1999 yılında müzikseverlerle bir araya geldikleri günden bu yana Türk müziğinin en sevilen pop-rock gruplarından olan Gripin’in başarılı solisti müzisyen Birol Namoğlu, Sarıyer Gazetesi’nin sorularına çok samimi yanıtlar verdi. “Durma Yağmur Durma”, “Böyle Kahpedir Dünya”, “Vazgeçtim Ben Bugün” ve “Nasılım Biliyor Musun?” gibi çok sayıda unutulmaz şarkıya sesiyle benzersiz bir yorum katan Namoğlu; “Şarkılar, klipler bizim hayat hikayelerimiz, en güzel anlarımız ve izleri. Zaman uçuyor, bizim bu esnada iz bırakabiliyor olmamız huzur verici” dedi.
Birol Namoğlu kendisini bize nasıl anlatır?
Aslında kendimi anlatmayı seven biri değilim. Ama kendini tanıyıp kusurlarını azaltmaya çalışan bir insan diyeyim kısaca…
Herkesin çok sevdiği Gripin grubunun solisti olarak bu başarınızı neye borçlusunuz?
Çok teşekkürler. Önce aileme, sonra grup arkadaşlarıma ve emeği geçen herkese, emeklerimize.
Grup olarak yaptığınız şarkılarınızın yanı sıra kendiniz de single çıkışlar yaptınız. Peki, müzik yaşamınızda grup olarak müzik yapmanın artıları neler?
Bu herkes için değişebilir. Ben bir arada, beraber bir şey üretme hissini daha fazla seviyorum. 4 farklı bakış açısı, görev bölümü gibi avantajları var.
Geçtiğimiz hafta Müslüm Gürses’in seslendirdiği Nilüfer şarkısını Gripin yorumu ile dinleyicilerinizle buluşturdunuz… Devamında Gripin severler için yeni sürprizler var mı?
Evet, ‘Nilüfer’i yayınladık. Mayıs ayının ortalarında yeni bir Gripin bestesi sizlerle olacak. Ardından becerebilirsek sevdiğimiz şarkıları yorumlamaya devam edeceğiz.
Pandemi sürecinden alınması gereken dersler sizce neler?
Alınması gereken ama alınamayacak dersler olmaz umarım. Genel anlamda ‘değerini bilmek’ diyelim. Hayatın, suyun, dostun, nefesin, muhabbetin ve topraktan gelen her şeyin değerini bilmek.
Koronavirüse yakalanan isimler arasındanız, bu süreçte yaşadıklarınızı nasıl anlatırsınız?
21 gün pozitif kaldım. Neyse ki nefes darlığı yaşamadım. Hem fiziksel yönü hem de psikolojik yönü son derece yıpratıcı bir hastalık. Umarım bir an evvel çaresine kavuşuruz.
Son çıkan “Parmak İzlerin” parçanızda sizi Aydilge ile düet olarak dinledik. Neler söylemek istersiniz?
Aydilge yıllardır tanıdığım son derece tatlı bir insan. Keza eşi de öyle. Bir şeyler yapmak istiyorduk, olmamıştı. Sonra Aydilge ‘Parmak İzlerin’ ile geldi. İyi ki de öyle oldu.
Sesiniz, duruşunuz, şarkılarınız ve klipleriniz… Sizi siz yapan bu özel detaylarla ilgili neler söylemek istersiniz?
Şarkılar, klipler bizim hayat hikayelerimiz, en güzel anlarımız ve izleri. Zaman uçuyor bizim bu esnada iz bırakabiliyor olmamız huzur verici.
Bir müzik enstrümanı olsanız ne olmak isterdiniz?
Ney olmak isterdim. Nefes olmadan, olmayanlardan.
Sanatı nasıl tarif edersiniz?
Dinlediğinizde, izlediğinizde, bakıp incelediğinizde, okuduğunuzda sizi andan alan götüren şey diyebilirim kendimce.
Gelecek projeleriniz arasında neler var? Dizi ya da film projeleri de düşünür müsünüz?
O işleri eşime ve o işin emekçilerine bırakmak lazım. Ama programcılığa, sunuculuğa devam. Bir de bir şiir kitabı daha gelecektir.
Sizce aşkı en güzel hangi enstrüman anlatıyor?
Hepsi. Kimin anlattığı daha önemli.
Genç yeteneklere tavsiyeleriniz neler?
Öncelikle denemekten zarar gelmez diyorum. Sonra da bir ricam var, dünyayı değiştirin!
Sarıyer deyince aklınıza neler gelir? Bir şarkıyla anlatsanız o şarkı ne olur?
Çocukluğum, hayatımın büyük bölümü Akatlar’da geçti, geçiyor. Ama arada 5 yıl Sarıyer’de, Darüşşafaka Mahallesi’nde oturdum. Çok güzeldi. “Öyle Bir Rüya” olsun…
Okurlarımıza bir mesajınız var mı?
Güzel günler gelecek.
Tek kelimelik yanıtlarla….
En sevdiğiniz renk: Sarıkırmızı
En sevdiğiniz yemek: köfte
En sevdiğiniz şarkı: Pearl Jam-Black
En sevdiğiniz semt: Levent
En sevdiğiniz şiir: Küçük İskender-Sacrifice
En sevdiğiniz kitap: Paul Auster-Tümbuktu
En sevdiğiniz çiçek: Papatya
En sevdiğiniz mevsim: İlkbahar
En sevdiğiniz hayvan: Hepsi
En sevdiğiniz hobi: Konsol oyunları
Atatürk Kent Ormanı
