Adil Bali: “Vapur huzur veriyor”

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Gazeteci yazar Adil Bali ile Emirgan sahilinde gerçekleştirdiğimiz röportajda, en son kaleme aldığı “Vapurlarıyla İstanbul” kitabını konuştuk. İstanbul’un en önemli simgeleri arasında yer alan vapurların geçmişten bugüne kadar gelen serüveninin anlatıldığı kitapta tarihe tanıklık eden fotoğraflar da yer alıyor.

Doğma büyüme adalı olup Sarıyer’de yaşayan Bali, yaşamında çok büyük yeri olan vapurlara olan tutkusunu ve vapur yolculuğunu eşsiz kılan birçok keyifli detayı anlatırken; “Vapur sadece yolcu taşımaz, aynı zamanda bir kültürü de taşır. Vapur deyince aklıma huzur geliyor ve bir vapur görünce çok heyecanlanıyorum! Vapur sevgisini aşılamak için kaleme aldığım “Vapurlarıyla İstanbul” kitabımda denizin sesi, martılar ve vapur  hikayeleri var” diye konuştu.

Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

Büyükadalıyım ve uzun yıllar Adalar’da yaşadım. Çocukluk ve gençlik yıllarım okula ve daha sonra işe gidip gelirken vapurlarda geçti. 1985 yılında Günaydın Gazetesi’nde gazeteciliğe başladım. Kuruluş aşamasında ATV’nin Haber Merkezi’nde yer aldım. Star Haber Merkezi’nde çalıştım. İstanbul’da ağırlıklı olarak politika muhabirliği yaptım. Muhabir olarak başladığım Kanal 6’da Haber Müdürü oldum. Televizyon programcılığı ve belgesel yapımcılığı da yaparak yaklaşık 37 yıldır medya sektörünün içerisinde yer aldım. Daha sonra kitap yazmaya başladım.

Kitaplarınızdan bize bahsedebilir misiniz?

Büyükada’da yaşayan balıkçı Horoz Reis’in anısına,  “Horoz Reis ve Efsane Reisin Büyükada Yılları” kitabını yazdım. Horoz Reis benim  komşumdu. Kitapta 130 kiloluk dev gibi bir adamın balıkçılığından çok, insani yanını 1970’lerin Büyükada’sının çok kültürlü yaşam kesitinde Horoz Reis’in yardımseverliğini yazdım.

Paşabahçe vapuru için yaptığınız çalışma nasıl gelişti?

Yıllardır okula ve daha sonra adadan işe giderken hep Paşabahçe vapuru gelirdi adaya. Paşabahçe vapuru bizim en sevdiğimiz vapurdu. Çok hızlıydı, 18 mil hızla gider ve lodosta dahi Adalıları gidecekleri yere güvenle götürürdü. 68 yıllık hizmetinin ardından bu vapur 2010 yılında emekliye ayrıldı ve Beykoz Belediyesi’ne hibe edildi. Bu vapurda kültürel faaliyetler yapıldı ama sonrasında çürümeye terk edildi. Altı yosun tuttu, içinde otlar bitti! Harap hale gelen bu vapuru bir gün görmeye gittim. Fotoğraflar çektim ve bloğumda paylaştım. 2017-2019 yılları arasında Change.org’da “Paşabahçe Vapuru Kurtarılsın”  kampanyasını başlattım. Gemi o sırada hurdaya çıkarılacaktı. Ekrem İmamoğlu’nun da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olmasının ardından bu kampanyayı yeniledim. Eski Dostum Cengiz Özkarabekir’in de desteğiyle Ekrem Başkan, bu geminin kurtarılması için çok hassas davrandı ve Şehir Hatları Genel Müdürü Sinem Dedetaş ile birlikte vapurun kurtarılması için harekete geçti. Beykoz Belediyesi’nin meclis kararıyla da vapur, Şehir Hatları’na devredildi. 2020 yılı şubat ayında vapur, Haliç Tersanesi’ne çekilerek tamiratına başlandı. 2022 yılında da yenilenmiş olarak denizle buluşacak.

