Bekir Batu

Taahhütünüz batsın!

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Sarıyer halkı onlarca senedir sözünde durmayan siyasetçilerden çok çekti, çekmeye de devam ediyor. “Tapularınız arabamın bagajında” sözüyle başlayan yalan rüzgarı, “3 ay içinde tapularınızı vereceğim” palavrasıyla sürdü, şimdi de “taahhüt” yalanıyla güncelliğini koruyor. Görünen o ki tüm bunlar ne ilk olacak ne de son. Yapılan son belediye seçimlerinden hemen önce İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç de, Sarıyer Mahalleler Birliği’nin hazırladığı taahhütnameye imza atmışlardı. Peki neydi o taahhütname?

Sarıyer halkının tapu mücadelesinin yanında olacaklarına ve halkın en uygun bedelle tapu haklarına kavuşmalarını sağlamak için çalışacaklarına dair şeref sözü verilmişti. Her ikisi de seçimleri kazanınca, Sarıyer halkına verdikleri bu sözleri yerine getirme sorumluluğunu omuzlarına almış oldular. Kısa süre önce bu kapsamda Pınar Mahallesi ve Rumeli Hisarı Mahallesi’ndeki İBB arazilerinin satışı öncesinde vatandaşlara, bu yerlerin “belediye sokak rayiç değeri” üzerinden satılacağının sözünü vermişlerdi. Ancak açıklanan rakamlar bu sözün yine tutulmadığını gösterdi. Vatandaşlar, çıkarılan yüksek bedeller nedeniyle rantçı müteahhitlerin kucağına atıldı. Sarıyerli siyasetçiler halka karşı ne zaman dürüst ve ilkeli bir siyaset sergileyecekler doğrusu çok merak ediyorum. Ya verdiğin sözü tut, ya da tutamayacağın sözü verme. Bırakın siyasetçi olmayı, insan olmak bunu gerektirir. Ancak bu hikaye, farklı farklı atraksiyonlarla daha uzun yıllar süreceğe benziyor. Seçimler işte bu yüzden hesap sorma ve sözünde durmayanlara ceza kesme dönemidir. Demokrasinin verdiği hakları kullanıp sözünde durmayanlara karşı hesap sormak herkesin görevidir. Aksi halde bu tapu maceraları 50 yıl daha devam eder.

RAMAZAN AYI FIRSATÇILARI (!)

Her Ramazan ayında ülkemizde maalesef aynı tezgah sergileniyor. Özellikle Ramazan menüsü adı altında yüksek fiyatlar çekilerek, oruç tutan vatandaşlar adeta cezalandırılıyor. Normal zamanda daha ucuza satılan ürünler, Ramazan menüsü adıyla iki katına satılmaya çalışılıyor. Hayat pahalılığı almış başını gitmişken bir de mübarek Ramazan ayında insanların kazıklanması ahlaksızlıktır. Türkiye’nin en büyük sorunu depremden sonra hayat pahalılığıdır. Ne yazık ki ne iktidar ne de ilçe belediyeleri bu konuda ciddi bir çalışma yürütmüyor. İnsanlar, fırsatçı diye yumuşatılan ahlaksızlar yüzünden perişan ediliyor. Ülkede her şeye sürekli zam geliyorsa bunun adı ticaret değildir; ahlaksızlıktır, vicdansızlıktır, başı boşluktur, iktidarsızlıktır. Allah korusun savaşa girsek bu ahlaksızlar bize düşmandan daha çok zarar verecek. Bu yüzden iktidar ve belediyeler cesur davranıp bu vicdansızlara karşı hak ettikleri cezaları en ağır bir şekilde kesmelidir.

UZAKTAN EĞİTİM ÇOK TEHLİKELİ

Covid-19 döneminde alıştığımız uzaktan eğitim (on-line) maalesef deprem sonrası yeniden hayatımıza girdi. Uzaktan eğitim gelecekte çok ciddi sıkıntılara neden olacak gibi görünüyor. Sosyalleşmesini tamamlamamış, kendilerini iyi geliştirememiş, pratikten yoksun gençler yetiştirmiş oluyoruz. Devlet bu tehlikeli gelenekten bir an önce vazgeçmeli, eğitimi normalleştirmelidir. Türkiye’nin geleceğinde söz sahibi olacak gençlerimizi daha iyi ve kaliteli yetiştirmek zorundayız. Her fırsatta uzaktan eğitime geçip işin kolaycılığına kaçarsak bunun bedelini ilerde hep birlikte en ağır şekilde çekeriz.

MECLİSE KAPAK ATMAK MI, HALKA HİZMET Mİ?

14 Mayıs’ta Türkiye genel seçime gidiyor. Heyecan dorukta. Sonuç ne çıkarsa çıksın her açıdan büyük sonuçları olacak. Siyasi partilerden meclise girmek isteyen aday adayları şu sıralar kulisleri hareketlendiriyor. Herkes bir adamını ve yolunu bulup meclise kapak atma derdinde. Milletvekillerinin 73 bin lira maaş aldıkları ve saymakla bitmeyecek haklara sahip olduklarını düşününce bu mücadeleye pek şaşmamak gerek. Elbette bu beklentilerin dışında meclise girip sadece halka faydalı hizmetler etmek isteyen samimi adaylar da var. Maalesef pek çoğu ise milleti değil, kendisini düşünerek meclise girmek derdinde. Sarıyer’den de çok sayıda kişi farklı partilerden aday adayı oldu. Acaba bu aday adayları, adaylaşıp meclise girdikleri zaman Sarıyer için neler yapmayı düşünüyorlar? Acaba ellerinde Sarıyer halkı için ürettikleri bir proje var mı? Sarıyer halkından aldıkları oylarla meclise kapağı atıp, buradaki vatandaşları  unutacaklarsa şuan durdukları yerde kalmaları daha faydalı olur. Sarıyerliler artık, oylarıyla meclise giren insanlardan hizmet istiyor, haklarını savunmalarını istiyor. Sarıyer halkına karşı bir gram vicdan borçları varsa onlar da bu sorumluğun ağırlığıyla hareket ederler. Aksi halde sıradan vekiller olarak sadece maaş alıp, günlerini gün ederler.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.