyı hedefleyen öğrencilere tavsiyeleriniz nelerdir?

Başarı için öncelikle disiplinli, planlı olarak çalışmaları gerektiğini bilmeliler. Zahmetsiz rahmet olmaz çünkü. Özellikle ilkokul seviyesinde kaliteli bir öğretmenle tanışmaları bir şans olacaktır. Temeli iyi olunca ilerleme de o derece iyi oluyor. altyapısı iyi olan ilk ve ortaokul öğrencileri LGS sınavı sonrası iyi bir Anadolu lisesini tercih ediyorlar. Ekonomik durumu iyi olan veliler ise özel okullara yöneliyor. Devlet okullarında maalesef özel okullar kadar istenildiği kalitede eğitim verilemiyor. Zaten devlet okulları çok mükemmel iş yapıyor olsaydı bizim gibi özel kurs ve kurumlar ortada bu kadar fazla olmazdı. 6-7 sene önce özel eğitim kurslarını tekelinde tutmaya çalışan malum Fetö yapısı vardı. Bu yapı bozuldu, yapıdaki çarpıklıkları da vatandaşlarımız gördü. Şimdi daha doğru düzgün daha dengeli bir yapıyla kurslar işini yapıyor. İşini oldukça düzgün ve kaliteli yapan kurumlar var ve bizde onlardan bir tanesi olduğumuzu düşünüyoruz. Biz yıllardır hiç sistemimizi bozmadık. 1995 yılından beri Spor Bilimleri fakültesiyle alakalı eğitim vermeye gayret ettik ve bu alanda kaldık. Yıllardır elde ettiğimiz başarılar ile bu alanda en iyi kurumlardan biri olduğumuzu çok rahatlıkla söylemek isterim.

Adres: Mecidiyeköy Mahallesi Büyükdere Caddesi Feride Apt. No:57 Kat:5 Daire:5 Mecidiyeköy / Şişli / İSTANBUL

Telefon: (0212) 275 65 20

Fax: (0212) 356 18 45

GSM: (0507) 547 30 90

E-posta: info@sprint-sporakademisi.com 

www.sprint-sporakademisi.com

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.