“Bu Benim Öyküm” şarkınızla çıkış yaptınız ve ardından “Yokluğunun Ertesi” ile müzik hayatına hızlı bir giriş yaptınız. Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
Azerbaycan’da doğup büyüdüm. Kendimi bildiğimden beri de müzikle uğraşıyorum.
Gitar ve piyano da çalabiliyorsunuz. Genç bir yetenek olarak müzik yolculuğunuz nasıl başladı?
Ben henüz 3 yaşındayken yeteneğimi ailem fark etmiş. Hatta beni o yaşlarda stüdyoya sokup ses kaydı bile almışlar. Ben üretmeyi ve araştırmayı çok seven biriyim. Gitar ve piyano çalmasını da kendim öğrendim. Daha da fazlasını öğrenmeye de üretmeye de devam edeceğim.
Türkiye’deki müzik yaşamını nasıl değerlendiriyorsunuz? Kendinize örnek aldığınız sanatçılar var mı?
Aslında çok var ve onlardan da birçok şey öğreneceğime de eminim. Türkiye’de müzik yapmak hep üretmek ve hep en iyisini yapmak için çalışmak gerek.
İzlenme rekorları kıran şarkılarınız oldu. Peki, gelecek hedefleriniz ve projeleriniz arasında neler var? Oyunculuk da düşünüyor musunuz?
Evet, “Bu Benim Öyküm” çok sevildi. Yeni şarkım da çok sevildi ve tepkiler çok güzel oldu. Ekibimle bir yandan yeni şarkı hazırlığına başladık. Ben sevenlerime sürekli iyi şarkılar sunmayı istiyorum. Güzel işler geliyor. Yurt dışı konserlerimiz de başlıyor. Tarihleri sosyal medya hesaplarımdan takip edebilirler. Oyunculuk hakkında ise hiç düşünmedim ama ilerisi için kısmet diyelim…
Seslendireceğiniz şarkıları seçerken önceliğiniz ne oluyor? Siz de şarkı sözü yazıyor musunuz?
Her müzisyen gibi şarkının içine sinmesi bunu ben okumalıyım demesi seçerken en çok dikkat etiğim şeylerdir.
Şarkı söylemek nasıl bir duygu bunu nasıl tariflersiniz?
Tek kelime TUTKU!
Peki, Sarıyer’deki hayranlarınız için gazetemiz aracılığıyla iletmek istediğiniz bir mesajınız var mı?
Size ve Sarıyerlilere çok teşekkür ederim…