Peki, “Vapurlarıyla İstanbul” kitabını yazma serüveniniz nasıl ortaya çıktı?

Bu kampanyanın enerjisiyle de devamında “Vapurlarıyla İstanbul” kitabını deniz tarihçisi  Ahmet Güleryüz’ün katkıları ve fotoğraf arşivi desteğiyle yazdım.  “Vapurlarıyla İstanbul”, Şehir Hatları’nın tarihini ve yaşanmışlıklarını anekdotlarla gelecek nesillere aktaran bir kitap oldu. İçerisinde çok eski vapur fotoğrafları var. Kitabımız İstanbul’un simgesi vapurları anlatıyor. Kitabımızda vapur, denizin sesi, martılar ve vapurların hikayeleri var. Kent içi deniz ulaşımının en zevkli ve en huzurlusu trafikten uzak nerede yapılır? Deniz üzerinde yapılır. Çayınızı içersiniz, martılara simit atarsınız, kitabınızı okursunuz… Trafikte sıkışıp, korna sesleri ve egzoz dumanı arasında stres olmadan evinize daha huzurlu gidersiniz. Kent içinde en güzel ulaşım, deniz ulaşımıdır. Karadan değil denizden diyerek, vapur sevgisi ve vapur kültürünü canlandırmak için bu kitabı kaleme aldık. Boğaz’ın eşsiz güzelliğinde geçmişin izlerinin gözler önüne serildiği bir yolculuk için kitabı biraz da kılavuz niteliğinde hazırladık. Kitapta hikayemizi kent içi deniz ulaşımı ve iskelelerin yapımından başlayıp, 1800’lerden devam ederek, günümüze kadar getirdik. Şehir Hatları’nın 170.yılında okurlarla buluşan kitabımızla vapurların tarihini yazmış olduk.

Vapur deyince aklınıza ilk olarak ne geliyor?

Vapur deyince aklıma “huzur” geliyor. Ben vapur görünce heyecanlanıyorum! Aşk benim için vapur…

Vapur kültürü nedir? Bunu yaşayan birisi olarak nasıl anlatırsınız?

Vapurlar eskiden bir otel kadar lükstü. Birinci, ikinci, üçüncü ve lüks mevki olarak bölümleri vardı. Lüks bir salondaymış gibi çayınızı, kahvenizi içerek yolculuğunuzu yapıyordunuz. Karadan yolculuklar tercih edilmiyordu. Vapur yolculuklarında çok entelektüel insanlar bir araya geliyordu. Bir yazar, doktor ya da bir vali de olabiliyordu. Her gün yolculuk eden yolcuların oturdukları yerler dahi belliydi. Gazeteler okunur ve değiş tokuş edilirdi. Günde bir buçuk saatlik gidiş ve gelişle toplamda üç saat yolda geçerdi. Kaptanlar yolcuları tanırdı. Sadece seyahat edilen bir yer değil sohbet, eğlence ve dinlence ortamıydı. Ders çalışılırdı. Çok da güze bir yolculuk deneyimi sunuyordu, yani bir kültürü vardı. Dolayısıyla vapur kültürü dediğimiz bunların bir toplamıydı. Vapurlar İstanbul’da sadece insan taşımıyordu, bu kültürü de taşıyordu. Vapurlar İstanbul’un simgesidir ve bütün filmlerde vapurlar vardır. Eski insanlarla konuştuğumuz zaman “vapurlara aşığım” derler. Biz de aşıktık. Vapurun sesinden hangi vapur olduğunu isimleriyle bilirdik.

Yok olup giden birçok değer gibi vapurlarımızı da kaybetmemek için neler yapılmalı?

Kent içi deniz ulaşımı 1990’larda 120-130 milyondan, yıllık 40 milyona kadar düştü. Yani yüzde 3’lerde ve çok düşük. Şu anda 100 kişiden 3 kişi vapuru tercih ediyor. Metroyla, Boğaz köprüleriyle gidiyor. İstanbul deniz şehri olmaktan kara şehrine dönüştü. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Şehir Hatları yeni yönetimi bu yüzde 3’lük oranı yüzde 10’a çıkarmaya çalışıyorlar. Yeni seferler de koydular. Mesela Üsküdar-Kadıköy-Ortaköy seferi konuldu. Artık Adalar’a 24 saat kesintisiz vapur var. Sarıyer-Beykoz arasına vapur konuldu. Aşiyan’a füniküler inecek ve oraya da bir iskele yapılarak sefer konulacak. Levent’ten metroya binen bir kişi bu hattı kullanarak Anadolu Hisarı’na geçebilecek. 1854 yılında gelen vapurlar yandan çarklıydı. O dönemden bir tane yandan çarklı vapur kalmamış! Nostaljik olarak kültürel bir değerdir ve kalması gerekirdi. Bugün İskoçya’ya gidin yandan çarklı vapurlardan hala görebilirsiniz. Eskilerden sadece Halas vapuru kaldı. Paşabahçe vapurunu da o yüzden kaybetmeyelim diyoruz. 68 yıl boyunca hizmet veren bu vapurda ne insanların anıları ve yaşanmışlıkları var.

Kültür, sanat ve spor dünyasından ünlü isimlerin vapur tutkularını da anılarıyla yer alıyor. Peki, vapuru en iyi anlatan benzer cümleler ne oldu?

Birçok kişiyle konuştum. Vapurlarla hayatları nasıl geçmiş, öykülerini dinledim. Onlar kendi yolculuk hikayelerini anlattılar. Altan Öymen, Betül Mardin, Ediz Hun, İzzet Günay, Ayşe Kulin, Buket Uzuner bu isimler arasında yer alıyor. Eskiden İstanbullu olup, şu anda yurt dışında bulunan insanlar hala vapurların aşkıyla yaşıyorlar. Sinemada vapurları ele aldım, vapurlara yazılan şiirleri derledim. Burgazadalı yazar Sait Faik Abasıyanık’ın vapurlarla ilgili öykülerine yer verdim. Vapurlar için bestelenen müzikler, şiirler, öyküler, romanlar… Hepsi “Vapurlarıyla İstanbul” kitabımda yer alıyor. Vapur sadece yolcu taşımaz, bir kültürü taşır.

Sarıyer deyince aklınıza neler geliyor? Sarıyerlilere mesajınız var mı?

İstanbul’un en güzel yerlerinden birisidir Sarıyer, İstanbul’un incisi. Sarıyerlilerin hepsi keyifli insanlardır. Hem yemyeşil hem de deniz ulaşımı da var. Büyükdere İskelesi de açıldı. Ben Sarıyerlilere şunu tavsiye ediyorum, gidecekleri yere karadan değil, denizden gitsinler. Madem Rumeli Kavağı, Sarıyer, Büyükdere, Yeniköy, İstinye, Emirgan gibi güzel iskeleleri de var, bunları kullansınlar. Bu iskeleleri bir yaşam ve kültür alanı gibi de değerlendirebilirler. Mesela Beykoz, Bebek ve Eminönü’ne gideceklerse vapuru tercih etsinler. Bir yere 15 dakika geç gitmekten ne olur ki! O vakti de kitap okuyarak, düşünerek ve İstanbul’un tarihsel siluetini izleyerek geçirsinler. Denizi bırakmasınlar. Vapurda insanların stresi de azalıyor. Trafikteki gibi “dur kalk” yapmıyorsun! Yolculuk sıkış sıkış da değil. Tertemiz hava alarak yolculuk yapıyorsun.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.